tag:blogger.com,1999:blog-76289619375079188312024-03-06T23:00:32.207+03:00Yorum AtölyesiUnknownnoreply@blogger.comBlogger320125tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-90128745368666715862018-03-31T20:24:00.002+03:002020-03-28T00:22:51.839+03:00Neredeyiz?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOxpGUuxn0Gt32Vs33E44v0SwFsoApcIv2OVI8ElwzTMIjvZE22ws8LKBXRWNIAPJwAsd_PbZaGMcn46E70s1e2D_q7oRhej8jiddPg8FeF3Utuk2MK-IeKNZC7jHqQ1z7vDLl5X0MZKg/s1600/glenn-carstens-peters-203007.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1065" data-original-width="1600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOxpGUuxn0Gt32Vs33E44v0SwFsoApcIv2OVI8ElwzTMIjvZE22ws8LKBXRWNIAPJwAsd_PbZaGMcn46E70s1e2D_q7oRhej8jiddPg8FeF3Utuk2MK-IeKNZC7jHqQ1z7vDLl5X0MZKg/s320/glenn-carstens-peters-203007.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
Herkese merhaba! Uzun zaman sonra post girmek değişik hissettiriyor, parmaklarım özlemiş.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Bir süredir ortalarda yokuz ve bu konuda da bir açıklama yapmadık, ne zamandır yapsak diyorduk ancak şu ana kaldı.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Sümeyye de bende zaman sıkıntısı yüzünden bloga giremez olduk, kitap okumakta bile zorlanmaya başlayınca blogla uğraşmak giderek zaman alıcı görünmeye başladı ve istemeden de olsa yazmayı bıraktık. Öyle ki gelen bir çok yoruma da dönemedik, herkesten özür diliyoruz. </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Bir süre daha buralarda olamayacağız ne yazık ki. Tüm suçu zaman azlığına da atamayız, uzak kaldıkça bu ortamdan uzaklaştık sanırız ki. Umuyoruz ki en yakın ve uygun zamanda blog yazmaya dönebiliriz, çünkü hem kitap yorumları yazmayı hemde okumayı seviyoruz. O zamana kadar hoşça kalın! </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Yorum Atölyesi'ne yolu düşen, düşmeyen herkese teşekkür ederiz.</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-92113605444390799662017-12-02T15:10:00.003+03:002017-12-02T15:10:46.783+03:00Buz Kapanı (Karanlık Zihinler Serisi #2) - Alexandra Bracken | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmWwDdkJECEyL_bwkXjd7IzItSh8X-i5OPX6_rNPyYztE91MXweYixKOjgJZQLoTSFAdhwTlDXmvKeQ1zHh9A1au0DXmkkfq2hVrHd1OHlbi4QXWR48f3L5ZQ6O5CzCNYTTUZGHanSI6wI/s1600/bzuoql%25C5%259Fi%252Cd-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="275" data-original-width="540" height="323" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmWwDdkJECEyL_bwkXjd7IzItSh8X-i5OPX6_rNPyYztE91MXweYixKOjgJZQLoTSFAdhwTlDXmvKeQ1zHh9A1au0DXmkkfq2hVrHd1OHlbi4QXWR48f3L5ZQ6O5CzCNYTTUZGHanSI6wI/s640/bzuoql%25C5%259Fi%252Cd-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Never Fade</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: The Darkest Minds #2</div>
<div style="text-align: center;">
Önceki Kitap:<a href="http://yorumatolyesi.blogspot.com/2017/10/karanlik-zihinler-kitap-yorumu.html"> Karanlık Zihinler</a></div>
<div style="text-align: center;">
Sonraki Kitap: Ateş Çemberi</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi,: Parodi Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 552</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2015</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 4.32 (51,116 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
Turuncu… lider… Roo… Herkes farklı bir şekilde sesleniyor bana. Oysa bir tek ben gerçekte ne olduğumu Biliyorum: bir canavar. Ve şimdi beni bekleyen zorlu bir görev var: Virüsün kaynağını açık eden çok gizli Bir bilgiye ulaşmak… Ve bu… bir zamanlar bana nefesim kadar yakın olan birinin ellerinde… Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da Karanlık zihinleri aydınlığa Kavuşturacağım…<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
<div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
Merhaba sevgili kitap sever arkadaşlarım! Çok beğendiğim
distopik serinin ilk kitabının yorumunu geçenlerde paylaşmıştım sizlerle. İşte
şimdi de Karanlık Zihinler serisinin ikinci kitabı olan Buz Kapanı’nın
yorumuyla karşınızdayım. Geçen Esma ile gitmiş olduğumuz kitap fuarında uygun
fiyata gördüğüm için serinin diğer kitaplarını hemen edindim ve hemen de
okuyuverdim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFMsuIjUrQKerfO5z5M-w6yhUmkE6-_R188rSIvIRwyyX4UyUjiIRQRqFXannTn6b38p3IqZVPVcWNviZPiEPrI3Un4-4vU2DQtp4deESY-p_FIqndsLmOgZ5kP0iOgaXGTSG2lpCVQoCM/s1600/PsiGroupsFINAL.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="453" data-original-width="1600" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFMsuIjUrQKerfO5z5M-w6yhUmkE6-_R188rSIvIRwyyX4UyUjiIRQRqFXannTn6b38p3IqZVPVcWNviZPiEPrI3Un4-4vU2DQtp4deESY-p_FIqndsLmOgZ5kP0iOgaXGTSG2lpCVQoCM/s640/PsiGroupsFINAL.jpg" width="640" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
Heyecan tüm
hızıyla devam ediyor. En son olaylar çok heyecanlı bir yerde sonlanmıştı. Herkesin
akıbeti pusluydu. Bu kitapta yazar heyecan ve aksiyonun dozajını biraz daha
yükseltmiş anlaşılan. Çünkü ilk kitapta ağırlıklı olarak Ruby’nin
yaşadıklarından dolayı iç dünyası, değişik renklerdeki çocukların yetenekleri
ve eğitimi üzerinde duruluyordu. Bu kitapta ise ortalık savaş alanına dönüyordu
resmen. Herkes herkesin düşmanı olmuş. Kimi bu farklı yeteneklere sahip PSİ
çocuklarını kötü emellerinde kullanmak isterken, kimi onların hastalıklı ve
toplum için sağlıksız olduğunu düşünerek yok etmeye çalışıyor. Tüm bunlara
karşı direnirken sevdiklerini koruma çabası içine giren fedakar Ruby, aldığı
kararlar ile bizi daha fazla şaşırtmaya devam ediyor. Bu kitapta çok daha farklı
ve olgun bir karakter olarak çıkıyor karşımıza. Artık o korkak, kararsız, ezik
Ruby yok karşımızda. Üstelik bu kitapta yeni karakterler de çıkıyor karşımıza.
Kıvırcık ve yerinde duramayan kıpır kıpır Jude, mavi saçları ve asi karakteri
ile herkesin sinirini bozan alaycı Vida, Liam’ın ondan taban tabana zıt çekici
kardeşi Cole da kitaba ayrı bir renk katmaya başladı. Tabi bu sırada eski
karakterler de hala mevcudiyetini koruyor. Sürprizi kaçırmak istemiyorum ama
içimden bir ses bu yeni karakterlerden birisi ile eskilerden olan bir karakter
arasında bir aşk başlayacak diyor. Hatta belki de bu ara kitap olarak çıkarılan
“Karanlığın İçinden” isimli kitap onları anlatıyor olabilir. Kitap hakkında
fikrim yok, tamamen bir sürpriz olacak benim için. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQZYlsxjmUrorseJLzK4Wlt82Ba2C_3OFdFppBWWJa44dSW_LqZ2zGyeBHEqODk5MU5O_dEEAsGIsTgkhfBCIKI42LFnz6ULjiGAXTocgmuiKWOXip0-1vXi17ymH8zVwpjyb6rezgVrCV/s1600/the_darkest_mind_character_dump_by_skpartist-d8fia7y.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1328" data-original-width="1024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQZYlsxjmUrorseJLzK4Wlt82Ba2C_3OFdFppBWWJa44dSW_LqZ2zGyeBHEqODk5MU5O_dEEAsGIsTgkhfBCIKI42LFnz6ULjiGAXTocgmuiKWOXip0-1vXi17ymH8zVwpjyb6rezgVrCV/s320/the_darkest_mind_character_dump_by_skpartist-d8fia7y.jpg" width="246" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
Kitapta eksik
bulduğum tek nokta bazı noktalarda kafamın karışması ve olayları sayfalar sonra
çözmemdi. Yazarın yazış tarzı ve amacı mı böyleydi yoksa ben mi kafam doluyken
okuduğum için okuduğum anda anlamıyordum bilmiyorum ama bazı olaylar kafamı
karıştırıyordu. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN8frLZccXarNheFUC4-Hc75x8mRCsEfdrS9hyphenhyphen7olFQCC8yPLI7iMQvHRvPgQt2LeVNbrxAACFl2yvHt0ojORpffL_BNaEiaTNPZuY9CG_gl8w5OXbYOYrWrE3ni0SR365TgxogrYRGzFR/s1600/21039024_2013091211145187.jpg-r_1920_1080-f_jpg-q_x-xxyxx.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1024" data-original-width="1536" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN8frLZccXarNheFUC4-Hc75x8mRCsEfdrS9hyphenhyphen7olFQCC8yPLI7iMQvHRvPgQt2LeVNbrxAACFl2yvHt0ojORpffL_BNaEiaTNPZuY9CG_gl8w5OXbYOYrWrE3ni0SR365TgxogrYRGzFR/s320/21039024_2013091211145187.jpg-r_1920_1080-f_jpg-q_x-xxyxx.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kitapta Liam olarak canlandırdığım Sam Claflin</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
Dili sade ve
anlaşılırdı. Her şeyi Ruby’nin gözünden görüyor, onun anlattıkları ile
dinliyorduk. Diyaloglar kimi yerde eğlenceli, kimi yerde heyecan verici, kimi
yerde üzücü idi. Kitabın sayfaları akıp gidiyordu. Akıcı, farklı ve sıcak bir
distopya isteyenler için bu seriyi öneririm. Herkese bol kitaplı günler! <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><u><b>Alıntılar</b></u></span></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
İnsan karşısındakini tanıdıkça daha çok önemsemeye başlıyordu. Aradaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor ve ayrılık zamanı gelip çattığında o hayattan kopmak büyük bir işkenceye dönüşüyordu.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Kimi düşünceler insanın zihnine kronik bir hastalık gibi yerleşir. Onlardan kurtulduğunuzu sandığınız an, aslında daha karanlık bir şeye dönüştüklerini fark edersiniz.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Yorgun olduğunu biliyordum. Yorgunluğun insana neler yaptığını da en iyi ben bilirdim. Kalkanların birer birer inerken zihnin sana oyunlar oynamaya başlardı. Hayaletler insanlara musallat olmazdı aslında; bunu yapan, insanların kendi anılarıydı.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Avını bulmak için bakacağın en son yer avcıların arasıdır.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Bir insanın sinirlerini bozmaya çalışarak istediğini almak için uzun süre uğraşabilirsin ama bir an gelir ve nihayet onu ele geçirirsin.</blockquote>
<blockquote style="text-align: center;">
<br /><br />-Aslına bakarsan sizi bulmak için bundan çok daha kötüsünü bile yapabilirdim. Bu beni dehşete düşürüyor. Biri beni durdurmazsa daha neler yapabilirim, bilmiyorum.<br />Bu, benim de aşinâ olduğum bir duyguydu; karanlık bir kuyuya serbest dalış yapmak ve ne zaman dibe vuracağını bilememek.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Zihin ne ilginç bir şey. Benimki herkesinkinden daha da ilginç. Hatırladığı şeyler hakkında ne seçici. Hatta hangi anıların bir cam berraklığında anımsanacağı konusunda daha da seçici. Bunlar sizinle kalan ve tek bir koku ya da sesle kendilerini yeniden size hatırlatan türden anılar.<span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt;"> </span> </blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Hayat böyledir Minik Arı. Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Hayat seni hep bir şekilde hayal kırıklığına uğratacak. Birilerini seveceksin ve ne kadar uğraşsan da elinden alıp götürecek onları. Bir şeyler için mücadele edecek ancak başaramayacaksın. Bunu anlamana gerek yok; bir şeyleri değiştirmeye çalışmana da. Sadece senin elinde olmayan şeyleri kabullenmeli ve kendi başının çaresine bakmalısın. Senin görevin bu.</blockquote>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZedKkmu3KfUYPOQuNBg0XnS7GXZlOIs3vbpxfiR4O8fVRgwVaCFJknAXfvoh5G1gfzUCUOeqZbaL1pRLRAHYZ5xHeGTBw-4ub-vyYHGH5Al_DQSeDxtCZlnFYgspjhfh6iu8yKdqB31U/s1600/4%252C5.jpg" /> </div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com39tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-87021558683421226032017-11-13T20:49:00.000+03:002017-11-13T20:49:29.535+03:00Bir Kayıp Denizci - Gabriel Garcia Marquez | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQPey9M5KZeovUFvWRoCJPX4TIdE9ercwbkeVLT1GB5OiFSl2Zg6GRdN5N_m_y52UVNb26xphYvbLCTsmCFK322qxGweCCtoUXRPRuDtuisXMJRB9AgmDPbWyFrBrBS-0EWuOSCnJkHfo/s1600/birkayipdenizci.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="490" data-original-width="952" height="328" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQPey9M5KZeovUFvWRoCJPX4TIdE9ercwbkeVLT1GB5OiFSl2Zg6GRdN5N_m_y52UVNb26xphYvbLCTsmCFK322qxGweCCtoUXRPRuDtuisXMJRB9AgmDPbWyFrBrBS-0EWuOSCnJkHfo/s640/birkayipdenizci.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Relato de un náufrago</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Can Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 109</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2013</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.73 (12,098 Oy)</div>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
Marquez daha genç bir gazeteci iken denizde kaybolmuş ve kurtulmuş bir denizci ona öyküsünü anlatmış ve oda gazetede on dört bölümde yayınlamış. Öykü ile ilgili siyasi nedenlerden dolayı diktatör yönetim gazeteyi kapatmış ve yıllar sonra Marquez bu öykünün kitap olarak yayınlanması gerektiğini düşünmüş. Bir Kayıp Denizci'deki olağanüstü oyaşanmışlık gerçek işte.<br />
<br />
Denizcinin hikayesi insanın düşünmekte zorlanacağı bir macera, aslında benzeri bir çok film ve kitaptan aşina olsak da yaşananların gerçek olması kitaba bambaşka bir boyut kazandırıyor. Kitabı okurken aklıma sık sık Yaşlı Adam ve Deniz geldi, yıllar önce okuduğumda çok etkilenmiştim.<br />
<br />
Bir Denizcinin Hikayesi, gerçek hayattan alınmış bir öykü, Marquez bunu bize ilk ağızdan güzel ve etkileyici bir biçimde sunmuş. İnsanın en kötü zamanlarında bile bir umut vardır ve umudunu kaybetmeyenler zafere ulaşacak olanlardır, o denizci gibi umudunuzu kaybetmemeniz dileğiyle.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><u><b>Puanım</b></u></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s1600/4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s640/4.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><u><b><br /></b></u></span></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com15tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-15435860568842888452017-11-13T20:32:00.002+03:002017-11-13T20:32:43.371+03:00Çocukluk - Tolstoy | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgD4nsxKxQJS5ycXdfO4oA3PxaXwAlzTdZq2SNHCtppqTgWp6DVimYUXEi3pNmWFHVm1hiIuv2SpaVRdBjZoGpKNr57TwcChdwGjBmYLSm9wb7dih_iRSGbW-QgOlz9mOXb3wEO0CkvKOw/s1600/cocukluk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="475" data-original-width="931" height="326" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgD4nsxKxQJS5ycXdfO4oA3PxaXwAlzTdZq2SNHCtppqTgWp6DVimYUXEi3pNmWFHVm1hiIuv2SpaVRdBjZoGpKNr57TwcChdwGjBmYLSm9wb7dih_iRSGbW-QgOlz9mOXb3wEO0CkvKOw/s640/cocukluk.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Детство</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Çocukluk, İlkgençlik Ve Gençlik #1</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 152</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2014</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.82 (491 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
Tolstoy'un otobiyografik romanı olan Çocukluk, Tolstoy'un çocukluğunda neler yaşadığını kendi ağzından okuma imkanı sunuyor.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i> "Sevdiğin bir varlığın hatlarını hayalinde canlandırmaya çalıştığında geçmişten o kadar çok anı belirir ki, bu anıları, göz yaşları arasındaymış gibi bulanık görürsün."</i></span></blockquote>
<br />
İnsan zamanla hem değişen hem de aynı kalan bir varlık, zaman içindeki değişimi ve aynılığı okuyabilmek, buna tanık olma fırsatı ise kitapların (özellikle klasiklerin) en sevdiğim yönlerinden biri. Çocukluk'u okurken de sık sık bunu hissettim, başka bir zamana ve kültüre ait bir çocuğun, ileride büyük yazar olacak bir çocuğun hayatını okumasak ise ayrıca hoşuma gitti. Kitabın dili her ne kadar sade olsa da anlatımı güçlü ve çarpıcı, Tolstoy hiç çekinmeden hepimizin varlığını bildiği ama bahsetmediği davranışlara-duygulara kitabında yer vermiş.<br />
<br />
Her nerede olsak da hangi zamanda varlığımızı sürdürsek de, acı aynı acı, çocukluk aynı çocukluk. Hepimiz bir bakıma aynı yollardan geçiyoruz, hepimiz aynı hamurdan insanlarız ve çektiğimiz acılar ortak. Tolstoy'un annesinden ayrı geçirmek zorunda kaldığı yıllar, annesinin ölümü ve diğer olaylara karşı olan tepkilerini okumak, okuru ona yaklaştırıyor ve ister istemez insan duygulanıyor.<br />
<br />
Tolstoy'un çocukluk yaşamı ile çocukça hareketlerinin harmanlandığı bu kısa kitapta kendinizden mutlaka bir şeyler bulacaksınız.<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s1600/3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s640/3.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #a64d79;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-67295882462268130082017-11-13T20:09:00.000+03:002017-11-13T20:09:52.645+03:00Bir Delinin Anı Defteri, Palto-Burun, Petersburg Öyküleri ve Fayton - Gogol | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJlZFcaYPHgEzswgj45FzyLieEd1kUfrTUkrttuOLRWz8pB1XZystZbV3-DSpRh9Im3ltV3aEBIkmMw0OAgjosifPpqoFBCuc8T9KvQMFuwolGjp3T5313teDnShCjtO6lVX-eJUGzM-s/s1600/palto.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="501" data-original-width="703" height="283" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJlZFcaYPHgEzswgj45FzyLieEd1kUfrTUkrttuOLRWz8pB1XZystZbV3-DSpRh9Im3ltV3aEBIkmMw0OAgjosifPpqoFBCuc8T9KvQMFuwolGjp3T5313teDnShCjtO6lVX-eJUGzM-s/s400/palto.jpg" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Записки сумасшедшего</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 223</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2016</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 4.09 (10,675 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
<br />
Ölü Canlar'ı okuduktan sonra Gogol'un diğer eserlerini de okumayı istemiş ancak bir türlü fırsat bulamamıştım. Çoğu yayınevi bu hikayeleri ayrı basmış ancak İş Bankası bir arada basmış olunca çok sevindim. Kitapta toplamda altı öykü var;<br />
Neva Bulvarı,<br />
Burun,<br />
Portre,<br />
Palto,<br />
Bir Delinin Anı Defteri,<br />
Fayton.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Açıkçası öykülerin hepsini sevdim, bir tek Fayton'dan istediğimi alamadım. Her öykünün kendine has bir üslubu ve insanı çeken bir yönü vardı. İçlerinden en çok ilgimi çeken ise Burun oldu, yazar bu öyküde sıra dışı bir olayı konu alıyor, hem absürt hem de eğlendiren bu öyküyü sonunda kendi de eleştiriyor ki bence bir yazar için bu mükemmel bir hareket, hem yazıyor hemde eleştirisini yapıyor ve okura sunuyor. Usta olmak bu olsa gerek. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Karakterleri ve olayları ile her öykü hem okuması keyifli hemde birbirinden ilgi çekici idi. Gogol, tanıdığıma çok sevdiğim yazarlardan, umarım sizde bir gün onu okur ve seversiniz.</div>
<div>
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Ama dünyada hiçbir şey uzun süreli değildir, o bakımdan binbaşının duyduğu bu ikinci sevinç ilki kadar canlı değildi. Bir dakika sonra duyacağı sevinç bundan da cılız olacaktı ve nihayet suya atılan bir taşla doğan halkların bir süre sonra yitip gitmesi gibi, içinde kıvılcımlanan son sevinç kırıntısı, doğal ruh haline karışacak, bu hal içinde sönecek, belirsizleşip gidecekti.</i></span></blockquote>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Alıntılar</span></u></h4>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Kafasını dolduran konuların çokluğu ve karmaşıklığı üstadımızın ürkekliğini daha bir arttırır. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Ahlaksızlık kendi başına da çirkindir, iticidir; ama olağanca tertemizliğiyle düşlerimize süzülen güzelliğe bulaşınca büsbütün itici olur. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Ah, ne kadar iğrençti şu gerçeklik denen şey! Düşlerimize neden hiç uymuyordu sanki? </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Acaba arzuladığımız bir şeye hiç kavuşmuşluğumuz olmuş mudur... kavuşmak için var gücümüzü harcadığımız bir şeyi elde etmişliğimiz?</div>
</blockquote>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s1600/4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s640/4.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-83385245655381272242017-11-07T10:42:00.000+03:002017-11-07T10:42:11.433+03:00Vahşetin Çağrısı - Jack London | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRq1S_j9Q9gsQ6UlFGxDz6RoFZ5QP7RaOR6VOpYq73tlytLVV0aHLCCj3EeLDqcdt4uCzpqjOk2Cm6hp5vM-oYZF0i8KIpwgDm_B8o6lmKicNJJP9nmlBX5sltMBipzxvgamCqX1nycYLF/s1600/vahsetin-cagrisi-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="330" data-original-width="622" height="338" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRq1S_j9Q9gsQ6UlFGxDz6RoFZ5QP7RaOR6VOpYq73tlytLVV0aHLCCj3EeLDqcdt4uCzpqjOk2Cm6hp5vM-oYZF0i8KIpwgDm_B8o6lmKicNJJP9nmlBX5sltMBipzxvgamCqX1nycYLF/s640/vahsetin-cagrisi-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: The Call Of The Wild</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 112</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2017</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.83 (253,636 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
