19 Ekim 2016 Çarşamba

Kayıp Ruhlar Şehri (Ölümcül Oyuncaklar #5) - Cassandra Clare | Kitap Yorumu


Orijinal Adı: City Of Lost Souls
Seri: The Mortal Instruments #5
Sonraki Kitap: Cennet Ateşi Şehri
Sayfa Sayısı: 636
Baskı Yılı: 2013
Goodreads Puanı: 4.31  (297,746 oy)


Arka Kapak Yazısı
   New York Times çoksatarı "Ölümcül Oyuncaklar" serisi devam ediyor.

Tabii Jace, Clary ve Simon'ın başındaki tehlikeler de...
Jace'le Clary yeniden karşılaştığında, Clary korkunç gerçekle yüzleşti. İblis Lilith'in büyüsü altındaki Jace, kötülüğün hizmetkarı olmuştu.
Gölge Avcıları şimdi ne yapacaktı?
Kaybedilen geri istenebilir miydi?
Aşk için ödenecek bedel, ne olabilirdi?
Günah ve kurtuluş işbirliği yaptığında, kime güvenmek gerekirdi?


Yorum
Merhaba sevgili okurlar! 
      Görüşmeyeli, bloğa yazmayalı hayli zaman oldu. Okulların açılması, derslerin yoğunluğu, yurda yerleşme çabası derken uzun süre yazamadım ve yazamamanın verdiği sancı artık dayanılmaz olmuştu ve bugün nihayet kavuştum. İlk dört kitabını okumuş olduğum Ölümcül Oyuncaklar Serisinin beşinci kitabını da bitirdim. Seriyi biran önce bitirerek başka kitaplara gömülmek için sabırsızlanıyorum. 6 kitaplık serilerin sıkıntısı bu oluyor maalesef ki. Araya zaman koyarak okursan diğer kitaplardaki olayları karıştırabiliyor ve hatta unutabiliyorsun ve başka kitaplar girince kopukluk oluyor serinin tadını alamıyorsun. Aralıksız olarak tek bir seriyi bitirme gayretine girince de hep aynı türü ve benzer kitapları okuduğun için biran önce bitirip farklı türler okumak istiyorsun. En azından serinin bitmek üzere olduğuna seviniyorum.

     Öncelikle seri için şunu söylemem gerekiyor. Üçüncü kitabın yorumunda olayların sonuçlandığını söylemiştim. İlk kitaplardaki olaylar çözülmüş ve her şey yoluna girmişti ama yazar seriye doyamamış olacak ki başka bir olay örgüsü oluşturarak seriyi devam ettirmişti. Dördüncü kitaba yorum yaparken yazarın seriyi uzatmak için çaba içine girerek yeni olaylar ve karakterler kurgulamasından ancak buna rağmen serinin vitesi düşmeden heyecanla devam etmesinden ve kendini okutmasından bahsetmiştim. Ancak dördüncü kitap bitip beşinci kitaba geçtikten sonra fikirlerim birazcık olsun değişti. Çünkü üçüncü kitabın sonunda ortaya çıkan olay dörtte son buldu ama yine bir tür zorlama ile seri 2 kitap daha uzatılmış oldu. Bu artık biraz kasıntı görünmeye ve olaylar birbirini tekrar etmeye başladı. Bu seri ile ilgili zayıf bir özellik ve önceki kitapların kalitesine de gölge düşürdü diyebilirim.

    Karakterler genel olarak bir önceki kitaplarla ve özellikle de 4.kitapla benzerdi. Clary, Jace, Sebastian, Jocelyn, Luke, Maia, Magnus, Alec, Isabelle, Simon gibi her kitap görmeye alışık olduğumuz karakterler bu kitapta da hakimdi. En baş karakterlerin değil neredeyse tüm karakterlere ufak da ola bölüm ayrılmış hepsinin duygu ve düşünceleri o bölümlerde anlatılmıştı. Ağırlık yine baş karakterlerde olsa da bu güzel bir detaydı. Serinin başından beri tabiri caizse “mıymıntı” bulduğum Simon’ı artık öyle bulmuyorum demeyi çok isterdim ama maalesef 5 kitap geçmesine rağmen hâlâ bu özelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Bu ezik çocuk tavırlarıyla serinin başından beri bir türlü ısınamadığım bir karakter ve hatta bir mucize olsa ve Cassandra Clare en azından bir karakteri öldürse ve o karakter de Simon olsa diye çok da dilekte bulundum ama iyi karakterlerden asla vazgeçemediği, onları öldüremediği ortada. Simon’ın bölümlerini okurken çoğu zaman uykum geliyordu.