İhanete uğrayan ve kuzeyli tacirlere satılan, St Bernard-İskoç köpeği kırması Buck, donmuş Yukon toprakları boyunca kızak çekmeye zorlanır.<br /><br /><div>
O ve takımdaki diğer köpekler neredeyse canları çıkana kadar dövülmektedir, ancak Buck, John Thornton tarafından bu zulümden kurtarılır ve onun yanında "sevgiyi" öğrenir. Buck artık hayatta kalmayı ve kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiştir; öyle ki, yeniden özgür kalıp yabana döndüğünde, karşılaştığı şey korku ve hayranlıktır. </div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<div class="MsoNormal">
</div>
<div style="text-align: left;">
Yıllar öncesinde beyaz dişi okuduğumda da etkilenmiştim. Hayvanları anlatan kitaplar hep böyle güzel kurgulanmaz. Kolay iş değildir ve güçlü bir kalem gerekir bunun için ve Jack London’ın güçlü bir kalemi olduğunu hepimiz biliyoruz zaten. Kısa bir kitap olmasına rağmen verdiği mesajla ve kurgusuyla insanı içine çeken ve etkileyen efsane bir eserdi. İyi ki okumuşum diyorum. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEih8tRl7Bu3K0XCfLb73DXl4sQrTVq2at14PUUGZnfzIR4z_BI-1xxSX3pwzsz2lxqj3dwid2NGk5OYY4P3kstORBLWWhOYBjmxM5X9uMIJPQm1SPQTmIWR901MORPFvZYgbSSX5hPmZA0a/s1600/spirit_of_the_forest_by_deskridge-d9gfuk4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="683" data-original-width="1024" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEih8tRl7Bu3K0XCfLb73DXl4sQrTVq2at14PUUGZnfzIR4z_BI-1xxSX3pwzsz2lxqj3dwid2NGk5OYY4P3kstORBLWWhOYBjmxM5X9uMIJPQm1SPQTmIWR901MORPFvZYgbSSX5hPmZA0a/s400/spirit_of_the_forest_by_deskridge-d9gfuk4.jpg" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Baş karakterimiz bir kurt köpeği idi. Yazarımız bu kitapta yaradılış ve canlıların özünün değişmeyeceği gerçeğine vurgu yapıyordu. Bir tarafta sevgi ve huzur, sükunet, rahatlık hüküm sürerken diğer tarafta mücadelenin, açlığın, liderlik ve hayatta kalma savaşının hüküm sürdüğü iki farklı dünya düşünün. Hangisini seçerdiniz? Çoğunuz belki mücadele ve yorulmak yerine rahatı ve huzuru seçerdi. Kitapta bu seçimleri sizin ve beyninizin değil aslında içinizde bir yerlerde çok derinlerdeki özünüzün yaptığını, bunun yaradılış ile ilgili bir seçim olduğunu vurguluyordu. Bir aslan bir kafeste gösteri yapmak için yaradılmamışsa ormanlara hükmetmek için varsa onu ne vadederseniz edin olduğu şeyden, özünden koparamazsınız. Kitapta anlatılmak istenen de tamamen buydu. Bir kurdun başından geçenler kısacık bir kitaba öylesine sığdırılmış ki kitapta yedi iklim, dört mevsim, bencilinden acımalısına, hayvan severinden, cimrisine, vahşisinden, merhametlisine binlerce çeşit insan karakteri, birçok mücadele yer alıyor. Üstelik bunlar son derece hayatın içinden ve gerçekçi bir bakış açısı ile hayatın acı tatlı bütün yönleri ile aktarılıyor. Jack London gerçekten çok kaliteli bir yazar. Tüm kitapları mesajlar ve akılda kalacak olaylar ile dolu.</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq">
Varoluşun zirvesini gösteren, hayatın artık daha fazla yükselemediği bir kendinden geçme hali vardır. Yaşamanın çelişkisi de odur ki bu kendinden geçme, esrime hali, insan ancak en hayat doluyken ve insanın ancak hayatta olduğunu tamamen unutmasıyla gelir. Bu hayatı unutma hali sanatçıyı etkisi altına aldığında bir alev gibi ondan dışarı taşar; bir askeri etkisine aldığında o asker cephede savaş çılgınlığına kapılarak düşmanına en ufak merhamet göstermez.</blockquote>
<div style="text-align: left;">
Bir hayvanın gözünden, onun bakış açısı ile son derece akıcı bir dille anlatılıyor kitap. Sayfalar elinizden hızla akıp gidiyor. Hareketli ve aksiyonlu yönleri de var. Sürekli “acaba sırada ne var?” psikolojisi ile okuyorsunuz kitabı. Merak içerisinde takip ediyorsunuz olayları. Böylesine sevilesi ve mesajlarla dolu kitabı herkesin okumasını öneririm. Bol kitaplı günler. :)</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUetkP-I0nCmNiXKUm8PkwpQonz_7MpgJLPaU1SMmy6WEDXhODg5vhTuCi8WoGxePb7biAfK9WaoUBwMXNFbc8rYJWpvFFYEfB85NiS78KW30XOJ3BMDJgf5TSiqfj5JR7aefi07pUYk/s1600/5.jpg" /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com29tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-42631443049213896152017-11-06T15:53:00.002+03:002017-11-06T15:56:25.380+03:00Son Dilek (The Witcher #1) - Andrzej Sapkowski | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: center;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCQtgDhzS76oSlIcZHgE3mVlGb7oz4_dnRVY4J3f8U2-AHdEkAaOCU96uDSYLgIISpkZcR3Xlna2gdIHjv66fjy6gufggTvzgs3-rpXUnoMCVvy28okgPE1u1UoRaFcj7_lL8n9vJbSBI/s1600/sondilek.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="957" height="334" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCQtgDhzS76oSlIcZHgE3mVlGb7oz4_dnRVY4J3f8U2-AHdEkAaOCU96uDSYLgIISpkZcR3Xlna2gdIHjv66fjy6gufggTvzgs3-rpXUnoMCVvy28okgPE1u1UoRaFcj7_lL8n9vJbSBI/s640/sondilek.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Orijinal Adı: Ostatnie Zyczenie</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: The Witcher #1</div>
<div style="text-align: center;">
Sonraki Kitap: Kader Kılıcı</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Pegasus Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 400</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2017</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı:</div>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Arka Kapak Yazısı</span></u></h4>
<br />
<br />
İngiltere için Tolkien,<br />
<br />
Amerika için George R. R. Martin neyse<br />
<br />
Doğu Avrupa için Sapkowski odur.<br />
<br />
Rivyalı Geralt bir Witcher’dır. Henüz küçük bir çocukken seçilmiş, eğitilmiş, büyülerle donatılmış ve mutasyon geçirmiş bir canavar avcısı. Acımasız, tekinsiz, karanlık ve canavarlarla dolu bir dünyada yaşar.<br />
<br />
Onun dünyasında peri masalları hiç de saf değildir. Pamuk Prenses bir haydut çetesinin başındadır. Güzel ve Çirkin’deki roller çok farklıdır. Üç dilek hakkı sunan cinlerle karşılaşmak bile istemezsiniz.<br />
<br />
Masumların savunucusu Geralt, kızları canavara dönüşmüş ensest krallarla, intikam hırsıyla yanan cinlerle, âşık vampirlerle ve daha nicesiyle karşılaşıyor. Hepsi çok tehlikeli ve hiçbiri göründüğü gibi değil.<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
<br />
Oyunu ile varlığını öğrendiğim bir kitap serisi The Witcher, oyununu oynamadım, uyarlamasından önce aslını tanımak istedim.<br />
<br />
Fantastik kurguyu çok severim, bu seriden de biraz beklentim vardı, mükemmel konu, mükemmel karakterler olmasa da özgün bir seri beklentisi içindeydim ancak kitap bir çok mit ve eski masalların karışımı ile harmanlanmış, zeki, yetenekli ve biraz da muzip bir baş karakterle bize sunulmuş bir eser.<br />
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #3d85c6;"><i>“İnsanlar, canavar ve canavar hikâyeleri uydurmayı severler. Bunu yaptıkları zaman kendi canavarlıklarını görmezler. İçkinin dibine vurduklarında, sahtekârlık, hırsızlık yaptıklarında, karılarını kayışla dövdüklerinde, yaşlı büyükannelerini aç bıraktıklarında, tuzağa düşmüş bir tilkiyi gübre yabasıyla delik deşik ettiklerinde ya da dünyada yaşayan son tekboynuzu ok yağmuruna tuttuklarında gün ağarırken kulübelerin arasında dolanan Bane’in onlardan daha kötü biri olduğunu düşünmek işlerine gelir. Böylece yüreklerine su serpilir. Yani yaşamak kolaylaşır.”</i></span></div>
</div>
</blockquote>
<br />
Kitap özgün pek bir şey barındırmasa da okuması zevkli idi, sıkmadan sayfalar ilerliyor. Ancak kitaptaki olayların çoğu birbirinden bağımsız olduğu için bütünlük tam anlamıyla sağlanamamış, bu da eksi yönde etki etmiş kitaba. Giriş kitabı olarak fena değildi ancak diğer kitapların daha güçlü olması ve daha sağlam bir hikaye ile karşımıza çıkması gerekiyor. Şimdilik seriye devam etmek istiyorum ama Kader Kılıcı da böyle zayıf olursa devam etmem muhtemelen.<br />
<h4 style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47; text-decoration-line: underline;"><br /></span></div>
<u><div style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></div>
</u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s1600/3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s640/3.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div>
<br /></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-60594244028868986662017-11-06T13:25:00.000+03:002017-11-06T13:25:42.515+03:00Bunker Tepesi Düşleri - John Fante | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirzq1JmtbUrUWYS6SsurmlJ_9X6npTe-ZzRW9IcwOunIJPQTS14fDZZj2qrnRlGaTKe3h62rh-bSKzvFPM4qem11NZVl3LDsq6mrDpaT0iDEl7QHI9WvFEvvQAIwh7P1Zqt2XFC10cCU4/s1600/bunkertepesidusleri.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="982" height="324" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirzq1JmtbUrUWYS6SsurmlJ_9X6npTe-ZzRW9IcwOunIJPQTS14fDZZj2qrnRlGaTKe3h62rh-bSKzvFPM4qem11NZVl3LDsq6mrDpaT0iDEl7QHI9WvFEvvQAIwh7P1Zqt2XFC10cCU4/s640/bunkertepesidusleri.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Dreams From Bunker Hills</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Arturo Bandini</div>
<div style="text-align: center;">
Önceki Kitap: Toza Sor</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Parantez Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 136</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2001</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 4.07 (3,170 Oy)</div>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
Yazar olmak isteyen genç bir adamın yaşamından bir kesiti okuyoruz. Yazar baş karakter Arturo Bandini'nin yer aldığı üç kitap daha kaleme almış ancak ben bu kitabı okuduktan sonra öğrendim. Seri çok bağlantılı değil sanırım çünkü diğer kitapları okumamanın vereceği eksikliği hissetmedim.<br />
<br />
Bandini yazar olma tutkusu olan, karakter yönünden zayıf, sık sık hata yapan ve bunlardan ders almayan bir karakter. Bu açıdan oldukça hayatın içinden, ancak seveceğimiz tiplerden de değil.<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>"Yalnızlığım zenginlikti."</i></span></blockquote>
Bandini kendini iyi bir yazar olarak görse de ben onun iyi bir yazar olduğunu hiç düşünemedim, karakterin davranışları buna sebep oldu, yazar da bu noktayı biraz açık uçlu bırakış sanırım. Kitabın genelinde ucu açık bir anlatım söz konusuydu, bazı olaylar çok hızlı olup bitiyor.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>"İnancını yitirince her şeyi yitiriyordun."</i></span></blockquote>
Bandini, hayatın içinden ve davranışları ile insanların zayıflıklarını ortaya koyan bir karakter. Bandini daha iyi bir hikaye ile kullanılabilse daha çarpıcı bir roman ortaya çıkabilirdi diye düşünüyorum. Kitabın bana bir şeyler kattığını pek düşünmüyorum, sevemedim.<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZxD5fBPHgvwUkfgusEIQfSkjiYtgrrTsgc7E58uNmO3TTh_BBkKY4g7pXGRBjyqrVborgPwM0LYaewPblRQ0QRAOKmS_1-DF58Oer9D_WzrGl6w6faQfMoXZILO5UWOOBIqxb3peuWQE/s1600/2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZxD5fBPHgvwUkfgusEIQfSkjiYtgrrTsgc7E58uNmO3TTh_BBkKY4g7pXGRBjyqrVborgPwM0LYaewPblRQ0QRAOKmS_1-DF58Oer9D_WzrGl6w6faQfMoXZILO5UWOOBIqxb3peuWQE/s640/2.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-14512792969346065172017-11-06T12:13:00.001+03:002017-11-06T12:13:18.465+03:00Görünmez Kentler - Italo Calvino | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_8yBOxDKgfsOTmElmr0TCZ38gjrNGlTPa7GKh4SG3SVJZwVu1eOK6sLwo3uWmuuDdfb2_kK3Pztl0Px61UL43n8m9C0QtW4YTWoB_6LArDAfgEhsyrRvJG0cHwbY7ngjr4xVKZI1kJyY/s1600/gorunmezkentler.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="1156" height="332" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_8yBOxDKgfsOTmElmr0TCZ38gjrNGlTPa7GKh4SG3SVJZwVu1eOK6sLwo3uWmuuDdfb2_kK3Pztl0Px61UL43n8m9C0QtW4YTWoB_6LArDAfgEhsyrRvJG0cHwbY7ngjr4xVKZI1kJyY/s640/gorunmezkentler.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Le città invisibili</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 204</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2002</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 4.19 (40,371 Oy)</div>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
<br />
<div>
Kitabın yorumunu henüz sıcakken yazmak isterdim ama bir haftalık bir rötar söz konusu ne yazık ki.</div>
<div>
Calvino ile bu kitapla tanıştım. Yazarın anlatım tarzı çok farklı, masalsı bir üslupla sizin karşınıza çıkıyor, başta farklı gelse de sayfalar ilerledikçe alışıyorsunuz. Marco Polo'nun yaptığı seyahatleri Kubilay Han'a anlatırken bizde onlara kulak veriyor ve 55 'olmayan' kente yolculuk yapıyoruz. Calvino her kentte farklı bir şey işlemiş, hepsinin bir alt mesajı var, açıkçası tüm alt mesajları doğru anlayabildiğimden emin değilim ama bazılarını çok sevdim.</div>
<div>
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>"Anlatıya yön veren ses değil,kulaktır."</i></span></blockquote>
<div>
<br /></div>
<div>
Kitabın farklı bir havası var, okurken masalsı anlatımı beni biraz sıksa da büyüleyici bir tarafı da vardı kitabın, insanın zihninde farklı bir yankı uyandırdığı muhakkak. Görünmez Kentler'i çok sevmesem bile beni etkilediği ve farklı hisler yaşattığı bir gerçek. Kitabın çok sevdiğim bir pasajı ile de yorumumu bitirmek istiyorum, sanırım kitabı en iyi tanımlayacak cümleler burada saklı;</div>
<div>
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Ve Marco Polo konuştu: "Senin satranç tahtanda iki ağaç kullanılmış efendimiz: abanoz ve akağaç. Aydın bakışının ısrarla üzerinde durduğu bu parça bir ağaç gövdesinin kurak bir yılda büyüyen halkasından kesilmiş: lifler nasıl dağılıyor görüyor musun? İşte şurada belli belirsiz bir düğüm fark ediliyor: erken bir ilkbahar günü bir tomurcuk fışkırmaya çalışmış besbelli, ama gecenin çiyi geri çekilmeye zorlamış onu."</i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Yüce Han o ana dek yabancının Tatar dilinde kendisini bu kadar akıcı, bu kadar rahat ifade edebildiğini fark etmemişti, ama onu asıl şaşırtan bu değildi.</i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>"İşte daha iri bir delik: belki de bir kurtçuğun yuvasıydı bu; tahtakurdunun olamaz, çünkü doğduğu andan başlayarak durmadan oyardı ağacı o, yapraklarını kemirerek ağacın kesime ayrılmasına neden olan bir tırtılın yuvası olmalı... Daha çıkıntılı komşu kareye tam bitişsin diye bu kenarı hafifçe yontmuş marangoz keskisiyle..."</i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Boş ve düzgün bir tahta parçasında okunabilecek şeylerin kalabalığında boğuluyordu Kubilay; Polo konuşmayı, abanoz ormanlarına, nehirleri bir uçtan bir uca geçen kütük yüklü sallara, rıhtımlara, penceredeki kadınlara vardırmıştı bile...</i></span></div>
</blockquote>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i><br /></i></span></div>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s1600/3%252C5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s640/3%252C5.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-1189555944821403152017-11-02T10:58:00.001+03:002017-11-02T11:10:30.857+03:00Ütopya - Thomas More | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglqd2js5L9axLzgpsDQpvNAfq338cPMkU5PWopR5-HcbFepzfxwTfVx_5iJSyi1buW7bdUYFLyeZ0P4PLH9T0iHBeyub3TJGOFfnXzlq0IXvoGX8jeE-bUFPj-mWAH_v82RvvvBS-szxdf/s1600/utopyanin-ilk-baskisi-latince-listelist-379x600-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="434" data-original-width="829" height="334" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglqd2js5L9axLzgpsDQpvNAfq338cPMkU5PWopR5-HcbFepzfxwTfVx_5iJSyi1buW7bdUYFLyeZ0P4PLH9T0iHBeyub3TJGOFfnXzlq0IXvoGX8jeE-bUFPj-mWAH_v82RvvvBS-szxdf/s640/utopyanin-ilk-baskisi-latince-listelist-379x600-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Utopia</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 217</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2016</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.5 (45,443 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
Sir Thomas More, Sokrates'e benzetilmek onurunu kazanan ender kişilerden biridir. Onun ölümsüz yapıtı Utopia dünya klasikleri arasına girmiş ve bugün bile hâlâ merkal okunmaktadır. Neredeyse beşyüz yıl önce yazılmış olan Utopia'da, en geniş anlamıyla Hümanizm, yani insanlık sevgisi ve saygısı hakimdir.<br />
<div>
<br />
Kimseyi diğerinden üstün saymayan, sıradan insanların kurduğu bir devlet: Thomas More'un Utopia'sı. Bir yeryüzü cenneti. Yaklaşık beş yüz yıl öncesinden çağımıza dek eskimeden gelen bu klasik, Prof. Dr. Mina Urgan'ın incelemesiyle sunuluyor.<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
Okumakta biraz geç kaldığımı düşündüğüm bir eseri nihayet
okumuş olmanın rahatlığı içerisindeyim. Geç olsun ama güç olmasın demişler. Bu
eser gerçekten övüldüğü kadar varmış. Kitap anlatması gerekeni dolandırmadan, doğrudan ve kısa-öz şekilde aktarmış. Utopia dünyanın kirli ve çarpık düzenini
gözler önüne sererken bir yandan da olması gerekenin ne olduğunu gösteren bir
dünya portresi çizmeyi başarabilen muntazam bir eser. Bu olan-olması gereken
karşılaştırmasını okurken zaman zaman çok haklı bulduğunuz ve şu anki
dünyamızda tasvip etmediğiniz birçok noktaya parmak basılıyor, zaman zamansa
daha güzel bir dünyaya adım atma umutlarının kapısı aralanıyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLLAfef7CBSf9lgkgR4g12Nj7cu0pDtmZ-YVDXKYtqY734mRIGC_OV6-Pch3essv9b-GdBqicEgfB-u5e0fx8xy-aPXeRQwHp3JJbAwL7bmIjmVTn87DkaylQOoAHP1xdU_DYyNtDyGOGN/s1600/e8e641c82ffb0bfa371feaacdd849c08-d5scg8y.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="550" data-original-width="1100" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLLAfef7CBSf9lgkgR4g12Nj7cu0pDtmZ-YVDXKYtqY734mRIGC_OV6-Pch3essv9b-GdBqicEgfB-u5e0fx8xy-aPXeRQwHp3JJbAwL7bmIjmVTn87DkaylQOoAHP1xdU_DYyNtDyGOGN/s400/e8e641c82ffb0bfa371feaacdd849c08-d5scg8y.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kitabı çok spoiler
vermeden kısaca anlatacak olursam, birçok devletten oluşan dünyamızda birçok
devlet kirliliğin, rüşvetin, iktidar ve güç düşkünlüğünün, eşitsizlik ve
adaletsizliğin pençesinde hüküm sürerken öyle bir devlet var ki onların kurmuş
olduğu düzen ağız sulandırıyor. Öyle bir devlet ki bu para ve şöhret en önem
verilmeyen ve insanların bu gibi dünyevi değerler için birbirini öldürmediği
veya hırs içinde mücadele ettiği değerler olarak görülmüyor. Hatta bu gibi
değerlere sahip olmak ve bunlar ile gösteriş yapmak bu devletin fertlerinin
gözünde kalitesizlik ve ahlaksızlığın bir göstergesi kabul ediliyor. Din
anlayışı hoşgörü içinde ve ortak bir kardeşlik çerçevesinde meydana gelirken,
herkesin ihtiyacı kadarını alıp ihtiyaçtan fazlasına kimsenin gerek duymadığı
eşitlik ve refahın hüküm sürdüğü bir devletten bahsediyoruz. Savaşı, kanı,
halkı ezmeyi, isyan etmeyi bulamayacağınız sıcacık ve halkın tüm fertlerinin
birbirine sımsıkı bağlı olduğu bir devlet. Daha fazla konuşup Utopia devletinin
sürprizini bozmak istemiyorum. Ama kitabı okuduktan sonra eğer gerçekten böyle
bir devlet düzeni olabilse dünyanın şuan ki halinden bambaşka olacağını
düşünmeden duramayacaksınız. Sürekli bu kitapta oluşturulan ütopya ile mevcut
dünya düzenini kıyaslayıp günümüzde insanın insanın kurdu olduğu ve dünyamızın
kötü bir sona doğru gittiğini fark ediyorsunuz. Dünyamızdaki hükümetlerin
halktan kopmuş bencil politikaları, insanların birbirine olan kin ve nefreti
kitapta gözler önüne serilirken böyle olmak yerine nasıl olması gerektiği
vurgulanıyor. Her okuduğunuz satırda keşke böyle bir düzen yerine diğeri
olsaydı da insanlar barış içerisinde adalet, eşitlik ve özgürlük gibi
değerlerin hakkını vererek yaşayabilseydi derken buluyorsunuz kendinizi. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgWyzEeNVOFi0RZkbSYUy5QY7c236e0gwKgizK3qhqaZhuUo0csTvFSXW-UPnOPPfhxTJ8rcpIi25Mpc5mRB2InQAD_3n6_NouCTUREfJLKwUPiUEDtdcoB0kkLg6xH7_EQHBkv0tPYD6c/s1600/utopia_by_mobius_9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="666" data-original-width="1024" height="260" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgWyzEeNVOFi0RZkbSYUy5QY7c236e0gwKgizK3qhqaZhuUo0csTvFSXW-UPnOPPfhxTJ8rcpIi25Mpc5mRB2InQAD_3n6_NouCTUREfJLKwUPiUEDtdcoB0kkLg6xH7_EQHBkv0tPYD6c/s400/utopia_by_mobius_9.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
Kitap duru bir dil
ile yazılmış. Karakterlerden çok olaylar ve yaratılan dünya ön planda olmakla
birlikte kitapta bir kurgu oluşturmak amacı ile birkaç karakter konuşturulmuş.
Kitap bittikten sonra kitapta anlatılanları özetleyip vurgulanmak istenenleri gözler önüne sere bir inceleme yazısı da ortalama 150 sayfa olarak yer alıyor ve onu da
okuyup Thomas More’un eserini daha iyi özümsemiş ve pekiştirmiş oluyoruz.
Herkesin okumasını tavsiye ettiğim bir eser. Herkese bol kitaplı günler.:)<o:p></o:p></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Alıntılar</u></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<blockquote style="text-align: center;">
Krallar yalnız savaşı düşünürler, bense bu sanatları ne anlarım ne de anlamak isterim. Yalnız barışa yararlı sanatlar kralların pek umrunda değildir. İş yeni ülkeler kazanmaya geldi mi, bütün yollar iyidir onlar için: Din, iman, akıl dinlemezler; ne günaha girmekten çekinirler, ne kan dökmekten. Buna karşılık kazandıkları memleketlerin halkını iyi yönetmekle pek uğraşmazlar.<br />
Kralların danıştığı insanlara gelince: Bunların bir kısmı ağızlarını açmaz, çünkü söyleyecek sözleri yoktur, kendileri akıl danışmak durumundadır. Bir kısmınınsa akılları erer, işe yarayacaklarını da bilirler; ama her zaman gözde olan yetkilinin düşüncesini paylaşırlar, ortaya attığı budalalıkları alkışlarlar. Bütün bu aşağılık asalakların tek kaygısı, yüz karası bir dalkavuklukla, kralın tuttuğu adamın desteğini kazanmaktır. Bir diğer kısmı da kendini beğenmiş kişilerdir, yalnız kendi düşüncelerine değer verir, kimseyi dinlemezler. Bunda da şaşılacak bir şey yok, çünkü doğa herkese kendi yarattığını sevip okşama içgüdüsü verir: Karga da, maymun da kendi yavrularına gülümser yalnız.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Öldürmek hırsızlığı cezalandırmak için çok ağır, hırsızlığı önlemek içinse çok hafif bir cezadır.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Bana kalırsa, en iyi yolu bulmak, en kötüsünü bulmaktan çok daha kolaydır. <span style="font-family: "calibri" , sans-serif; font-size: 11pt;"> </span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Ütopyalılar aklı başında insanların, yıldızlar ve güneş dururken, bir incinin ya da bir elmasın cılız parıltısına düşkünlüklerine şaşarlar. Bir koyunun sırtında taşıdığı yünün en incesinden yapılmış giysiler giyiyor diye bir insanın daha soylu, daha değerli olacağını sanması deliliktir onlar için.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Ütopyalılara göre, bir suçu tasarlamak , o suçu işlemekten farksızdır. Kötülük yapmak isteyen, sadece karşısına bir engel çıktığı için bu kötülüğü yapamamışsa, niçin suçlu sayılmasın?</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Bir kadını kocasının gözünde en çok yükselten şey, güzellik değil, dürüstlük ve alçak gönüllülüktür. Çoğu zaman güzellik sevgiyi uyandırır, ama bu sevginin kalması, sürekli olması için, erdem ve uysallık gerekir. <span style="font-family: "calibri" , sans-serif; font-size: 11pt;"> </span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Ütopyalılara göre, bir anlaşma ne kadar gösterişli törenlerle imzalanırsa, kelimeler üstünde çekişerek o kadar çabucak bozulur. Zaten çoğu zaman bu anlaşmalarda kullanılan kelimeler bile öylesine kurnazca seçilir ki, anlaşmayı da verilen sözü de bozmanın bir yolu bulunur sonunda. Oysa aynı kurnazlık, daha doğrusu aynı hile ve dolaplar iki kişinin özel anlaşmasında, imzaladıkları bir sözleşmede yapılsa, krallar bağıra çağıra hemen kıyametleri koparır, ancak ölüm cezasının paklayacağı korkunç bir suç sayarlar bunu. Evet, krallara bu konuda kötü öğütler verenler bile bu yolu tutarlar o zaman.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Kralların şanlı egemenliği altında, adalet dediğimiz ya metelik etmeyen aşağılık bir şeydir ya da iki çeşit adalet vardır yeryüzünde: Biri yaya giden, yerlerde sürünen, sağa sola sapmasın diye birçok bağlarla sıkı sıkı bağlanan yoksul halka uygun zavallı bir adalet; öteki de canının istediğini yapanlara, yasalarla sınırlanmayanlara, yüksek mevkide olanlara uygun, pek şahane bir adalet.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Kendini beğenmek öyle bir cehennem yılanıdır ki, insanın yüreğine sinsice süzülüp girer, onu zehirleyip gözünü kör eder, daha güzel bir hayata giden yoldan saptırır onu. Bu sürüngen, insanların öylesine içine işler ki, onu koparıp atmak kolay olmaz.</blockquote>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUetkP-I0nCmNiXKUm8PkwpQonz_7MpgJLPaU1SMmy6WEDXhODg5vhTuCi8WoGxePb7biAfK9WaoUBwMXNFbc8rYJWpvFFYEfB85NiS78KW30XOJ3BMDJgf5TSiqfj5JR7aefi07pUYk/s1600/5.jpg" /> </div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com26tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-83713655417464116192017-10-30T11:21:00.000+03:002017-10-30T11:22:56.919+03:00Genç Bir Doktorun Anıları - Mikhail Bulgakov | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtd-DBjh-OJPUCgBu6wJ4pmkiSZXiYGcjNmwEcfCJIH1D0CYXdB8ENfKxjf463VPK6xeHLadGY2AMWOur3Z1PAQnFE_zbS5BADWMRx7ZF6lmA5EEutNV8Aymg58WpmFUehfGQXd0zYj7vY/s1600/006a4a5c4af64aac9de35f438a56d78a--a-young-doctors-notebook-russian-literature-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="376" data-original-width="703" height="342" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtd-DBjh-OJPUCgBu6wJ4pmkiSZXiYGcjNmwEcfCJIH1D0CYXdB8ENfKxjf463VPK6xeHLadGY2AMWOur3Z1PAQnFE_zbS5BADWMRx7ZF6lmA5EEutNV8Aymg58WpmFUehfGQXd0zYj7vY/s640/006a4a5c4af64aac9de35f438a56d78a--a-young-doctors-notebook-russian-literature-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Записки юного врача (Zapiski Iunogo Vracha)</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 168</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2016</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 4.25 (8,080 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
Devrim zamanı Rusya… Karakışı aratmayacak kadar soğuk, kasvetli bir eylül günü, tıp fakültesinden yeni mezun olmuş bir doktor, şehirde çoktan unutulmuş geleneklerin ve boş inançların hüküm sürdüğü uzak bir kasabaya gelir. Devrim, büyük şehirlerin merkezlerinde hayatı ve zihniyetleri altüst ederken, bu genç doktor ülkenin ücra bir bölgesinde kadercilikle ve batıl inançlarla zorlu bir mücadeleye girişir.<br />
<br />
Zor bir doğum, hassas bir cerrahi müdahale, uzaktaki bir hastaya ulaşabilmek için şiddetli bir kar fırtınasına rağmen göze alınan bir yolculuk, ağrılarını dindirmeye çalışırken morfinman olan bir meslektaş… Genç doktorun gündelik hayatında karşılaştığı bütün zorlu sınavlar, Bulgakov’un elinde olağanüstü güçlü bir anlatımla, dram sınırlarında gezinen bir dokunaklılıkta öykülere dönüşür.<br />
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
Genç Bir Doktorun Anıları okurken keyif aldığım bir kısa romandı. Tıp Fakültesi’nden yeni mezun olmuş çiçeği burnunda bir doktorun gittiği görev yerlerinde yaşadığı zorluklar, tanık olduğu hastalıklar, karşılaştığı birbirinden değişik insanlar farklı başlıklar altında kısa öyküler şeklinde gayet başarılı şekilde aktarılmıştı. Tüm hikayeler gayet renkli, eğlenceli, şaşırtıcı ve bazı yönlerden de eğitici idi. Bazı hikayeleri okurken tıbbi bilgiler öğrenirken başka bir hikayede o hikayedeki karakterler ve baş karakter doktorumuzun davranışları daha ön plana çıkıyordu. <br />
<br />
Roman kadrosu çok geniş olmayan birkaç karakterden oluşuyor. Baş karakterimiz Tıp Fakültesinden yeni mezun olmuş çiçeği burnunda bir doktorumuz. Atandığı, gelişmemiş bir kasabada doktorluk görevine başlayan doktorumuza burada ebeler ve yardımcılar eşlik etse de romanın özünde tek karakter bu doktor. Doktorumuz bu kasabada tıp kitaplarında gördüğü hastalıklarla bizzat karşılaşıyor. Hatta en karşılaşmaktan korktuğu hastalıklarla bile yüzleşmek ve tedavi etmek zorunda kalıyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpZKONqUbokJXdWOIMBsNpKhUMjl0bXKnTLkEVXjFqWAMT2c1fUg0kUYeWOq4XZGLAT1_4stsD_OaYd-7iMLyz60TAeFBT43KFqrE8uoXbcbRHOti1pmgX4dok1Ry8N10u2CkAEZ11LDuz/s1600/genc-bir-doktorun-anilari-mihail-bulgakov-22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="534" data-original-width="800" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpZKONqUbokJXdWOIMBsNpKhUMjl0bXKnTLkEVXjFqWAMT2c1fUg0kUYeWOq4XZGLAT1_4stsD_OaYd-7iMLyz60TAeFBT43KFqrE8uoXbcbRHOti1pmgX4dok1Ry8N10u2CkAEZ11LDuz/s400/genc-bir-doktorun-anilari-mihail-bulgakov-22.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
Romanı güzel kılan bir yön bunların sadece anılardan ibaret olmayıp, doktorun bizi güldüren sempatik bir karakteri olması. Anlatışı samimi ve sıcak. Dışarıya, hastalarına, hastabakıcı ve ebelere asla yansıtmadığı düşünceleri ve kaygılarını biz okuyuculara iç sesi aracılığı ile aktarıyor. Bazen soğukkanlı ve işinin ehli bir doktor olmayı başarırken zaman zaman yaptığı beceriksizlikler ile hepimizi güldürebiliyor. Kitapta profesyonel bir doktordan bahsedilmiyor. Bu nedenle yaptığı tüm operasyonlar başarıya ulaşmıyor. Bazıları hayal kırıklığı ve ölümlerle sonuçlanabiliyor elbette ki. Ama her hikayede farklı bir insan karakterine, farklı bir olaya ve farklı bir mesaja tanık oluyorsunuz. Romanın gerçek hayatla örtüşen bu yönü hoşuma gitti. <br />
<br />
Üslup son derece akıcı ve dili anlaşılır bir kitap. Hatta doktor kendi iç sesi ile olan konuşmalarında gündelik dilin argolarına bile yer veriyor diyebiliriz. Kısa kısa birden fazla öyküden oluşuyor ve her hikayenin içerikle örtüşen başlıkları var. Tüm hikayeleri çok beğenmeme rağmen başka bir doktordan bahseden en sondaki hikaye beni en çok etkileyen, en mesaj dolu hikaye oldu. Verdiği mesaj çok güzeldi. İnsanın ne kadar mevki sahibi olsa bile yaptığı ufak bir hatanın, verdiği ufak bir tavizin nerelere varabileceğini anlatıyor, günümüzde de çok sıklıkla görülen bir soruna da ışık tutuyordu. Bunun ne olduğunu söylersem “sürpriz bozan” olacağı için o kısmı kendime saklayarak size sadece şu kadarını söyleyebilirim ki bir hayatın adım adım nasıl yok olduğuna tanık olacağınız güzel bir hikaye yatıyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://media.giphy.com/media/7oe69c8UqEqtO/giphy.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="313" data-original-width="500" height="200" src="https://media.giphy.com/media/7oe69c8UqEqtO/giphy.gif" width="320" /></a></div>
<br />
Sevgili Esmacığım’ın tavsiyesi üzerine bu kitabın birkaç bölümden oluşan dizisine de bakmak istiyorum. En kısa zamanda fırsat bulursam eğer. Onunla ilgili yorumlarımı da izler izlemez sizlerle paylaşırım. Esma'nın dizi ile ilgili yorumu ve dizinin fragmanı aşağıdadır. Mutlaka bakmanızı tavsiye ederim. Şimdilik bu kitap hakkındaki yorumlarımın sonuna geldik. Okunmasını tavsiye ettiğim (özellikle doktor adaylarına) kaliteli ve kısa bir roman. Herkese bol kitaplı günler. :)<br />
<span style="color: #cc0000;">=><a href="http://yorumatolyesi.blogspot.com/2016/12/a-young-doctors-notebook.html">Esma'nın Dizi Yorumu</a></span><br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #a64d79;"><b><u>Alıntılar</u></b></span></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Bir şeyle mücadele etmek için onunla yüz yüze gelmek gerekir.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Akıllı insanlar mutluluğun sağlığa benzediğini çok önceden fark etmiştir: Mutluyken fark etmezsiniz; ama yıllar geçtikçe, geçmişte kalan mutluluğunuza ilişkin anılar, ah, anılar!...</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Yalnızlık önemli, kayda değer düşüncelerdir; derin düşüncelere dalma, sükûnet, bilgeliktir…</blockquote>
<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s1600/4.jpg" /> </div>
</div>
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" gesture="media" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/D__XJub17Ng" width="640"></iframe>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com25tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-90071736171835869702017-10-27T12:19:00.000+03:002017-10-27T12:19:40.995+03:00Gelin Koleksiyoncusu - Ted Dekker | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhqaqsBW-mnJFCQ6zVMEI4-oiwM0A8X_4rSHRD2pI6KQiBmzuYlMZFFXJdET3Qsrkhv6x6ztZl806V42puAVKeM8gRgKoifvQuCqjiUDpxna7Yru_OZ0WSwziPWAQ-mbKsSmMHsKy0cldB/s1600/51TcmvNRXQL-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="420" data-original-width="799" height="336" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhqaqsBW-mnJFCQ6zVMEI4-oiwM0A8X_4rSHRD2pI6KQiBmzuYlMZFFXJdET3Qsrkhv6x6ztZl806V42puAVKeM8gRgKoifvQuCqjiUDpxna7Yru_OZ0WSwziPWAQ-mbKsSmMHsKy0cldB/s640/51TcmvNRXQL-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: The Bride Collector</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Martı Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 568</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2012</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.84 (9,149 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
"Kutsa Beni Tanrım, İşlediğim ve İşleyeceğim Günahlar İçin..."<br />
<br />
FBI özel ajanı Brad Raines kariyerinin en karmaşık davasıyla karşı karşıyadır. Davanın ucunda dört genç kadını öldürmüş, sapık ruhlu ve bir o kadar da zeki bir seri katil vardır.<br />
<br />
Her şey, terk edilmiş bir ahırda bulunan genç bir kadın cesediyle başlar. Ölü beden çırılçıplak soyulmuş, başına bir gelin duvağı konulmuş ve koltuk altlarından desteklenerek duvara sırtından yapıştırılmıştır. Topukları matkapla delinen cesedin en büyük özelliği ise, hâlâ çok güzel görünüyor olmasıdır.<br />
<br />
FBI'ın Gelin Koleksiyoncusu olarak adlandırdığı katilin hedefi, mükemmelliğin sayısına yani Tanrı'nın rakamı olan "yedi"ye ulaşmaktır. Bunun için sırada ölümü bekleyen üç masum ve güzel kadın daha vardır. Katili bulmak artık tam bir zaman yarışına dönüşmüştür. Davayı çözmekte zorlanan Brad'in son umudu ise, yardım almak için başvurduğu sıra dışı kişi, şizofren tanısı konulan Paradise'tır. Cesede dokunduğunda, o kişinin ölmeden önceki son dakikalarını yaşama yeteneğine sahip Paradise, korkunç katil Gelin Koleksiyoncusu'nun yakalanmasına yardımcı olabilecek midir?<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