    Serinin ilk kitaplarına kıyasla bazı yerlerde (her yerde değil!) duygu tasvirleri konusunda yazarın aşama kaydettiğini düşünüyorum. Serideki donukluk bu kitapta daha az hissediliyordu. Her şeyin paranormal bir zemine oturtulmaya çalışılması kitabı anlaşılması zor kılmıştı ve akılda kalmayan detaylar çoktu. Kitapta seçilen mekanlar hoştu. Savaşma sahneleri biraz kısır anlatılmıştı. Ama yine de kitapta güzel kurgulanan yerler vardı. Bazı detaylar gerçekten kitabın sıkıcılığını kırıyor ve okunabilir kılıyordu.

[SPOILER!]
    Duyguya tam veremeyen yerler vardı ve bence bir kitapta kurgu, macera, akıcılık kadar duyguyu vermesi de önemlidir. Bu duygu aşk olsun, öfke olsun, acı olsun fark etmez. Özellikle Clary’nin Jace’e kılıç sapladığı yerde duyular çok yüzeysel anlatılmıştı. Daha ne olduğunu anlamadan okuyup geçmiş oldum. Oysa Vampir Akademisinde Rose’un köprüde Dimitri’yi öldürdüğü yer ya da Ateş Serisinde MacKayla’nın Jerricho’yu öldürdüğü yerde duygu çok yoğundu ve içimde hissetmiştim. Tür olarak ve diğer açılardan bu serilere çok benzediği için özellikle onlarla kıyasladım ve bu konuda türdeşlerine kıyasla ne yazık ki sınıfta kalıyordu. :(

    Üsluba gelince serinin genel üslubu gibi akıcıydı. Karakterlerin ruh hali üçüncü kişi ağzından tasvir ediliyordu. “Clary heyecanlanmıştı, Simon dehşete düşmüştü” gibisinden bir anlatımdı kısacası. Heyecanlı ve akıcı bir kitaptı. Derin bir mesajı ya da size katabileceği pek bir şey olmasa da zaman geçirmek için tercih edilebilirdi. En azından çabuk okunan ve kolay anlaşılan bir yönü var ki zamanınız olmadığında araya sıkıştırabileceğiniz bir kitap. E-kitap şeklinde indirip okulda ders aralarında veya toplu taşıma araçlarında rahatlıkla okuyabilirsiniz. Ben tabiki her zaman kitap halini okumanızı tercih ederim ama hem para vermemek adına hem taşıması kolay olduğundan hem sanki suç işliyormuşsunuz gibi insanların sürekli kitabınızı dikizlemesinden kurtulmak açısından bu pratikliği düşünebilirsiniz. Ben genelde kütüphaneden temin edip okudum seriyi ama bu kitabı “e-kitaptan okudum ve gayet rahattı. Hoşunuza gidebilecek bir fantastik kitap. İyi okumalar dilerim.:)

Seri Kitapları
5)Kayıp Ruhlar Şehri
6)Cennet Ateşi Şehri


Alıntılar
Hiç kimse kötülüğü kötü olduğu için seçmez. Kötülüğü seçen iyiyi aradığını, sonunda mutluluğu bulacağını zanneder.
Tanrı biliyor ya hepimizin güzel ve kırılgan olan her şeye zaafı var. Fakat bazı insanlar değiştirilemez. Değiştirilebilseler bile kendini feda edeni mahveden büyüklükte bir aşkla olur bu.
Seni bazı karanlık şeyleri sever gibi seviyorum.
Bir ilişkide sırlar olmalı. Henüz okunmayan bir kitap, ezberlenen bir kitaptan çok daha heyecan vericidir.
Her şeyin fazlası zarar, diye düşündü Simon. Fazla karanlık insanı öldürebilir, fazla aydınlık insanı kör edebilir.
Bazı anıları silmeye zamanın gücü yetmez.
İnsanları kendileri olmalarına izin vererek sevmek gerekiyor.

Puanım
 

3 yorum:

  1. offff yaa bu yazara bi türlü başlayamadım daha yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok büyük birşey de kaybetmiyorsun daha vakit var bakarsın bir ara :)

      Sil
  2. Bende yakın zamanda cehennem makinelerine başlamayı düşünüyorum bu seri bitince. Seri üç kitaptan ibaret olsa daha iyi olurdu ama uzatmış madem okuyayım dedim. Dörtte güzel bir kitapmış ama olsun sen zirvede bıraktın denebilir çünkü ilk üç kitabın tadına erişemiyor son üç kitap. Okumazsanda bütünlük açısından sıkıntı yaşamazsın yani. :)

    YanıtlaSil