Tüm kitap severlere merhaba! Bir polisiyenin daha sonuna geldim ve şimdi yorum sırası! Ted Dekker’ın daha önce Çember serisine başlamıştım. Nasıl bir yazar olduğuna dair övgüleri ilgili blog ve kitap paylaşım platformlarından ve Esma’dan da haber aldığım kadarıyla tabiki bu eserine büyük bir heyecan ve merak içerisinde başladım. Ama tıpkı Çember serisinin ilk kitabında olduğu gibi bu kitapta da bir miktar hayal kırıklığına uğrattı beni yazar. Bu yazarın sıkıntısı şu galiba: Bir yere kadar kafasında çok iyi kurgu yapıyor. Konu güzel, karakterler on numara ama yolun geri kalanını planlamadan, akışına bırakarak hareket ediyor. Ve belli yerden sonra o güzelim kurgu bir anda karmakarışık ve saçma bir hale dönüşüveriyor. Okuduğum eserlerinde ilk başta onaylayarak ve severek başlarken sonunda sürekli eksikler ve saçmalıklar arasında buluyorum kendimi. Bu kitapta da tam olarak olan buydu zannedersem. Daha detaylı sebebini “spoiler” paragrafımda açıkladım zaten. Merak edenler oradan bakabilirler.</div>
<div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9UJ5TR8omUMRoan51wXdM07XLd5V-ykjh6gcqsOtdSOmaYrHVn4otbM-bq3kUPvUGuFQoph68hiIDQjhTsyXEuali8ykyn7v5P0Thby7s3X3Ir2nF5VQZeoEGLfYMKzlMxIvQ1thyphenhyphenLZuQ/s1600/totoro_terror_by_nanomortis-dbrp1i7.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="843" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9UJ5TR8omUMRoan51wXdM07XLd5V-ykjh6gcqsOtdSOmaYrHVn4otbM-bq3kUPvUGuFQoph68hiIDQjhTsyXEuali8ykyn7v5P0Thby7s3X3Ir2nF5VQZeoEGLfYMKzlMxIvQ1thyphenhyphenLZuQ/s320/totoro_terror_by_nanomortis-dbrp1i7.png" width="299" /></a></div>
<br />
Kitapta arka kapaktan da anlayabileceğiniz gibi bir seri katilin öldürmek üzere kurban seçtiği gelinler ve onların peşindeki dedektiflerden bahsediliyor. Buraya kadar klasik bir polisiye olduğunu düşünebilirsiniz ama işin aslında öyle olmadığını hatta polisiyenin diğer unsurlar yanında bariz şekilde sönük kaldığını okudukça fark ediyorsunuz. Kitapta psikolojik-gerilim ve aşk yönlerinin daha ağır olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden onu sıradan bir polisiye olarak düşünerek okumaya başlamamanızı tavsiye ederim.</div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeYifunWV0J_Yz0PxAZmttjY8ey8t-Fikf05kthAvPeg0c478Y0r9Powd_lBeX236d5MfwyYSIluqDyxWHbd9FPKV-XlO9Y5xebyDxA5HA1L7VqtHDV9EeeCo26Lo9dXogOkDQ7u49MSf8/s1600/thelasthalloween23da_by_akubakaarts-dbrp2sk.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="545" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeYifunWV0J_Yz0PxAZmttjY8ey8t-Fikf05kthAvPeg0c478Y0r9Powd_lBeX236d5MfwyYSIluqDyxWHbd9FPKV-XlO9Y5xebyDxA5HA1L7VqtHDV9EeeCo26Lo9dXogOkDQ7u49MSf8/s320/thelasthalloween23da_by_akubakaarts-dbrp2sk.png" width="193" /></a></div>
<br />
Spoiler vermeden anlatamayacaktım. İnsanların sırf güzel olduğu için tehlikede olması mümkün mü bu kitaptaki gibi 20-25 yaş arası genç ve güzel bayanları gözüne kestiren psikopat bir seri katil söz konusuysa evet gerçi kitapta felsefi yönden baktığımızda güzellik algısının kişiden kişiye değişebileceğini düşünürsek güzellik tanımının ucunu açık bırakarak herkes için ortak bir güzellik algısı sunduğundan ötürü kitaba bir miktar kızgınım. Her neyse. Öncelikle sizi baş karakterlerden biriyle yani seri katille tanıştırmadan önce seri katillerin en temel özelliklerinden kısaca bahsetmek isterim ki bu özelliğe çoğu polisiye kitabında rastlamanız mümkün. Seri katiller yapmış oldukları şeyleri, bir görev bilinci ile yaparlar. Bu görev genellikle onlara tanrı dedikleri üstün bir güç tarafından verilmiştir. Kendilerinin toplumdaki herkesten farklı, üstün ve seçilmiş olduklarına inanırlar. Tanrı ile konuştuklarını zannederek ayinler yaparak tanrıya kurban verirler öldürdükleri kişileri ve bununla huzur bulduklarına inanırlar. Bu kitapta işte tam böyle bir ruh hastasının psikolojisi insanlara bakış açısı, ruhi durumu öyle güzel anlatılmış ki başarılı bir polisiye okuduğunuzu hissediyorsunuz.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDgi7YiFo4ONScq47GPqK-OevkYGn33_fSUroZ2038Dk-MVCwvmNrcAlRmQmWVZOpXxAKjQQO46VEVLppB7GOPm-Fll8XO2G7uofqWFea8hU0r3kUfV9H7oZ0o9TJt_jVQE7c_eO8TC6_w/s1600/Beale-AnnRulesTedBundybook.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="630" data-original-width="1120" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDgi7YiFo4ONScq47GPqK-OevkYGn33_fSUroZ2038Dk-MVCwvmNrcAlRmQmWVZOpXxAKjQQO46VEVLppB7GOPm-Fll8XO2G7uofqWFea8hU0r3kUfV9H7oZ0o9TJt_jVQE7c_eO8TC6_w/s320/Beale-AnnRulesTedBundybook.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="color: #cc0000;">Kitaptaki seri katili gözümde canlandırırken Ted Bundy'i hayal ettim.</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
Ben şahsen psikolojik hastalıkları, şizofreni, bipolarlık gibi psikotik hastalıkların insanın zihnine neler yapabileceğini merak eden bir insan olarak kitapta bunun çok güzel şekilde aktarıldığını düşünüyorum. Yazarın muhtemelen bu kitabı yazarken bununla ilgili detaylı araştırmalar yaptığı belli oluyor. Bir şizofreni hastasının akılndan neler geçtiği gözler önüne başarı ile serilmiş. Onların iç dünyasını kitap güzel şekilde yansıtmış, konuşurken kurdukları biz okurların bile anlamadığı cümleler, yazdıkları şiirlerde daldan dala atlayan milyonlarca düşünce kargaşası kafalarının içinde neler olup bittiğini güzel şekilde görmemize olanak sağlıyor. <br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #990000;"><u><b>[Spoiler] </b></u></span></div>
Kitapta hoşuma gitmeyen noktalardan biri cinayet olaylarını çözmek için polisler, FBI gibi ellerinde milyonlarca imkanı olan kişilerin elinden hiçbir şey gelmeyip de Akıl Hastanesi’ndeki üç hastanın tüm olayları çözmesi bana biraz zorlama ve saçma geldi. Hele ki birisinin bunları sadece medyumsal yetenekler ile yapması. Sanki bir büyü yaparak pat diye hiç kimsenin çözmeyi beceremediği olayları kolayca çözmesi saçma gözüktü. Katilin sadece baş karakter olan Brad’in etrafındaki insanlara saplantılı olması ve koskoca polis memurlarını ya da hastanedeki güvenlik görevlilerini elini kolunu sallayarak öldürmesi ve uzun süre yakalanmaması da ilginç bir detaydı. Bir de tüm bu hengamenin ortasındaki garip duygusal gelişmeler. Paradise ile Brad aşkı çoğu yerde katilden, yaşanan cinayetler ve aksiyondan çok daha ön planda idi ve bir an aşk romanı okuyorum falan zannettim. Bu aşka gerek var mıydı gerçekten? <br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #990000;"><u><b>[Spoiler Sonu] </b></u></span></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" gesture="media" height="330" src="https://www.youtube.com/embed/PrWqN7bFJE8" width="460"></iframe>
<br />
<br />
Polisiye yönü çok ağır basmasa bile güzel bir gerilim kitabı idi. Kitapta ön planda olan birden çok karakterin gözünden anlatılan akıcı kitaptaki ruhsal tahlilleri çok başarılı buldum üstelik kitabın öğretici yönü de oldukça yüksekti. Yüksek puanı sırf bunun için veriyorum yoksa kurguda boşluklar ve saçmalıklar olduğunu ifade etmiştim. Okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. İyi okumalar diliyorum! :)<br />
<div>
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Alıntılar</u></b></span></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="line-height: 115%;">Hiçbir zevk, zihnin kendini eğlendirme gücünden daha iyi olamazdı. <span style="font-family: "calibri" , sans-serif;"><span style="font-size: 11pt;"> </span></span></span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Başka birini anlamak, kısmen insanın kendini keşfetmesinden geçiyor.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Delilik ve dâhilik arasında çok ince bir çizgi mevcut.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<br />
Ne yazık ki dünya. Tanrı’nın bize verdiği en büyük zekalardan bazılarını alıp kafeslere kilitledi. Çoğu parlak zekalı ya da yaratıcı insan, sıradan insanlara garip göründü. Dâhiler hemen her zaman toplumdan dışlanırlar. Zekilerle çocuk bahçelerinde alay edilir. Onlar dünyayı bizlerden farklı görürler ve bunun için de dışlanırlar. Hemen hepsi en azından yalnız bırakılır, en kötü ihtimalle de bir yere kapatılır. Statükoyu cesaretlendirmek ve hayata farklı gözlerle bakanları dışlamak insan doğasındandır. </blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
İkiyüzlülük bir tür akıl hastalığıydı. Tıpkı akıl hastaları gibi, ikiyüzlüler de kendi hastalıklarını göremezlerdi.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Ona aşık değildi. Bu çok ileri gitmek olurdu. Ancak eğer aşık olmak dedikleri his buysa, bunun uğruna bu kadar çok kişinin kendini riske atması anlaşılır bir durumdu.</blockquote>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s1600/3%252C5.jpg" /></div>
</div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com17tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-7421203341249545842017-10-25T13:22:00.000+03:002017-10-25T13:22:12.374+03:00Dizi Önerisi #3 : Shameless | Öneri Atölyesi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuqY20scnm8gmrNcjaoQeKmXcg3nqL89Cr5Lspwrt551uumFYlWfKwKqN3tXE2rTHAb9k5IVW5sour5_3zpv7lMemi7CpK6PouLhIBoH_v2jD9ibNg6mGUeYAePO8qxx7GWa_aAkQhDLAF/s1600/shameless+resmi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="1600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuqY20scnm8gmrNcjaoQeKmXcg3nqL89Cr5Lspwrt551uumFYlWfKwKqN3tXE2rTHAb9k5IVW5sour5_3zpv7lMemi7CpK6PouLhIBoH_v2jD9ibNg6mGUeYAePO8qxx7GWa_aAkQhDLAF/s1600/shameless+resmi.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Orijinal Adı: </span>Shameless</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Yönetmen: </span>Mark Mylod, Christoher Chulack, Mimi Leder</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Yapımcı: </span>Paul Abbott</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Oyuncular: </span>William H. Macy, Emmy Rossum, Ethan Cutkosky, Jeremy Allen White, Emma Kenney, Cameron Monaghan, Brenden Sims, Shanola Hampton, Steve Howey, Isidora Goreshter, Noel Fisher, Justin Chatwin</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Mekanlar: </span>South America, Chicago, Racine Ave, Illionis,</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Kanal: </span>Showtime</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Yayın Tarihi: </span>9 Ocak 2011 - Halen Devam Ediyor</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Sezon Sayısı: </span>7</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Bir Sezondaki Bölüm Sayısı: </span>12</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">Bölümlerin Uzunuğu: </span>50 Dakika</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: #990000;">IMDB: </span>8.7/10</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://31.media.tumblr.com/2c0223b6caaa9c90015f729de91651ae/tumblr_mgj4vsT38y1qg4blro1_r1_500.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://31.media.tumblr.com/2c0223b6caaa9c90015f729de91651ae/tumblr_mgj4vsT38y1qg4blro1_r1_500.gif" data-original-height="281" data-original-width="497" height="360" width="640" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Herkese merhaba değerli arkadaşlar! Uzun zamandır ara vermiş
olduğumuz ‘Öneri Atölyesi’ köşemize harika bir dizi ile devam ediyorum:
Shameless. Hepiniz adını bir yerlerden duymuşsunuzdur muhtemelen. Zaten
ülkemizde yeni çıkan bir dizi olan, başrollerini Hazal Kaya ile Burak Deniz’in
paylaşmış olduğu “Bizim Hikaye” isimli dizi de bu filmin uyarlaması (güya)
olarak çıkarıldı. Bundan sonra duymayanlarda diziyi duymuş oldular. Hazır yeni
sezona da sayılı günler kalmışken bu diziyi sizlere tanıtmak için hazırlamış
olduğum yazıyı sonuna kadar okumanızı rica ediyorum. Okuduktan sonra daha
izlemeden seveceğinizden eminim. <span style="font-family: "wingdings"; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://data.whicdn.com/images/189118317/original.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="231" data-original-width="500" src="https://data.whicdn.com/images/189118317/original.gif" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben bu dizi ile lise
dönemimde tanıştım. O zamanlar tam hatırlamıyorum ama CNBC-E veya E2
kanallarından birinde görmüştüm ilgimi çekmişti. Sonra internetten izlemeye
kalkmıştım. Kesilmemiş sahneleri ile gördüğümde hoşuma gitmemişti, bana biraz
ağır ve terbiyesizce gelmişti. İzlemeyi kesmiştim ilk 3-4 bölümden sonra. Başka
dizilere devam etmiştim. Sonra nasıl olduysa üniversite döneminde içimdeki asi
kız uyanıverdi ve bir kez daha izlemek istedim. Ben izlemek istediğimde 7 sezon
birikmişti ve bunu yaklaşık 2 seneye yayarak izledim. Bu süreçte diziye
bağlandım ve “zamanında neden bırakmışım bu dizi bir harika dostum!” deyiverdim
içimden. Cidden izlemeye değer, her izlediğimde ayrı bir keyif aldığım diziydi.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5BfHwFDcnha2yui6x6QhYhwWoNTltbg4wRvjdmmbuHhLn4uZLsJNV0h1utVBlC5YGDtLokPUSe4hc-inaI549RlNz7gNJ5fNU4zOOvYAoo-seViiwFZOABaQeaIltcAEJ9DXgaR79-fTl/s1600/shameless+replik8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="609" data-original-width="1080" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5BfHwFDcnha2yui6x6QhYhwWoNTltbg4wRvjdmmbuHhLn4uZLsJNV0h1utVBlC5YGDtLokPUSe4hc-inaI549RlNz7gNJ5fNU4zOOvYAoo-seViiwFZOABaQeaIltcAEJ9DXgaR79-fTl/s400/shameless+replik8.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="color: #351c75;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="color: #351c75;"> <i>Bazılarınız bana
kızabilirsiniz, özellikle dizinin içeriğini az çok biliyorsanız. Dizinin büyük
çoğunluğunun (%85 gibi bir oranının) müstehcen sahnelerden ve cinsel içerikli
olaylardan oluştuğunu biliyorum. Zaten adından da belli; Shameless. Ama diziyi sırf bu yönüyle değerlendirmek çok
sığ bir değerlendirme olacaktır. Bu dizi Türkiye’de yüksek oranda izleniyor ve
bunu izleyenler sadece böyle cinsel içerikli dizilere düşkün, rahat insanlar diyemeyiz.
Çünkü diziyi kim izlerse izlesin kendine bağlama kapasitesi var ve bu yönünü
cinsellik falan sağlamıyor. Dizinin
doğallığı sağlıyor. Biz hepimiz Amerika’yı kitaplarda ve filmlerdeki gibi
efsanevi bir yer olarak hayal ediyor olabiliriz ama bu dizi Amerika’nın “Getto”
dediğimiz varoş yerlerinde yaşayan yoksul halkın çektiklerinden tutun da,
Özgürlüklerin Ülkesi Amerika’nın çarpık, ahlaksız, düşkün yönlerini de gözler
önüne sürüyor. Amerika’da gerçek yaşamda görebileceğiniz, köşe başı
dilencilerinden fahişelere, uyuşturucu bağımlılarından çocuk annelere kadar
her şey olduğu gibi yansıtılıyor. Genç-yaşlı herkesin bizim üç öğün çay
içtiğimiz gibi içki içmesi, ergenliğe girer girmez seks hayatına girilmesi
gerektiğinin düşünülmesi, gayrimeşru çocuklar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı,
fakirlikten ötürü hırsızlık ve fırsatçılık gibi kötü yollara başvurma veya çok
düşük ücretli de olsa zor işlerde çalışma, eşcinsellik, ensest, aile sorunları
gibi Amerika’nın bünyesini oluşturan olaylar da dizide olduğu gibi aktarılmış.
Aynı zamanda kapitalizme yönelik sahneler, her yerde fakirlerin dışlanıp
zenginlerin torpillerinin ön planda olması, ırkçılık, rehabilitasyona olan
talep, göçmen kaçakçılığı, fakir mahallelerindeki yerlerin satın alınıp
starbucks gibi zenginlerin gidebileceği yerlere dönüştürülerek fakir insanların
mahallelerinden kovulmaları gibi güncel sorunlar dizide önemli bir yer
kaplıyor. Bu özelliklere daha da
mükemmellik katan oyuncuların performansları aynı zamanda. Hepsi rollerini
öylesine güzel oynuyorlar ki karakterler ile bütünleşiyor ve empati
kurabiliyorsunuz. </i></span><o:p></o:p><br />
<span style="color: #351c75;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYvTiznhnZLzRRZwIf6tbsJ3g3JxSImLa35pYAGOY4Z7H4jEx8Dg6tMQ__JeSNGwPUSRa3v9SRsg0Bvpun5BsctuzkHcS0AnI5GDrNKHmZ26q2Pnw0sM9AXeLZR6rpZIJu4LWAX5QacHCP/s1600/shameless+replik5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="591" data-original-width="1080" height="218" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYvTiznhnZLzRRZwIf6tbsJ3g3JxSImLa35pYAGOY4Z7H4jEx8Dg6tMQ__JeSNGwPUSRa3v9SRsg0Bvpun5BsctuzkHcS0AnI5GDrNKHmZ26q2Pnw0sM9AXeLZR6rpZIJu4LWAX5QacHCP/s400/shameless+replik5.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kısaca konudan da
bahsedelim. Amerika’nın Güney Yakası’nda küçük bir getto semtinde sefalet ve
türlü kötülüklerin hüküm sürdüğü bir mahallede, aileleri tarafından terk
edilmiş ve önemsenmeyen 6 kardeşin hikayesi konu ediniliyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-FaPlmGBKaOTV3lq761X3t0bJwV17XE0rUQS1mqZx19j4k3rcpYhtvIYx-tBJgghZmvIVttBJC77gSIabZLJt2JH5EPSKV5NGqAzuwnuhVWygg-HCVksqS4IH9uItBRwt5vomBRQwGNzW/s1600/4.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="799" data-original-width="600" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-FaPlmGBKaOTV3lq761X3t0bJwV17XE0rUQS1mqZx19j4k3rcpYhtvIYx-tBJgghZmvIVttBJC77gSIabZLJt2JH5EPSKV5NGqAzuwnuhVWygg-HCVksqS4IH9uItBRwt5vomBRQwGNzW/s200/4.jpg" width="150" /></a></div>
Bu altı kardeşin en
büyüğü olan Fiona Gallagher, en büyük olan olduğu için, kendi hayatı ile ilgili
okul-meslek-evlilik gibi hayaller kurmayı bırakıp kendini tamamen beş
kardeşinin sorun ve ihtiyaçlarına adamış durumda. Dizide Fiona ile ilgili en
sevdiğim şeylerden birisi çok doğal ve başarılı bir oyuncu olması. Duygusal ve
bunu gereken sahnelerde çok iyi gösteriyor. Ağlamaları çok gerçekçi, bakışları
duygularını yansıtıyor. Doğallığına ayrı bir bitiyorum. Öyle bizim dizilerdeki
gibi beş kuruşu olmamasına rağmen her gün farklı kıyafet giymekmiş, yataktan
kalktığında makyajlı ve saçları yapılı uyanmakmış böyle şeyler yok. Hatta çoğu
bölümde makyajlı olduğunu bile düşünmüyorum. Zaten giydiği montu 5 sezondur üzerinde
gördüğüme yemin edebilirim.<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC_puf1lDHu-K0kS7G2x28fmA6afqiCnnXgNgyg0IrnSOD34okh-hOcwAwfQ0GIsoBV4rPfdZvlB4BsOv_SE7xWFlaOD0BV6g3QcUAi8J5ySzfKDDScE5wYikm55kv5lfVBA8mawa3SoAO/s1600/Tumblr_o1h2rvwJ9I1tuehrqo4_1280.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="799" data-original-width="600" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC_puf1lDHu-K0kS7G2x28fmA6afqiCnnXgNgyg0IrnSOD34okh-hOcwAwfQ0GIsoBV4rPfdZvlB4BsOv_SE7xWFlaOD0BV6g3QcUAi8J5ySzfKDDScE5wYikm55kv5lfVBA8mawa3SoAO/s200/Tumblr_o1h2rvwJ9I1tuehrqo4_1280.jpg" width="150" /></a></div>
Fiona’nın bir küçüğü olan Phillip namı diğer Lip
ise tamamiyle dâhi. Ama zekasını çok yanlış yerlerde kullanıyor ve harcanıyor
resmen. Çevresindeki herkes onun neler başarabileceğinin farkında. Kendisi
hariç. Aile sevgisi görmediğinden mi bilinmez çok duygusal bir yapısı var ve
hemen bağlanmaya meyilli. Ama aynı zamanda hayata karşı güçlü bir duruş
sergiliyor.<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfjHx6lZ3GzrE2lCGQl0oItf8h81KUWRp0-4jM4KxlPW6a8rsQdO3NYYqz8TVNnFOhv6n0vwzI85Dv8YxNJjLNKabc4CpTCAi-GzvHVzBGHMjr2_xam8irOS3SVZRFt-E3H5mKF_pvxfVV/s1600/Ian.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="375" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfjHx6lZ3GzrE2lCGQl0oItf8h81KUWRp0-4jM4KxlPW6a8rsQdO3NYYqz8TVNnFOhv6n0vwzI85Dv8YxNJjLNKabc4CpTCAi-GzvHVzBGHMjr2_xam8irOS3SVZRFt-E3H5mKF_pvxfVV/s200/Ian.jpg" width="150" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Ian ise bizim tatlı
homoseksüel kızılımız. O da hayatta başına gelebilecek en kötü şeylerden
birisiyle mücadele ediyor. Annesinden ona geçen bir hastalık ve çevreden gelen
eşcinsellik baskısı. Hayatta olduğu ve olmak istediği kişi arasında bir arayış
içerisinde.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5T0x3l97n0hTaVA_xU2I2SL9yURjCecXpnotsP4yVLcX8GBuSItgzIn3p2IK-tYXjIa7mpHbEfj4EHf9PdgZGGUkuEyenTGZ2WMmxJ2qwa5CnHX2c26eXp13FF-iTpi7Ea7HZtRfHuCDz/s1600/DEBBIE_GALLAGHER_CHARACTER_PORTAL.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="432" data-original-width="280" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5T0x3l97n0hTaVA_xU2I2SL9yURjCecXpnotsP4yVLcX8GBuSItgzIn3p2IK-tYXjIa7mpHbEfj4EHf9PdgZGGUkuEyenTGZ2WMmxJ2qwa5CnHX2c26eXp13FF-iTpi7Ea7HZtRfHuCDz/s200/DEBBIE_GALLAGHER_CHARACTER_PORTAL.jpg" width="129" /></a></div>
Debbie’ye gelince masum ama bir o kadar da
kurnaz bir kız kendileri. Çevrenin dolduruşuna çabuk gelebilen, kararsız
kişiliğine rağmen bir şeye tutunduğu zaman hakkını vererek işini yapıyor,
fedakar bir karakteri var. Ergenlikten sonra biraz asi ve inatçı olmuş olsa da
kalbimde ayrı bir yeri var.<br />
<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgI5AFnJVZtLrxHCtoGRDpi2fHewjloCrazryqFPzzWi0SIJS4rYe6_x_3DOsZCf-AcyMRCVWrsb6UaH_vbpxipdwyK09Keojw2pCq_TjUal5XCDnZsF0rckA9AISwtMNoIt3WGZLtC3bxx/s1600/Tumblr_o1h2rvwJ9I1tuehrqo5_1280+%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="799" data-original-width="600" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgI5AFnJVZtLrxHCtoGRDpi2fHewjloCrazryqFPzzWi0SIJS4rYe6_x_3DOsZCf-AcyMRCVWrsb6UaH_vbpxipdwyK09Keojw2pCq_TjUal5XCDnZsF0rckA9AISwtMNoIt3WGZLtC3bxx/s200/Tumblr_o1h2rvwJ9I1tuehrqo5_1280+%25281%2529.jpg" width="150" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Carl ise tam benim
adamım. Tehlike seven psikopat bir karakter. Yangın çıkarmak, banka soymak gibi
çılgınca fikirler ondan çıkıyor. Gangsterden uyuşturucu satıcısına, sadık bir
sevgiliden soyguncuya, askerden hapishane mahkumuna kadar her türlü şekle
büründü küçük zibidi. Ah kerata şey! En sonunda ne istediğini buldu ya önemli
olan o.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvcx6N7H9fdJkOV-6d5D3JxFWd4nSx4yE42yA06095Img4E0nj86uMTCqSFrkaYRs0M7XQ1T_kYbTS1ZkHpPBQ1xxTsljtSf-_sxMaoES4ZS2Mb-oeT9Vjs5MpCGFRcjOtbuQz_LOTDkvv/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="243" data-original-width="207" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvcx6N7H9fdJkOV-6d5D3JxFWd4nSx4yE42yA06095Img4E0nj86uMTCqSFrkaYRs0M7XQ1T_kYbTS1ZkHpPBQ1xxTsljtSf-_sxMaoES4ZS2Mb-oeT9Vjs5MpCGFRcjOtbuQz_LOTDkvv/s200/indir.jpg" width="170" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Ve son kardeş, ailenin tek siyahisi şeker mi şeker Liam.
Dizinin başından beri en masum ve beladan uzak duran, sessiz Gallagher’dır
kendileri. Dizide bebekti şimdi koskoca adam oldu resmen.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPv_YeewWfaUmQgbJW9u-Y4bvNAE94nqyV5ht22ovLBFsPzAs7hc-Eo29vJ3zV5tLs2fnaZPbVrMCoZ_nhToNpV3hg3JBh4dJH9WG4Z9MBqed9K2OHo_RvROQN8mShyphenhyphenn3gIBqT90prH9jC/s1600/Tumblr_o1h2rvwJ9I1tuehrqo2_1280.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="799" data-original-width="600" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPv_YeewWfaUmQgbJW9u-Y4bvNAE94nqyV5ht22ovLBFsPzAs7hc-Eo29vJ3zV5tLs2fnaZPbVrMCoZ_nhToNpV3hg3JBh4dJH9WG4Z9MBqed9K2OHo_RvROQN8mShyphenhyphenn3gIBqT90prH9jC/s200/Tumblr_o1h2rvwJ9I1tuehrqo2_1280.jpg" width="150" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Birde bu ailenin
sürekli içki içmek ve sadece çıkarları söz konusu olduğunda eve ve çocuklarına dönen
ilgisiz babası ayyaş Frank var ki ona da bayılmıyor değilim. O kadar iyi bir
oyuncu ki yaptığı tüm pislikliklere rağmen ona sizin de bayılacağınızdan
eminim. Hiç çalışmamasına rağmen para kazanıp hayatını devam ettirmenin bir
yolunu buluyor kerata. Kimi zaman bacağını kırıp sigortadan para alıyor, kimi
gün uyuşturucu pazarlıyor, kimi zaman dilenci kılığına giriyor. Bu parayı
elbette evlatlarına veriyor değil. İçkiye, eğlenceye veriyor. Anı yaşamak deyiminin
somut hali, bu hayata bir kez gelmişsen bunu sonuna kadar yaşamalısın, ne
istersen ne zaman istersen ve kiminle istersen yapmalısın felsefesi hâkim onda. Aynı zamanda zehir gibi kafası var.<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3kluqVQ4HezM9QeSB5cb1VJ532-oTcPfap53bb_Gm8Pw915UloP5V2VxpDp7F2Jl9-kD5mJx30Vf6nHQ7OKK6XnWM7roq0c14G-BQP5cFCP1pE6Fd-biDnpAEsXBCkRV1U96RumvLWdsv/s1600/Shameless_711_2303.R.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="480" data-original-width="320" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3kluqVQ4HezM9QeSB5cb1VJ532-oTcPfap53bb_Gm8Pw915UloP5V2VxpDp7F2Jl9-kD5mJx30Vf6nHQ7OKK6XnWM7roq0c14G-BQP5cFCP1pE6Fd-biDnpAEsXBCkRV1U96RumvLWdsv/s200/Shameless_711_2303.R.jpg" width="133" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Frank’in eşi ve çocukların annesi Monica ise bipolar
hastalığından muzdarip ve sabit bir hayata tutunamıyor. Çocukların ve Frank’in
hayatında bir oluşup bir kayboluyor. Kimseye kasten zarar vermek istemese bile
kişiliği ve hastalığı yüzünden çevresine sürekli ıstırap veren cinsten bir
insan.<br />
<br />
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Daha Kev, Veronica,
Mickey, Sheila, Svetlana gibi birçok karakter var ama onları da anlatırsak yazı
uzayacak. Onları sizin hayal gücünüze bırakıyorum.<o:p></o:p><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUOwSNc71Pj819k0Zx5d-5-2bGHBX_-Qsd8pGHjDiZPOBbPSz1YtuIeJkgNJ3p0J2VRCv-FKYv4egcyqzMOk6-0KhOqoPlg7H9py0fuuPHjn_jR-3SVmdJr2-uoOztx4Aex-X-FMrZgMm5/s1600/shameless+replik10.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="959" data-original-width="1080" height="284" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUOwSNc71Pj819k0Zx5d-5-2bGHBX_-Qsd8pGHjDiZPOBbPSz1YtuIeJkgNJ3p0J2VRCv-FKYv4egcyqzMOk6-0KhOqoPlg7H9py0fuuPHjn_jR-3SVmdJr2-uoOztx4Aex-X-FMrZgMm5/s320/shameless+replik10.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
İşte Shameless
ailesini size pek de kısa sayılmayacak bir yazı ile tanıtmış oldum. Bir içine
girdiğinizde bağımlısı olacağınız, bitirdiğinizde üzüleceğiniz, sizden bir
parça olacak, her karakterde kendinizi bulacağınız bir aile. Bu Türkiye’deki
versiyonu gibi tamamen dramdan oluşmuyor. Dram bayağı geri planda açıkçası.
Daha çok komedi, aşk, macera ağırlıklı. Hem gülüp eğleneceğiniz, hem bir şeyler
öğreneceğiniz, hem de yeri gelince ağlayıp üzüleceğiniz bir dizi arıyorsanız
Shameless ile tanışmanızı öneririm. Aşağıya da hoşunuza gidecek bir fragman bırakıverdim. Sevgiyle kalın. <span style="font-family: "wingdings"; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div>
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/ex95FSZOT04" width="640"></iframe>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com20tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-73562275196831859422017-10-24T22:20:00.000+03:002017-10-24T22:20:02.111+03:00Siddhartha - Hermann Hesse | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: center;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiO7iYhcyfzKtmeX3jS6I-vzLZ1Y0c_lTuYfF_b4q3V_iXFhmY2G6RKX3MFRM2VrSFcW120ht3rGMXrwr5hTRo2Tt56uWOwtxlUowB6N1X7nz9MYjfUcqL4f7Wci8M6-s5UDz4NNGNnwWA/s1600/siddhartha.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="499" data-original-width="950" height="336" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiO7iYhcyfzKtmeX3jS6I-vzLZ1Y0c_lTuYfF_b4q3V_iXFhmY2G6RKX3MFRM2VrSFcW120ht3rGMXrwr5hTRo2Tt56uWOwtxlUowB6N1X7nz9MYjfUcqL4f7Wci8M6-s5UDz4NNGNnwWA/s640/siddhartha.jpg" width="640" /></a></div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Siddhartha</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Can Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 148</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2013</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.99 (426,589 Oy)</div>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Arka Kapak Yazısı</span></u></h4>
"Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış, büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır..." 20. yüzyılın en büyük romancılarından Henry Miller'a bu sözleri söyleten Siddhartha, 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse'nin başyapıtıdır. I. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda insanları yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca neredeyse bir "kutsal kitap" gibi okunmuştur. Siddhartha'da Buddha'nın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. "Bu kitapta," der, "tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım."<br />
<h4 style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47; text-decoration-line: underline;"><br /></span></div>
<span style="color: #741b47;"><div style="text-align: center;">
<u>Yorum</u></div>
</span></h4>
Kitabı bitireli bir kaç gün olsa da yorum yazmaya yeni vaktim oluyor, bu sırada kitap da zihnimde daha bir yerine oturdu sanki.<br />
<br />
Siddhartha bir arayışın kitabı. Siddhartha, genç yaşta gerçeği ve hayatın <i>sırrını, mutluluğu </i>aramak için evden ayrılıyor ve büyük arayış başlıyor. Hesse, Siddhartha karakteri ile hayatı ve insanı bir çok açıdan inceliyor. Bizde karakterimizin yaşadıkları ve arayışı ile hayatın farklı yollarını inceliyor ve arayışa ortak oluyoruz.<br />
<br />
Yazar Buda felsefesine olan ilgisini ve düşüncelerini bu kitapta toplamış. Size bir çok görüşü ve görüşlerdeki <i>boşlukları </i> göstererek, sizi Buda felsefesine götürüyor. Ve bu konuda da oldukça başarılı, kitapta her görüşten insanın kabul edeceği bir çok gerçek var ve bunlar okura çok güzel sunulmuş. Özelliklere sonlara doğru kitabı daha çok sevdim, bir kitabın sonu zihninizde yer edeceği şekli büyük ölçüde belirler ve Siddhartha'nın sonunu da bu açıdan oldukça başarılı buldum. Kitabı bitireli günler olsa da sonda verilen mesajlar sık sık aklıma geliyor. Siddhartha bana çok şeyler katıp düşüncelere sürüklemedi ancak bazı noktalarda düşüncelerimin yeniden üzerinden geçmem için bir fırsat sunmuş oldu, etkileyici bulmasam da hoşuma giden noktaları oldu.<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s1600/3%252C5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s640/3%252C5.jpg" width="640" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-52413069541616155112017-10-22T17:58:00.000+03:002017-10-22T17:58:13.609+03:00Metro 2033 (Metro #1) - Dmitry Glukhovsky | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieUPkuyghoAsMt1TMgB-s65f3AXXRe6mX06y0cO2klu1OI0l1YZdOyYUNEWgYou5Ua3bx6-YOV7TJWNELegDSbFXPjNGBXRYUpETdZquVlyBjfiTAA5YlzrjttWkQdVhek_Ag42NDzEiG5/s1600/Polskie_Metro_2033-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="281" data-original-width="553" height="324" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieUPkuyghoAsMt1TMgB-s65f3AXXRe6mX06y0cO2klu1OI0l1YZdOyYUNEWgYou5Ua3bx6-YOV7TJWNELegDSbFXPjNGBXRYUpETdZquVlyBjfiTAA5YlzrjttWkQdVhek_Ag42NDzEiG5/s640/Polskie_Metro_2033-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Metro 2033</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
Seri: Metro #1</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
Sonraki Kitap: Metro 2034</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
Yayınevi: Panama Yayınları</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 568</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2010</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.98 (24,179 Oy)</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
Moskova Metrosu'ndaki Sırrı Keşfetmeye Hazır mısınız? Rusya'da 1 Milyon Kişi Okudu, 25 Dile Çevrildi Haritalarıyla.<br /><br /> Yıl 2033...Nükleer savaş sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde. Hayatta kalan birkaç bin kişi yeraltına, dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Moskova Metrosu'na sığınıyor. <br /><br /> Burası insanoğlunun son kalesi.<br /><br /> Yeraltındakiler için en büyük tehlike Karaderililer. İstasyonlar mini devletlere bölünmüş. İdealler, dinler, temiz su filtreleri gibi nedenlerle bir araya gelmiş halklar. Duygular yerini içgüdülere bırakmış. <br /><br /> Tek bir amaç var: Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak. <br /><br /> Genç Artyom'a yaklaşmakta olan karanlık tehlikeye karşı halkı uyarması için Metro'nun kalbi, "Polis" istasyonuna gitme görevi verilir. Metro'nun kaderi belki de tüm insanlığın kaderi Artyom'un elindedir artık.<br /><br /> Moskova metrosu, romanda anlatıldığı gibi labirente benzer, büyüklüğü ve hatları tam olarak bilinmeyen bir gizemdir. Metroda, devlet ve gizli servislere ait yüzden fazla gizli yeraltı sığınağı bulunur. Sovyetler Birliği döneminde liderleri korumak ya da ülkeden kaçırmak için yapıldığı söylenen Metro-2, Moskova metrosunun bir parçası ve en ünlü efsanelerinden biridir. Esin kaynağı olduğu çok sayıda mit ve şehir efsanesi vardır. <div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
Merhaba sevgili kitap severler! Yepyeni bir kitabın daha
sonuna gelmiş bulunuyoruz. Çoğunuzun bir yerlerden ismini duyduğunu düşündüğüm,
ünlü bir kitap bu: Metro 2033. İsminden de anlaşılacağı üzere günümüz
dünyasından çok farklı yıllar sonraki dünyayı konu ediniyor. Gerçi böyle kuru kuru
da tanımlamamak lazım kitabı. Dünyanın bundan yıllar sonraki halini ve basit
bir yeraltı distopyası beklerken, içinde siyasetten tarihe, bilim kurgudan
fantastiğe, gerilimden polisiyeye kadar bir çok karışık türün örneklerini
barındıran bir kitaptır kendileri. Kitap “turşu” gibi olmuş tabiri caizse,
yazar ne bulduysa katmış kurgunun içine. :)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Olaylar Moskova metrosunda geçiyor. İnsanların sebep
olduğu kirlilikler ve radyasyon sonrası yeryüzünün yaşanılmaz hale gelmesi
üzerine insanlar radyasyonun ve dünyada radyasyon sonrası mutasyona uğrayan
varlıkların olumsuz özelliklerinden kaçmak üzere yeraltı metrosuna sığınırlar
ve kendilerine orada yepyeni bir dünya kurarlar. Yeryüzünden
mümkün oldukça şeyi ise yanlarında götürürler yaşamlarına devam edebilmek için.
Yaşamak için yiyecekler, beslemek ve yararlanmak için hayvanlar ısınmak için
sobalar ve odunlar… Buna rağmen yanlarında götüremedikleri şeyler de vardır.
Örneğin; güneş ışıkları, tertemiz oksijen, ağaçlar… Ancak yeryüzünde onları
bekleyen tehlikenin yanı sıra yeraltının karanlık dünyasında da birtakım
tehlikeler insanları rahat bırakmamaktadır. İstasyonların koruyucusu olarak
görevlendirilen savaşçılar, bir yandan yeraltı tünellerine sızarak onları
öldürmek isteyen yer üstü canavarlarına karşı mücadele verirken bir yandan
dilden dile dolaşan ve efsane mi gerçek mi olduğu bilinmeyen karanlık
tünellerde yaşayan ruhlar, dev sıçan ve solucanlar gibi değişik mutasyona
uğramış yaratıklara karşı savaşmaktadırlar. İşte tüm bu paranormal olayların
tam ortasında, önünde çok önemli bir görev ve yeraltı dünyasını kurtarmanın
sorumluluğunu sırtlanmış bir kahraman olan Artyom bulunmaktadır.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEfCEaexrxQy_AoqWfhxlKD4dyGLv2olKJGsiEDaSIVYSnWBH7YkjYnAREbm-cD3sYuGDaN_QEdaCEHWu050BpTO_h-H3kGVlK_-FOqL4-iHd2i1chMk6X_GwN2BKpMGe7N7kh5bKJlr0_/s1600/indir+%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="168" data-original-width="300" height="224" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEfCEaexrxQy_AoqWfhxlKD4dyGLv2olKJGsiEDaSIVYSnWBH7YkjYnAREbm-cD3sYuGDaN_QEdaCEHWu050BpTO_h-H3kGVlK_-FOqL4-iHd2i1chMk6X_GwN2BKpMGe7N7kh5bKJlr0_/s400/indir+%25281%2529.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Hikayeyi kısaca
özetledim. Baş karakter olan Artyom’un iç dünyasının kitapta çok güzel
aktarıldığını söyleyebilirim. Onun korkuları, iç dünyasında yaşadığı
şaşkınlıklar, sorular, kafa karışıklıkları, rüyaları çok güzel tasvir edilmiş.
Ancak yine de karakteri çok benimseyip sımsıkı bağlanamadım ve bu yüzden kitabı
içime sinerek okumadım pek. Başlarda güzel ve gizemli bir kitap olarak
ilerliyor. Kitapta en arka ve en ön sayfada metro istasyonunu gösteren detaylı
bir harita var. Buna bakarak kitabı ve karakterlerin yaşadığı maceraların
nerede nasıl geçtiğini gözünüzde canlandırmak daha kolay oluyor. Bu kitabı
orijinal kılan bir yön olmuş. Ancak yine de kitapta çok karmaşık gelen,
anlamakta zorlandığım ve birkaç kez okuduğum yerler oldu. Sanırım yazar
kafasında bir dünya yaratmış ve bu dünyayı gerçek dünya ve gerçek dünyadaki
yıkımlar, savaşlar, siyasi bölünmelerle kitaptaki dünyadaki karakterler ve
çatışmalarla alegorik yolla özdeşleştirmeye çalışmış. Siyasi yönü de ağır basan
kitap bu yüzden Metro. Ancak bunu biraz karmaşık olarak yaptığı için kitapta
kimler kimin düşmanı, olaylar neden farklı yerlerde farklı işlenmiş okurken
insan anlayamıyor. Gerçi yazar bunu daha açığa kavuşturmak için sayfa altlarına
dipnotlar serpiştirerek çaba sarf etmiş ama yazarın vermek istediği mesaj için yeterli olduğunu düşünmüyorum. Mutasyona uğramış canavar fikrinde bir
sorun görmesem de yazarın çok fazla fantastik ögeye başvurmuş olması da biraz
itici geldi bana. Yine de dünyanın olası sonunu, nükleer felaketi ve yeraltı dünyasını çok iyi
kurguladığını düşünüyorum. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyjm_Tf0irn7g7kg9e_2iopGis0lt_xZhDVMa2upAJft3Ox6F4qOBbzYdUfu_TktiKQFM4eIHO_N4eJB04C9yqPYiE9jEy7OJt3kwPqGGjzVLyaogv-5wY8Tlm9HmHVCM4lvqE6Ps_2bAR/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="177" data-original-width="284" height="249" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyjm_Tf0irn7g7kg9e_2iopGis0lt_xZhDVMa2upAJft3Ox6F4qOBbzYdUfu_TktiKQFM4eIHO_N4eJB04C9yqPYiE9jEy7OJt3kwPqGGjzVLyaogv-5wY8Tlm9HmHVCM4lvqE6Ps_2bAR/s400/indir.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Kitapta üçüncü
bakış açılı anlatım vardı çok akıcı olmasa bile güzel bir dili vardı. Bazı
yerlerde okurken kopukluk hissettim özellikle diyaloglar arasında bağlantı
sorunları oluyordu. Kitap belli yerlerde çok meraklandırıp akıp gidecek kadar
sürükleyici, belli yerlerde ise tıkanıp kalıyor ve bir türlü ilerlemiyordu.
Kitaba vereceğim puan konusunda da kafam karışık bu nedenle. Ancak sonu farklı
ve merakta bırakacak şekilde bitti. Hem iki kitabı birden almıştım bu yüzden ikincisini
de en kısa zamanda okurum diye düşünüyorum. Karmaşık, farklı ve özgün bir
distopya sevenler için önerebileceğim türden bir kitap. Herkese bol kitaplı
günler. :)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Alıntılar</u></b></span></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Kim bir ömür boyu karanlığa bakacak kadar cesur ve kararlıysa, ilk umut ışığını o fark edecektir.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
İnsanoğlu, diğer canlılardan çok daha iyi bir katildi. <span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt;"> </span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Zaman bir cıva gibidir: Onu küçük parçalara bölmeye kalktıkça, anında yeniden toparlanacak, bütün haline gelecek ve şekilsiz bir hal alacaktır. <span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 11pt;"> </span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Bazı şeyler vardır ki, yapmak istemezsin, bir daha yapmamaya yemin edersin, kendine yasaklarsın ama sonra her şey kendiliğinden oluverir. Üzerinde daha fazla düşünmeyi beceremezsin, düşünme merkezin iyice boşalmıştır, geriye sadece kendini hayretle izlemek kalır, suçun olmadığına inanmışsındır ve sonra her şey kendiliğinden yaşanır.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
İnsanı tek şey çıldırmaktan kurtarabilirdi: Bilmemek.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Ölüm korkunç değildi, korkunç olan onu beklemekti.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
İnsanlar ona göre karmaşık bir makineydi; önce gıda ürünlerini yok eden sonra da bok üreten bir makine…</blockquote>
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s1600/3%252C5.jpg" /> </div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com30tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-531909647088182802017-10-19T12:56:00.000+03:002017-12-02T15:29:29.927+03:00Karanlık Zihinler (Karanlık Zihinler Serisi #1) - Alexandra Bracken | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnMnZpcfiGz440lBaSKcVoI542AQOHxJEPWM9zmKzKcxv1mct9n7p4aL7SpQ6xmjsBOPEuy7bKRk_z8Qc82jUfB2ERe3QhVCz9W3-rvSt96YAk8KJpoEvs5S15OeH-x76lKJQSPI741nD3/s1600/48405215-288-k707700-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="868" height="330" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnMnZpcfiGz440lBaSKcVoI542AQOHxJEPWM9zmKzKcxv1mct9n7p4aL7SpQ6xmjsBOPEuy7bKRk_z8Qc82jUfB2ERe3QhVCz9W3-rvSt96YAk8KJpoEvs5S15OeH-x76lKJQSPI741nD3/s640/48405215-288-k707700-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: The Darkest Minds </div>
<div style="text-align: center;">
Seri: The Darkest Minds #1 </div>
<div style="text-align: center;">
Sonraki Kitap: <a href="http://yorumatolyesi.blogspot.com/2017/12/buz-kapani-kitap-yorumu.html">Buz Kapanı</a></div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Parodi Yayınları<br />
Sayfa Sayısı: 576</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2014</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 4.25 (92,354 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
Adım Ruby.</div>
<div style="text-align: center;">
Hepinizden farklıyım.</div>
<div style="text-align: center;">
Aklınızın derinliklerinde gezinebilir, </div>
<div style="text-align: center;">
anılarınızı hiç yaşamamışsınız gibi silebilirim.</div>
<div style="text-align: center;">
Henüz on yaşındayken Thurmond'daki bu rehabilitasyon kampına gönderildim. Hem de kendi ailem tarafından...</div>
<div style="text-align: center;">
Burada her adımımız izleniyor, nefes alış verişlerimiz bile.</div>
<div style="text-align: center;">
Yalnız değilim.</div>
<div style="text-align: center;">
Maviler... Yeşiller... Turuncular...</div>
<div style="text-align: center;">
Sarılar ve Kırmızılar...</div>
<div style="text-align: center;">
Karanlık Zihinler...</div>
<div style="text-align: center;">
Ve yaşamak için saklanmak zorunda kalanlar</div>
<div style="text-align: center;">
Ve kaçanlar...</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/ee/05/85/ee05853b9f84cc454835d2ae6c2d0021.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="200" data-original-width="499" height="160" src="https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/ee/05/85/ee05853b9f84cc454835d2ae6c2d0021.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Evet sayın kitap severler! Harika bir distopya kitabının sonuna geldim. Uzun zaman olmuştu distopik bir eser okumayalı ve cidden özlemişim. Suzanne Collins’ten sonra distopik anlamda gerçekten başarılı bir kalemi olduğunu düşündüğüm hatta bazı noktalarda onu solladığı apaçık görülen bir bayan yazar tarafından yazılmış serinin ilk kitabıydı bu. Bayan yazarların da böyle başarılı kurgular ortaya çıkarabildiğini görmek çok hoşuma gidiyor doğrusu. Üstelik bu seriyi yazan bayan oldukça genç birisi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://68.media.tumblr.com/f9128b34ed658e53924852d3f7bf50a2/tumblr_n8ta0iBhV21rpzrx4o5_r5_500.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="200" data-original-width="499" height="160" src="https://68.media.tumblr.com/f9128b34ed658e53924852d3f7bf50a2/tumblr_n8ta0iBhV21rpzrx4o5_r5_500.gif" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Karanlık Zihinler serisinin ilk kitabından kısaca bahsetmek istiyorum. Arka kitaptan öğrenebileceğiniz kadar basit ve spoiler sayılmayacak ufak tefek şeylerden bahsedelim. Normal insanlardan farklı zihinsel ve fiziksel yetenekleri olan 10-18 yaş arası gençler kitabın konusunu oluşturuyor. Bu gençler yeteneklerinin özelliklerine göre renklere ayrılıyor. Yeşil, mavi, sarı, turuncu ve kırmızı. Kimi karmakarışık bulmacaları çok kısa süreler içinde çözebilen ve 450 sayfalık koca kitabı tek okuyuşta ezberleyebilen dâhilerken, kimisi tek bir el hareketi ile araçları hareket ettirebiliyor, kimi ise başkalarının anılarını okuyup onları silebiliyor ve yerine istediğini koyarak kişileri yönetebiliyor. Yeteneklerinin tehlikeli ve etkililiğine göre bazı renkler diğerlerine göre daha tehlikeli olarak addedilerek ona göre muamele ediliyor. Bu insanüstü yeteneklerle donatılmış gençler konusunda herkesin farklı farklı planları var. Kimi onları bir kampa kapatarak ailelerinden ve sevdiği birçok şeyden uzak yaşatarak hatta bazen tabiri caizse “imha ederek” düzeni sağlamaya çalışırken kimileri onların bu yeteneklerini düşmanlara karşı savaşmak için kullanmak üzere kendi taraflarına çekecek vaatlerde bulunuyorlar. Bu çocukları gerçekte düşünecek ve onları kullanmak değil onların derdine çare olacak kimseleri yok. Hepsi aslında onları bir robota dönüştürmeye çalışan birer düşman. Kendileri dışında. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.pinimg.com/564x/aa/32/2b/aa322bb431fbb73c907364957cf647fe.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="200" data-original-width="500" height="160" src="https://i.pinimg.com/564x/aa/32/2b/aa322bb431fbb73c907364957cf647fe.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
Karakterlere gelecek olursak; baş karakterlerin hepsini çok sevdim ve benimsedim diyebilirim. Ruby zaten kitabın anlatıcısı olarak gönlümde taht kurdu. Yeteneklerini nasıl kullanacağını bilememek, sürekli birilerinin hafızasından istemeden kendini, kendiyle ilgili anıları silmekle başı dertte. Yeteneklerini nasıl kullanacağını bilmiyor ve ona bunu öğretecek düşmanları haricinde kimse yok. Düşmanlarına teslim olmayı mı seçmeli yoksa kendi kendine bir yolunu bulmayı mı öğrenmeli arada sıkışıp kalmış. Liam Stewart ise herkesin içinde bir iyilik görmeye meyilli, saf ve temiz bir yakışıklı. Yeteneklerine hakim ve lider karakterli. Çevresindeki herkese başarabileceklerine dair umutlar vererek onların yaşama sebebi olan bir gün ışığı gibi. Ahh ne çok sevdim seni bir bilsen. Mavi gözleri dışında onu kafamda canlandırırken Sam Claflin’in Açlık Oyunları serisinde ki Finnick Odair olan serseri hallerini hayal ettim. Tam bir Sam Claflin hayranıyımdır da. Bu da karakteri okurken onun jest ve mimiklerini ukala tavırlarını gözümde daha iyi canlandırmamı sağladı. Birde minik asyalımız Suzumi namı diğer Zu var ki onu öylesine sevdim öylesine sempatik buldum ki, kitaptaki karakterlerin yerine geçip onu koruma güdüsü gelişti içimde. Hikayesini ve gizemini merak ettiğim karakterlerden birisidir. Birde Chubs var ki ona olan duygularımı hala çözemesem bile genel olarak sempatik bulduğum ve zor bir insan olmasını takdir ettiğim birisi. Bazı özellikleri bana kendimi hatırlattı hele ki kolay arkadaş edinemeyen içine kapanık tavırları. Hatta biraz ileri gidecek olursak tehlikeli yakışıklımız Clancy Gray’e karşı bile bir sempati oluştu diyebilirim içimde.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i.pinimg.com/564x/64/c8/bb/64c8bb9c3cf0d03d9f6d78c037cc6e3e--barbers.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="200" data-original-width="500" height="160" src="https://i.pinimg.com/564x/64/c8/bb/64c8bb9c3cf0d03d9f6d78c037cc6e3e--barbers.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
Kitabın dili oldukça sadeydi. Kitap baş karakterlerden birisi olan Ruby’nin ağzından anlatılıyordu. Diyalogları okurken çok eğlendim hatta son sayfalarda Ruby ile Liam arasındaki diyaloğu okurken nefesim kesildi diyebilirim. Kitap oldukça akıcı ve heyecanlıydı. Sürekli macera dolu yerler oluyor ve heyecan içerisinde okuyordum. Her bölümün sonu heyecanlı bitiyor sonrakini okumak için acele ediyordum. Şimdiye kadar okuduğum çoğu distopik eseri sevmişimdir ve çoğuna olumlu yorumlar yapmışımdır çünkü distopya okumayı seviyorum. Bunu araya zaman koyup türü özleyerek yaptığım zaman birbirlerine benzer yönleri olsa bile beni sıkmıyor ve cidden severek okuyorum. Bu eseri de çok sevdim hatta bayıldım. Karakterleri ve kurgusu ile gerçekten çok başarılı buldum. Sonu da oldukça soru işaretleri ile dolu ve heyecanlı bitti. Diğer kitapları elimde yok sadece ilkini almıştım ve şimdi koşup diğerlerini de almam gerekecek. Araya zaman girmeden hepsini okumak istiyorum. Açlık Oyunlarında ilk kitabı diğerlerinden başarılı ve heyecanlı bulmuştum ve bunda da yazarın diğer kitaplarda ritmi düşürüp kalitesini bozmasından korkmuyor değilim. Umarım öyle olmaz. Çünkü seriye gittikçe bağlanmak ve bittiğinde üzülmek istiyorum bana bu duyguyu yaşatan pek seri olmuyor çünkü. Okumanızı tavsiye ederim. Seveceğinizden emin olduğum bir kitap. Herkese bol kitaplı günler. :)<br />
<br />
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://68.media.tumblr.com/5bdd780e2e6dabbe51501b3559d4c84f/tumblr_n8ta0iBhV21rpzrx4o4_r2_500.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://68.media.tumblr.com/5bdd780e2e6dabbe51501b3559d4c84f/tumblr_n8ta0iBhV21rpzrx4o4_r2_500.gif" data-original-height="200" data-original-width="500" height="160" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Alıntılar</u></b></span></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Hayal kurmak sonunda hayal kırıklığına, hayal kırıklığı da öyle kolay atlatılamayan sıkıntılı bunalımlara yol açardı. Siyaha yem olmaktansa grinin sınırlarında kalmak daha iyiydi.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
-Hiçbir şey olmamış gibi davranamam.<br />
-Davranmamalısın da. Asla unutmamalısın. Ama hayatta kalmanın önemli yanlarından biri de hayata devam etmektir. Bunun için bir kelime var. Bizim dilimizde tam bir karşılığı yok. Portekizce. Saudade. Hiç duydun mu?<br />
(Başımı salladım ben kendi dilimdeki kelimelerin bile yarısını bilmiyordum ki.)<br />
-Şey gibi… tam bir tanımı yok. Bir duygunun tarifi gibi… çok büyük bir üzüntünün. Bir zamanlar kaybettiğin bir şeyin sonsuza dek kaybolduğunu ve bir daha asla senin olmayacağını anladığın an yaşadığın bir his.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Ama biliyor musun, her son bir başlangıçtır. Bir zamanlar sahip olduklarını geri alamasan da onları arkanda bırakabilirsin. Yeniden başlarsın. En baştan.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Bir fabrikayı yok edebilirsin ama hemen ardından bir yenisini inşa ederler. Ancak yok edilen şey bir hayat olduğunda bunun geri dönüşü yoktur. O insanı geri getiremezsin.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Bir insanın yalan söylediğini anlamanın binlerce yolu vardır. Beyinlerine girip en ufak bir güvensizlik ya da rahatsızlık emaresi aramanıza gerek yok. Yüzlerine bakmanız çoğu zaman yeterlidir. Sizinle konuşurken bakışlarını sola çevirir, bir hikayeyi fazla detaylandırır ve bir soruyu başka bir soruyla cevaplarlarsa bilin ki o kişi yalan söylüyordur.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
İçimde tuhaf bir his vardı. Sanki henüz sahip olmadığım bir şeyi kaybetmiş gibiydim. Sanki artık eskiden olduğum kişi değildim. Olmam gereken kişi ise hiç olamamıştım. Bu hisle iliklerime kadar bomboş hissettim kendimi birden.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Dünyadaki en sinir bozucu duygu, söyleyecek çok şeyin olup da bunu kelimelere nasıl dökeceğini bilmemek olmalı.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Hayatta bir kez bile duysanız asla unutamayacağınız bazı sesler vardır. Kırılan bir kemiğin sesi. Bir dondurma kamyonetinden yükselen şarkı. Cırt cırt bandın sökülmesi. Bir silahın açılan emniyet kilidi…</blockquote>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Heves denilen şeyin en önemli yanı, bulaşıcı olmasıdır.</blockquote>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZedKkmu3KfUYPOQuNBg0XnS7GXZlOIs3vbpxfiR4O8fVRgwVaCFJknAXfvoh5G1gfzUCUOeqZbaL1pRLRAHYZ5xHeGTBw-4ub-vyYHGH5Al_DQSeDxtCZlnFYgspjhfh6iu8yKdqB31U/s1600/4%252C5.jpg" /> </div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com33tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-44927522131954819202017-10-18T21:30:00.000+03:002017-10-18T21:30:12.326+03:00Godot'yu Beklerken - Samuel Beckett | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRj_1v9ALeNtWse7mYqQO0eP1IqCVG4N7tAwnRE49LLbT7_yYwBSu9cZS-fMYIhTkW1R6A-kaVnBuezAUn8Le0OqxQ0kovX3MXexyOjDJFKk0rmx0fSX7GcK1sqYVquiah7neDrNdAA6k/s1600/godotyubeklerken.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="samuel beckett" border="0" data-original-height="455" data-original-width="889" height="326" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRj_1v9ALeNtWse7mYqQO0eP1IqCVG4N7tAwnRE49LLbT7_yYwBSu9cZS-fMYIhTkW1R6A-kaVnBuezAUn8Le0OqxQ0kovX3MXexyOjDJFKk0rmx0fSX7GcK1sqYVquiah7neDrNdAA6k/s640/godotyubeklerken.jpg" title="godot'yu beklerken" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: En Attendant Godot</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Kabalcı Yayınevi</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 124</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2014</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.81 (115,841 Oy)</div>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><u>Arka Kapak Yazısı</u></span></h4>
<div>
<br /></div>
Godot'yu Beklerken 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953'te Paris'de sahneye kondu. Zamanla ülke çapında bir ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avangard olarak nitelenmesine karşın hızla klasikleşti.<br /><br />Oyunun varoluş sancıları çeken kahramanları, yolları kesiştiğinde birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar. Her gün yinelenen bu ritüelde bellek işlevinin yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaya başlarlar.<br /><br />Kimilerine göre tüm zamanların en iyisi olan bu oyun, 21. yüzyılda da kafamızda soru işaretleri bırakmaya devam ediyor.<div>
<h4 style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47; text-decoration-line: underline;"><br /></span></div>
<u><div style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></div>
</u></h4>
<blockquote class="tr_bq">
<blockquote>
<span style="color: #45818e;"><div style="text-align: center;">
<i>"İnsan biliyorsa eğer."</i></div>
<i><div style="text-align: center;">
<i>"Sabretmekten yılmaz."</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>"Ne beklemek gerektiğini biliyorsa."</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>"Endişeye mahal yoktur."</i></div>
<div style="text-align: center;">
<i>"Sadece bekler."</i></div>
</i></span></blockquote>
</blockquote>
<br />
Hepimiz bekliyoruz, kimimiz sonları kimimiz başlangıçları.. Hayatımızdaki bu bekleyişlere farklı bir açıdan yaklaşan ve tamamlayıcı karakterleri ile bize sunan bir oyun bu.. Herkes okuyup kendi deneyimlemeli, anlatılacak bir oyun değil, tamamen kişiye göre algılanacak bir oyun.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız öyle kalır.</i></span></blockquote>
<br />
Kitabı okurken sıkılmasam da karakterlerin bekleyişinin ağırlığı ruh halime etki etti, bu da düşünmeye sevk etti. Kitap bittikten sonra bile o ağırlık üzerimde idi. Size hayatınızı, beklediklerinize göre sorgulatabilecek bir oyun..</div>
<div>
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>"Hiç terk ettim mi seni?"</i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>"Gitmeme izin verdin."</i></span></div>
</blockquote>
Sanırım sorulması gereken soru şu; "Sizin Godot'nuz kim ya da ne?"<br />
<h4 style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><u>Puanım</u></span></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s1600/3%252C5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzriEf54SFoyh_W8PAW40PF2mD7Z8FglFrlxzkLnSfBCK2ljq90tJ15GQ4hjudyohS_DIFgpB7nLlPB1JnW2LzAN1cg56VabQ6sT3_iwaeoXtvtk1FJmboZvahC8WpcSLC6Fc8iNpJFxs/s640/3%252C5.jpg" width="640" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<span style="color: #741b47;"><u><br /></u></span></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com20tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-77521454200192868442017-10-16T18:38:00.003+03:002017-10-16T18:38:55.539+03:00Otomatik Portakal - Anthony Burgess | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOpNKrJQpXrgePv8EfvoB7hVvFuEz_08EWrSd6tqt8ghyAflNl2ay8EEDPa-uEsD42B8pAZIVqSapWWmloC6Mduan-zRhT_nU6EPbp0ou7f3j9eDWXzlFD0rT7FhOY1V8LnVD7UiSykFGH/s1600/0000000293370-1-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="1063" height="361" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOpNKrJQpXrgePv8EfvoB7hVvFuEz_08EWrSd6tqt8ghyAflNl2ay8EEDPa-uEsD42B8pAZIVqSapWWmloC6Mduan-zRhT_nU6EPbp0ou7f3j9eDWXzlFD0rT7FhOY1V8LnVD7UiSykFGH/s640/0000000293370-1-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: A Clockwork Orange</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 168</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2016</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.98 (460,778 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...<div>
<br />...<br /> <div>
Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. "Uqueer as as clockwork orange". Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezyada "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm...<br />-Anthony Burges-<br /><br /> Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu "nadsat"ı.</div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<div class="MsoNormal">
</div>
<div style="text-align: left;">
Bu kitabı ilk gördüğümde en çok ismi ilgimi çekmişti. Genelde kitaplar bana tamamen sürpriz olsun diye arka kapak yazısını okumasam da bunun içeriğini merak edip ne demek bu “Otomatik Portakal” diyerek okumuş bulundum. Arka kapakta soruma cevaben bu ismi nerden ve nasıl seçtiğini anlatmış. Gayette mantıklı ve orijinal bir isim bence. Aynı zamanda arka kapakta kısaca kitabın içeriğini de özet geçmiş. Bir Utopia bir 1984 gibi olmasa bile bu kitapta mevcut dünyamız ile çok benzeyen bambaşka bir ütopya yaratmış yazar. Bu dünyada tek bildiği şiddet, yağma, tecavüz olan karanlık genç nesilden bahsediliyor. Kitabın baş karakteri minik Alex’imiz ise işte bu karanlık gençliği temsil eden bir karakter. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://i1.wp.com/www.sanaldunyali.com/wp-content/uploads/2016/05/giphy-9.gif?resize=580%2C370" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="370" data-original-width="580" height="204" src="https://i1.wp.com/www.sanaldunyali.com/wp-content/uploads/2016/05/giphy-9.gif?resize=580%2C370" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Kitapta ergenlikten itibaren genç olarak nitelendirilen insanların bu çağlarda içlerini dolduran kötülükle neler yaptığı ve yapabileceğinden dem vuruluyor. Bu genç çetelerin yaptığı vandallıkları, uyguladıkları şiddeti okudukça kurgu olduğunu bilseniz de içiniz sızlıyor. Belki de bunun sebebi günümüzde de bunların oldukça artmaya başlaması ve çağımız ilerledikçe gidişatın tam da bu kitapta anlatılan yönde ilerlemesi. Kitap elbette ki sadece genç çetelerin savaşından, adam öldürmekten, içkiden, vandallıklardan, şiddetten ibaret değil. Kitabı farklı kılan bir yön daha var. Bu tür toplumu bozan davranışlara ve kötülüklere engel olmak için başvurulan ve bireyin elinden iyiyi ve kötüyü seçme şansını alıp onu tamamen iyilikten başka bir şey düşünemeyen otomatik bir makineye çevirmenin de toplumu kötülüğün kendisi kadar bozan tedavi yöntemlerine de yer verilerek bunun insan ve toplum üzerindeki etkileri kitapta başarılı şekilde anlatılmış. Tüm bu olayları ise temsilen bir baş karakter olarak Alex yaratılmış. Ve tabi onun takım arkadaşları Dim, Pete ve Georgie’yi de unutmamak lazım. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">Bir
rüya ya da bir kâbus aslında kafanızın içindeki bir film gibidir o kadar, tek
farkı siz de içinde yer alabilirsiniz. </span></blockquote>
<div style="text-align: left;">
Kitabın dili son derece akıcı ve samimi. Arka kapaktan da anlaşılacağı üzere bu bozulmuş, çarpık gençliği yansıtmak üzere “argo” bir dil hakimdi kitapta. Dikizlemek, çakozlamak, lavuk, çıtır, cıvır, marizlemek, zumzuklamak, kanka, ühü ühü ühü olmak, bok püsür gibi argo kelimeler kitabın ana dilini oluşturuyor diyebiliriz. Bu dili kullananlar kötü kesimi, kullanmayanlar elit ve iyi olan kesimi temsil ediyormuş gibi bir ayrım gözetmek de mümkün. Kitabın günümüzdeki duruma da dem vurarak, olması muhtemel bir gelecek senaryosu ortaya çıkarması, bunu yaparken de bu gidişatı etkileyecek teknolojik ve bilimsel gelişmeleri samimi bir dille kitabına aktarması hoşuma gitti. Bunu yaparken insan ilişkileri arasındaki sahteliği, insanların kişisel hırsları, bencillikleri, doyumsuzlukları, çıkarcılığı gibi değerleri de ön plana çıkararak gerçekliği yakalamış. Sonuna ise güzel mesajlar gizlemiş. En başta kişinin iyiliği veya kötülüğü kendi iradesi ile seçmesi gerektiği, kişiyi olmadığı biri gibi davranmaya zorlamanın en başta o insanın kendisine ve topluma büyük zararlarının olabileceği vurgulanarak, gerçekten böyle bir dünyada yaşandığı takdirde zaman kavramının, yaşlılık/gençlik gibi değerlerin, iyilik ve kötülük kavramlarının oldukça değişik anlamlara gelebileceğini vurgulamıştır. İsmi gibi özgün ve farklı olan bu eseri mutlaka okumanızı tavsiye ederim. :)</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s1600/4.jpg" /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-75986972417830726132017-10-15T17:05:00.001+03:002017-10-15T17:05:26.577+03:00Adalet - Kolektif (26 Yazar) | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi9oy0kKcKCBpxqEphdIUQpRcneVJPbzzxp3pXYPM7I0Xfr7oSyQJK6bgkA-ygf6YoZHYhyphenhyphen-9KiHdvpGrSu3IfNYUo6IC9Nh-jsnXULr8Kj1q9SPfFSiLevB7I6wBO7N6jGphXPfHors0/s1600/adalet.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="26 yazar" border="0" data-original-height="500" data-original-width="973" height="328" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi9oy0kKcKCBpxqEphdIUQpRcneVJPbzzxp3pXYPM7I0Xfr7oSyQJK6bgkA-ygf6YoZHYhyphenhyphen-9KiHdvpGrSu3IfNYUo6IC9Nh-jsnXULr8Kj1q9SPfFSiLevB7I6wBO7N6jGphXPfHors0/s640/adalet.jpg" title="adalet kitap yorumu" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: No Rest for the Dead</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok </div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Martı Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 432</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2014</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.6 (3,071 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Arka Kapak Yazısı</span></u></h4>
<br />
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Yirmi altı usta yazardan tek bir hikâye…</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Jeff Abbott - Lori Armstrong - Sandra Brown - Thomas Cook</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Jeffery Deaver - Diana Gabaldon - Tess Gerritsen </span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Andrew F. Gulli - Peter James - J.A. Jance</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Faye Kellerman - Raymond Khoury - John Lescroart</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Jeff Lindsay - Gayle Lynds - Phillip Margolin</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Alexander Mccall Smith - Michael Palmer - T. Jefferson Parker</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Matthew Pearl - Kathy Reichs - Marcus Sakey</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">Jonathan Santlofer - Lisa Scottoliner - L. Stine </span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;">-Marcia Talley</span><br style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;" /><br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
26 yazar bir araya gelip, bir kitabı nasıl yazabilir ki? Kitabın kapağını ilk gördüğümde ve sonrasında bu soru zihnime takıldı ve okuyup görmek istedim. İki yazarın bile ortak kitap çıkarması bana hep şaşırtıcı gelmiştir, bir kitap sadece bir yazara ve onun düşünce dünyasına ait gibi hissederim hep.<br />
<blockquote class="tr_bq">
<span style="color: #45818e;"><i><br /><span style="font-family: gotham, helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;">İnsanın hayatta yalnızca tek bir şansı olurdu ve kendisine sunulan bu şansa dört elle sarılması gerekirdi.</span></i></span></blockquote>
<span style="font-family: gotham, helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;"><br /></span>
Kitabı dışı ile yargılayacak olursak, kitaptan etkileyici bir polisiye çıkabileceğini düşünmüyordum ama yazarların arasında kitaplarını severek okuduğum kişiler de olunca merakım arttı. Her yazar ayrı bir bölüm yazmış ve hepsi bir araya gelince hikaye de kopukluk olmuyor, bu yönden takdire değer bir iş çıkmış. Özele inecek olursak;<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-family: gotham, helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;"><span style="color: #45818e;"><i>Her şeyden uzaklaşmak ve olanları unutmak için çok çaba sarf ettim ama aslında hiçbir zaman unutmuyorsunuz, sadece yaralarınızın üzerini bir doku kaplıyor ve hayatınıza devam ediyorsunuz.</i></span></span></blockquote>
Kitabın konusu ve ilerleyişi fena değildi, her karakterin penceresinden olayı okumak ve çeşitli açılardan bakmak kitaba yakışmıştı. Kitabın sonuna kadar da bir gizem hakimdi, bu da sizi hikayenin içinde tutmak için iyi bir sebep. Ancak kitapta her şey ortalama seviyede idi, cinayet ve plan güzel ama şaşırtıcı olmaktan yoksun, yazar üslupları ise birbirinden farklı olduğu için bölüm geçişleri ya da aynı karakteri farklı yazarlardan okumak kitaptaki bütünlüğü zedeliyor.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="font-family: gotham, helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;"><span style="color: #45818e;"><i>Hayattaki hiçbir şey basit değildir.</i></span></span></blockquote>
<br />
Genel olarak değerlendirecek olursam, ben 26 yazarın çalışmasından daha iyi bir sonuç beklerdim, bir polisiye roman olarak tatmin edici bulmadım. Ancak konu bütünlüğünün sağlanması ve kitabın akıcı bir şekilde yazılmış olması da sıkılmadan bitirmenizi sağlıyor. Kitaba kötü diyemesem de iyi diyemem, okusanız da okumasanız da bir şey kaybetmeyeceğiniz kitaplardan. Şuna da değinmek isterim ki, kitabın (yazarlara ödenen para dışında) gelirin Lösemi & Lenfoma Vakfı'na bağışlanacak olmasından çok hoşlandım.<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div>
<u><span style="color: #45818e;"> Puanım aslında 2.5'ti ancak gelirinin bağış olarak kullanılacak olması takdire değer.</span></u></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s1600/3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s640/3.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-83544218219704093572017-10-10T19:43:00.000+03:002017-10-10T19:43:01.164+03:00Mutlu Kent - Elvira Navarro | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkBDZXYD1YoODGNQc2uaKv5lEk7Q4p9i01a0aF0AQ5q43Zy-jIIYeFjDy8CdRIhyphenhyphenBmIrRFG5EVFQ-2dfE8YbXUL80U4sptowKnS1uGkKtX5iJDYTa6XaUaM3D5sPUZcRp3oE2dzodlHsU/s1600/mutlukent.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" data-original-height="501" data-original-width="939" height="340" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkBDZXYD1YoODGNQc2uaKv5lEk7Q4p9i01a0aF0AQ5q43Zy-jIIYeFjDy8CdRIhyphenhyphenBmIrRFG5EVFQ-2dfE8YbXUL80U4sptowKnS1uGkKtX5iJDYTa6XaUaM3D5sPUZcRp3oE2dzodlHsU/s640/mutlukent.jpg" title="mutlu kent Elvira Navarro" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: La ciudad feliz</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Dedalus Kitap</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 141</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2014</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<h4 style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47; text-decoration-line: underline;"><br /></span></div>
<u><div style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Arka Kapak Yazısı</span></u></div>
</u></h4>
Yetişkinlerin dünyasında iki farklı kimliğe ait çocuk yüzü. Çin’den daha güzel bir hayat için İspanya’ya göçmüş ailenin küçük oğlu Chi-Huei ile evsiz bir adamın sürekli gülümsemesine neden olan Sara. Bu iki çocuğun yüzü, 2010 yılında İspanya’nın en iyi genç yazarı olarak seçilen Elvira Navarro’nun büyüleyici kaleminde masalsı birer kahramanın yüzleri gibi. Pırıl pırıl. İnsanlığından uzaklaşan toplumun baskıları, ikiyüzlülüğü, gerçeklerinin rezil birer yalan oluşu, hırslarının tuhaflıkları bu iki çocuğun gözlerinden seyrediyoruz. Yalnız çarpıcı bir ayrıntı var Mutlu Kent’te. O da Elvira Navarro cümlelerinin yapısı, noktasızlığı, nefes nefese akışı. Avangart bir tutumla nefes bu küçük roman, tamamlandığında koca bir şiire dönüşüveriyor zihinde. Küçük bir itiraf: Mutlu Kent, içtenliği ve şıklığıyla Emil Ajar’ın Onca Yoksulluk Varken’i de hatırlattı ilk okurlarına ve eşsizliklerinden bahsedersek Mutlu Kent’in sırlarını açığa çıkarmış olmaktan çekiniyoruz. Siz ilk sayfaları karıştırmaya başladınız, en iyisi biz şöyle diyelim kısaca: Yetişkinlerin tuhaf dünyasından sıkılan, baktıklarını çocuk gözleriyle görme berraklığına sahip olmak isteyen romanı, yetişkinlerin.<div>
<span style="background-color: white; color: #181818; font-family: Merriweather, Georgia, serif; font-size: 14px;"><br /></span></div>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
<div>
<br /></div>
<div>
Zaman zaman hakkında hiç bilgi sahibi olmadığım kitaplar okurum, elime denk gelir ve o belirsizliğin tadını çıkarırım, ayrı bir zevk veriyor bu durum. Mutlu Kent'te böyle elime aldığım kitaplardan ancak ne yazık ki bu kitaptan zevk alamadım hiç.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Mutlu Kent, üslubu farklı ve alışılmadık kitaplardan, yazar dili farklı bir biçimde kullanmış ve art arda gelen cümlelerin hepsi birbiri ile bağlantılı olmayabiliyor, çoğu zamanda olaylar o kadar hızlı akıyor ki cümlelere yetişmek biraz zorlayıcı olabiliyor. Daha önce aynı Mutlu Kent gibi hem hakkında bilgi sahibi olmadığım hemde üslupları farklı olan kitaplar okudum, Yalnızlık Avutmaz, Son Okur gibi. Ancak o kitapları çok sevmesem bile bana kattığı şeyler olmuştu, farklılıkları ve anlatmak istedikleri ile beni etkilemişti. Mutlu Kent'ten de bunu beklemiştim ama bu hiç olmadı.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yazar bir şeyleri eleştirmek ya da bazı noktalara değinmek istiyor gibi ancak bunu başarabildiğini düşünmüyorum. Bazı bölümleri okurken sık sık bu bölümü neden yazmış diye de düşünmeden edemedim. Kitabın ikinci yarısı ilk yarısından daha iyi olsa da iki kısım arasındaki kopukluk ve anlatım tarzı farkından da hiç hoşlanmadım, yazar öylesine bir şeyler karalamış gibi. Bu arada belirtmek isterim ki kitabın arka kapak yazısıyla bir alakası yok, en azından ben kitapta arka kapak yazısında yazanları bulamadım, birazı var ama genel anlamda şişirilmiş bir tanıtım olmuş.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Mutlu Kent şunun için yazılmış diyebileceğim bir kitap değil, açıkçası kitaptan bir şey anlamadım, yazar tam bir şeyleri yakalayacak derken kitap bitti. Beni düşündüren ya da bana yeni bir şeyler keşfetme şansı sunan her kitaba saygım artar ve bu da puanıma yansır, kitabı sevmesem bile. Ancak bu kitabı ne sevdim, ne de bir şeyler düşünmeme sebep oldu. Üzülerek 1 puan veriyorum, üzülerek çünkü kitaplara düşük puan vermeyi hiç sevmiyorum, her kitap değerlidir.</div>
<div>
<br /></div>
<h4 style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><u>Puanım</u></span></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWaVzjNet2R4ckUSNyNfn1EjIJebqmyD5Jd9zRua-7IqnJ6BSdwQjGs-d5REi1XU-QUmo1MwJTOBaPUljau6FOJOa7bBsqRKrdVhYwr-74kJz_nRigxsHl5mAFagAoKQ9gCL0m79OGTkM/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWaVzjNet2R4ckUSNyNfn1EjIJebqmyD5Jd9zRua-7IqnJ6BSdwQjGs-d5REi1XU-QUmo1MwJTOBaPUljau6FOJOa7bBsqRKrdVhYwr-74kJz_nRigxsHl5mAFagAoKQ9gCL0m79OGTkM/s640/1.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<span style="color: #741b47;"><u><br /></u></span></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-52749100793173557222017-10-08T20:28:00.001+03:002017-10-08T20:28:16.951+03:00Başmeleğin Gözdesi (Lonca Avcısı #3) - Nalini Singh | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjc4GzBS0DA9h2PYtJ8g0WucIeyBORiUTS7CuVQAdhgrza_3fBrJ_yOUxo9O04AwbHeBKRHP6Fv-SJPQ0uTpJbWWn_kiNyJtO6PLeiExPV0QkDQ4crKXf9IVGVLxc-a_bTpGFhqTXnNajzJ/s1600/indir-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="258" data-original-width="517" height="318" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjc4GzBS0DA9h2PYtJ8g0WucIeyBORiUTS7CuVQAdhgrza_3fBrJ_yOUxo9O04AwbHeBKRHP6Fv-SJPQ0uTpJbWWn_kiNyJtO6PLeiExPV0QkDQ4crKXf9IVGVLxc-a_bTpGFhqTXnNajzJ/s640/indir-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Archangel's Consort </div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Guild Hunter #3 </div>
<div style="text-align: center;">
Önceki Kitap: <a href="http://yorumatolyesi.blogspot.com/2016/04/basmeleginopucugu.html">Başmeleğin Öpücüğü</a></div>
<div style="text-align: center;">
Sonraki Kitap: Başmeleğin Kılıcı</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Yabancı Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2016</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 4.24 (29,553 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
Vampir avcısı Elena Deveraux ve sevgilisi, ölümcül Başmelek Raphael New York'a geri döndüklerinde yeni bir tehlikeyle karşı karşıya kalmışlardı... Bir okula saldıran vampirin geride bıraktığı manzara tamamen dehşet vericiydi; ve bu daha bir başlangıçtı. Kana susamış vampirlerin sayısı bir bir artarken şehrin sokakları kana bulanmıştı. Daha da kötüsü Raphael'in kendisi de yavaş yavaş kontrolünü kaybetmeye başlamıştı; gökyüzünü açıklanamayan kara bulutlar kaplamış, yeryüzü sarılmıştı. <br />
<br />
Kehânet ürkütücü bir şekilde gerçekleşiyordu: Hain ve kadim bir ölümsüz diriliyordu. Vahşi rüzgârlar onun adını fısıldıyordu: Caliane. O, oğlu Raphael için geri dönmüştü. Bunun için yolunun üzerinde ne varsa yok etmeye hazırdı, ve yolunun üzerinde tek birisi vardı: Elena, oğlunun yok edilmesi gereken gözdesi...<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
Serinin ilk kitabını okuduğumda fena değil devam ederim demiştim. Fantastik serilerde vampirlere, uzaylılara bile saygım var ama melek olunca itici geliyordu ve hep önyargılıydım. Önce Hush Hush serisini okudum. Tüm klişelerine rağmen onu ilk okuduğum zamanlar çok fazla benzeri fantastik-young adult okumadığım için sevmiştim. Bu serinin ilk kitabı da açıkçası önyargılı olduğum kadar itici gelmemişti. Ama ikinci kitapta ufaktan sıkılmaya başlamıştım. Yine de üçüncü kitabına bir şans vereyim dedim. Ben ilk iki kitabı satın almıştım art arda okudum. Tam o sırada üçüncü kitabı çıkmıştı ama ilgimi çekmiyordu, bir türlü elim gitmiyordu. Geçen haftalarım biraz yoğun geçtiği için, hızlı okunabilen, karışık olmayan bir roman düşünürken bir fantastik-young adult okuyasım geldi e-kitap önerilerinde görünce indirip okumaya başladım serinin üçüncü kitabını. Aman Allahım oda ne? Yazar serinin her kitabında gittikçe çamura bulanıyor sanki. İlk kitabını da öyle çok beğendiğim söylenemezdi ama üçüncü kitabı tam bir hayal kırıklığı idi benim için. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrxV44f1LKoUpre-1QkRbIxTQLlLmfgFcb0UFDxgGNK8AJBG4CtKOE0wjvrPJ7u2NfOofMSBZ2tP3vy1C-Ue_XZCIt3T7xQHnVTNczdksTYecjoey8zYKOxqEsctCpC1I6-GsUDGF5dmfV/s1600/angels_by_deligaris-d689od7.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="715" data-original-width="1117" height="255" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrxV44f1LKoUpre-1QkRbIxTQLlLmfgFcb0UFDxgGNK8AJBG4CtKOE0wjvrPJ7u2NfOofMSBZ2tP3vy1C-Ue_XZCIt3T7xQHnVTNczdksTYecjoey8zYKOxqEsctCpC1I6-GsUDGF5dmfV/s400/angels_by_deligaris-d689od7.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
İkinci kitap heyecanlı sayılabilecek bir noktada bitmişti. Bu kitabın başları aslında heyecanlı ve merak uyandırıcı şeyler oldu. Ama sonradan hevesler boşuna çıktı ve kitapta olması gereken gelişmeler bir türlü gerçekleşmedi. Kitap çok yavaş ilerledi, normalde bu tarz kitaplar okuduğunda akıp gider, 2-3 güne bitirirsin ama bu kitap neredeyse 1 hafta süründü. Birde sırf kitaba hareket katmak için yazarın araya farklı karakterler sokma çabası yok mu, beni deli ediyor. Kitapta bazı yerler çok karışık ve saçma geldi. Hepsine katlanılır da kitapta aksiyonun daha geri planda olup sürekli öpüşme-koklaşma, aşk pıtırcıklığı yerleri çok fazla idi atlaya atlaya okumamak için kendimi zor tuttum. Keşke Elena ilk kitapta tanıdığımız karakterinde kalabilse ve bunca taviz vermeseydi. <br />
<br />
Dil sade ve anlaşılırdı. Eğlendiren, sempatik diyaloglar da oldu ama kitap serinin ilk iki kitabına kıyasla biraz yavaş ilerledi. Bundan sonraki kitaplar Elena-Raphael’i değil başka karakterleri işleyecekmiş diye bir bilgi öğrendim kitabı araştırırken aslında merak ettiğim karakterler var. Bu iki karakter yüzünden geri planda kalmış ama yazarın onları da iyi işleyeceğini düşünmediğim için seriye devam etmeyi düşünmüyorum. Zaten gereksiz yere uzatılmış bir seri. Kitaplara düşük puan verince kendimi kötü hissediyorum ama öyle kitaplar var ki onlarla kıyaslandığında yüksek puan versem o kitaplara haksızlık olacak. Beni affet Nalini ama cidden hayal kırılığı idin. Okumanızı tavsiye etmem. Bol kitaplı günler. :)<br />
<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Puanım</u></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvVkQZtmqMm887w2lvggW7veJeFrBKgGfh5WamaTrrV1pFPlIZhISi66Jb2QRJpxMDaqbR39w9RIhBtNGQ6Ac4i4hsaj5tBNu3aQplDA7BZi55Xh-bcPj3emo0EOi8eA5ATzi47nPPbng/s1600/2%252C5.jpg" /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com17tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-82662609485611148362017-10-07T20:36:00.001+03:002017-10-07T20:36:46.102+03:00Mutlak Peşinde - Balzac | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcesU7f6WEIaph2wFTKB-9RFZeRxRuwVLXVoPerWhfGT3yE2PpQwNdBKOKx9_x8j-PsMUns-a4HGSeOkZ18Js03UjmL0gkzhXuc-uqAlJW6hP_4jACdULzMXKuMCZi0SoE_2yX7Dtnyts/s1600/mutlakpesinde.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="1093" height="350" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcesU7f6WEIaph2wFTKB-9RFZeRxRuwVLXVoPerWhfGT3yE2PpQwNdBKOKx9_x8j-PsMUns-a4HGSeOkZ18Js03UjmL0gkzhXuc-uqAlJW6hP_4jACdULzMXKuMCZi0SoE_2yX7Dtnyts/s640/mutlakpesinde.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: La Recherche De L'Absolu</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 210</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2012</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.81 (330 Oy)</div>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Bu korkunç an aslında geleceğini de etkilemiyor muydu? Ve geçmiş, tümüyle bu anda özetlenmiyor muydu?</i></span></div>
</blockquote>
<div style="text-align: center;">
Goriot Baba ile Balzac'ı tanıma fırsatı buldum ve onu çok sevince diğer kitaplarını da okumak istedim. Mutlak Peşinde Balzac'ın okuduğum dördüncü ve içlerinde en az sevdiğim kitabı oldu. </div>
<br />
<br />
<ol style="text-align: left;">
<li><span style="color: #e06666;">Goriot Baba, </span></li>
<li><span style="color: #e06666;">Eugenie Grandet, </span></li>
<li><span style="color: #e06666;">Vadideki Zambak, </span></li>
<li><span style="color: #e06666;">Mutlak Peşinde</span> olarak ilerliyor okuma sıram ve beğeni sıram da aynı şekilde, yazarın ilk okuduğum kitaplarını daha çok sevdim.</li>
</ol>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Anlaşılmaz bir nedenle bir çok insan inanmadan da umut besleyebilir.</i></span></blockquote>
<div>
Mutlak Peşinde, bilime merak salmış bir adamın ve ailesinin dramatik öyküsünü konu alıyor. Biraz felsefe birazda dramın harmanlandığı bir aile trajedisi. Kitabın konusu ve karakterlerini çok sevdim, yazar nokta atışı seçimler yapmış ancak ben sunumu çok beğenemedim ne yazık ki. Balzac'ın uzun betimlemelerinden sıkça söz edilir, diğer kitaplarında bu betimlemeler beni rahatsız etmese de bu kitapta sıkıcı bulduğumu itiraf etmeliyim. Kitap genel anlamda güzel olsa da olması gerekenden uzunmuş gibi geldi bana, roman zaten kalın değil, 210 sayfa, ancak konuya ve hikayenin gidişatına fazla gibi geldi bana. Yarısı kadar olsaydı sanki tadı damakta kalacak daha fazlasını isteyecek ama yerinde sayfa sayısı içinde sevinecekmişiz gibi hissettim.</div>
<div>
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Toplum insanlardan beklediği erdemlerin hiçbirine uyma gereği duymaz: Her an cinayet işler ama sözle işler; nasıl güzeli gülünçleştirerek küçültürse alay yoluyla da kötülüklerin yolunu açar; babalarının ölümüne fazla ağlayan oğulları alaya alır, yeterince ağlamayanları aforoz eder; sonra da kendisi, henüz soğumamış ölülerle uğraşarak eğlenir.</i></span></blockquote>
<div>
Genel anlamda sevdiğim ama zayıf bulduğum bir Balzac eseri oldu.Tutkuyu ve tutkunun biçimlerin, insan hayatındaki etkilerini okumak zevk verici idi, Balzac daha önce okuduğum kitaplarında çıtayı yükseltmese daha çok severdi belki. İçinde çok güzel cümleler de vardı, onları bir kez bir kez daha okumaktan da kendimi alamadım. Eğer Balzac okumak istiyorsanız başlangıç kitabı olarak seçmenizi önermem, yazarı biraz daha tanıdıktan sonra okumak daha yerinde olacaktır. </div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;"><i>Umut isteğin çiçeği, inanç güvenin yemişidir.</i></span></blockquote>
<h4>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47; text-decoration-line: underline;"><br /></span></div>
<u><div style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Alıntılar</span></u></div>
<div style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</u><blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-weight: normal;">Derin duyguları gizli tutmak zordur.</span> </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: center;">
Aklın verdiği acılar önünde cesaretini hiç yitirmeyen Bayan Claes, yüreğin soyluluğu karşısında güçsüz düşüyordu. </div>
</span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: center;">
Duygular hem geliştikleri yerin özelliğini, hemde gelişmelerini etkileyen düşüncelerin damgasını taşırlar. </div>
</span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: center;">
Yukarıda güneşin parladığını biliyorlardı ama başlarının üstünde toplanan büyük kara bulutları hangi rüzgarın dağıtacağını bilmiyorlardı. </div>
</span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: center;">
Artık sevilip sevilmediğini kendisine sormuyor, sevildiğine inanmaya çalışıyor, bu buz tabakasının üstünde kayıyor, buzun parçalanmasından ve yüreğinin boğulmasından korktuğu için de tutunmaya çalışmıyordu. </div>
</span></blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-weight: normal;"><div style="text-align: center;">
Anlaşılmaz bir nedenle bir çok insan inanmadan da umut besleyebilir.</div>
</span></blockquote>
</h4>
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s1600/3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi38kdn7LwLaFoQxCyxS9JjNStUch1ndXzar4HVI70ty3nbLt4wohnVol38l2OJVhxCom_pt_wbs_oQv9SC3vma86dmOq1MKW0H1gP9Spq-VS66N6wxjMtOKkCs2Mgqm1ChILolPvQzGMg/s640/3.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-59568468297287668852017-10-04T17:37:00.000+03:002017-10-04T17:37:25.507+03:00Geçmişi Olmayan Adam (Jason Bourne #1) - Robert Ludlum | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRTZtrW6AzPn4Rn7fvStf9Et6YpXexMRcFph-G8WUEcfKziGva9VdIYdO70WocgmmhLJCCu8LZYubC5MFoAITrw9CaLTPO7f-3ON5U2Dn6M4ZJv1W9QMymjEz2Q6NbHDjy_P_hRO9jOeg/s1600/gecmisiolmayanadam.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="jason bourne" border="0" data-original-height="479" data-original-width="938" height="326" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRTZtrW6AzPn4Rn7fvStf9Et6YpXexMRcFph-G8WUEcfKziGva9VdIYdO70WocgmmhLJCCu8LZYubC5MFoAITrw9CaLTPO7f-3ON5U2Dn6M4ZJv1W9QMymjEz2Q6NbHDjy_P_hRO9jOeg/s640/gecmisiolmayanadam.jpg" title="geçmişi olmayan adam robert ludlum" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: The Bourne Identity</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Jason Bourne #1</div>
<div style="text-align: center;">
Sonraki Kitap: Medusa Darbesi</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Altın Kitaplar</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 336</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2002</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.68 (338,682 Oy)</div>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Arka Kapak Yazısı</span></u></h4>
<br />Jason Bourne.<br />Geçmişi yoktu. Geleceği de olmayacaktı.<br />Geçmişi bilinmeyen ve geleceği de şüpheli olan adam canını dişine takmış kaçıyor, kaçıyordu. <br /><br />Denizden yaralı çıkan Jason, onu seven ve katil olduğuna inanmayan kadını bir kalkan gibi kullanıyordu. Günün birinde dünyanın en acımasız teröristinin adını anımsadı: Carlos.<br /><br /><h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum</span></u></h4>
<br />
Herkese merhaba! Geçmişi Olmayan Adam uzun zamandır aradığım ama bir türlü bulamadığım bir kitap, ne kitapçılarda ne sahaflarda ne de internette bulamadım. Bir ara tesadüfen e-kitap halini bulunca da çok sevindim ve nihayet okuyabildim.<br />
<br />
Uzun zamandır aksiyon kitabı okumuyordum bu kitap iyi geldi. Jason Bourne hafızasını kaybetmiş biri, geçmişi yok ve geleceği bilinmeyen geçmişinden gelen güçler tarafından tehlike altında. Yazar hafıza kaybını ve karakterde meydana getireceği duygu durumlarını kitapta çok iyi yansıtmış, daha önce de hafıza kaybının yer aldığı kitaplar okudum ve okuduklarım arasında en iyi bu kitapta işlendiğini düşünüyorum.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<i><span style="color: #45818e;">Hepimiz kim olduğumuzu anlamaya çalışıyoruz, değil mi?</span></i></blockquote>
<br />
Kitabın kurgusunu ve sunumunu beğendim, bir çok olay oluyor, kitap sizi oradan oraya sürüklüyor ve hiç sıkılmadan kendinizi olayın akışına bırakabiliyorsunuz. Karakterler ve Jason'ın geçmiş hayatı ile ilgili gizemler sizi kitaba daha çok bağlıyor.<br />
<br />
Geçmişi Olmayan Adam, türünde başarılı bulduğum bir kitap oldu, yazarın diğer kitaplarını da merak ediyorum ancak yazarın kitaplarını bulmak oldukça zor.<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s1600/4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkL-qbuub8cHuN3vLTA20LfjFzjqoQKCtiWJ9VuMWCDTctH2wLmYZM336TNPAUIqaX4ypb4081H66rH4d48YKGjPcWw1b2DDpPSkSxX5JZz0oh8_NrBn39Dsxv8HKZj1FM5HkgF9_kO6c/s640/4.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-40137226345450818642017-10-01T22:22:00.001+03:002017-10-01T22:22:27.332+03:00Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları (Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları #1) - Ransom Riggs | Kitap Yorumu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSExal0Wg_VZ_J2su1qoTWY_-nUgB4yMN7rjf9GUuNJ2drFi8PbX-qEtqWQMIgD1hq8U1l7XlhroCND7Kt0d1HjnpRAey2jMwQQpklj2dDZL70hNdWE_CofQA9Qq9Li8glBxuJmBdzcJzV/s1600/Miss_Peregrine_Film_Poster-horz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="263" data-original-width="537" height="312" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSExal0Wg_VZ_J2su1qoTWY_-nUgB4yMN7rjf9GUuNJ2drFi8PbX-qEtqWQMIgD1hq8U1l7XlhroCND7Kt0d1HjnpRAey2jMwQQpklj2dDZL70hNdWE_CofQA9Qq9Li8glBxuJmBdzcJzV/s640/Miss_Peregrine_Film_Poster-horz.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Miss Peregrine's Home For Peculiar Children</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Miss Peregrine's Peculiar Children #1</div>
<div style="text-align: center;">
Sonraki Kitap: Gölge Şehir</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: İthaki Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 400</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2015</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.89 (688,276 Oy)</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Arka Kapak Yazısı</u></b></span></div>
Gizemli bir ada. Terk edilmiş bir yetimhane. Fazlasiyla tuhaf fotoğraflardan oluşan bir koleksiyon.<br /><br /> Tüm bunlar kurgu ile fotoğrafçılığı nefes kesici bir şekilde bir araya getiren ve unutulmaz bir okuma deneyimi sunan Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları romanında keşfedilmeyi bekliyor.<br /><br /> Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden Galler kıyılarındaki, dünyadan uzakta kalmış bir adaya yolculuk eden on altı yaşındaki Jacob, burada Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi'nin yıkıntılarını keşfetmekle kalmayıp, Bayan Peregrine'in çocuklarının sadece tuhaf olmaktan çok daha fazlası olduğunun farkına varır.<br /><br /> New York Times bestseller listesinden 108 haftadır inmeyen, aklınızdan çıkmayacak eski fotoğraflar eşliğinde okuyacağınız Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları, gölgelerde geçen bir macera arayan her yaştan okuyucuyu içine çekecek eşsiz bir roman.<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #741b47;"><b><u>Yorum</u></b></span></div>
Her yerde hakkında olumsuz yazılar gördüm, “bu mu bestseller” veyahut “bu neydi ya herkesin çok güzel dediği bu muymuş?” gibi yorumlar duydum. Gerek filmine gerekse kitabına çok fazla olumsuz eleştiri geldi. İşte bu gibi nedenlerden dolayı okumama kararı almıştım. Ama içimdeki ufak bir merak kıpırtısı mı diyelim artık bilmiyorum bir baktım 150. Sayfaya gelivermişim. <br /><br /><blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek. </blockquote>
Kitapta küçük bir çocukla başlayan bir zaman yolculuğuna çıkarak çeşitli mekanlar, çeşitli insanlar ve çeşitli olaylar döngüsü içinde kayboluyoruz. Bu yolculukta bize Jacob adında bir karakter eşlik ediyor. Olay onun etrafında gelişse bile başka başka karakterleri de tanıma fırsatı olan çok yönlü bir kitap. Karakterlerin özgün ve farklı farklı yetenekleri ve özellikleri olsa bile hiçbiri ile güçlü bir bağ kuramadım ve kendimi kaptıramadım maalesef ki. Gerçekçiliği zayıf bir kitaptı. Kurgu da (bazı yerlerde özgünlükler olması ve fotoğraflar ile romanın bütünleşmesi fikri hoşuma gitse bile) hayal edilen veya kapağındaki ve ismindeki gibi ihtişamlı bir roman olmadığını belli etti. <div>
<br /></div>
<div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
Yalan söylemekle ilgili yeni bir şey keşfetmiştim. Ne kadar çok söylersem o kadar kolaylaşıyordu. </blockquote>
<br /> Dili sade idi. Kitabın yarısından çoğu durağan geçti. Olaylar ilerlese, heyecanlansa “aha şimdi heyecanlanacak” diye bekleye bekleye bir baktım ki kitap bitmiş. Belki ilk kitabı diye böyledir. Umarım gerçekten de ilk kitabı diye böyle hareketsizdir. İkinci kitabı okumayı düşünmüyorum. Çok merak edersem belki okurum. Eva Green’i çok sevsem ve oyunculuğuna bayılsam bile filmini izlemeyi de düşünmüyorum. Kitabı kötü, uyarlaması kitabından da kötü gibi yorumları az okumadım zamanında. Zaten uyarlama izlemeyi de sevmem. Ama 18 yaş üstü için biraz çocukça ve saçma bulsam bile belki daha küçük yaştaki okurlar için ilgi çekici hoş bir kitap olabilir. Aksi halde pek tavsiye etmiyorum. Kitabınız bol olsun. :)</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: center;">
<b style="color: #741b47;"><u>Puanım</u></b></div>
<div style="text-align: center;">
<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAIpFE1bCcY3XuesrvagMV-UV6kcZvdA9OPAXQlOf91lbKl4MdSae87OfwpbHYfBICgAn8AiYgoskS-plcLfnK1zXIRoE4ZDSMKhib_Snt0yjbbNB2cgrjOzZrC4fb56piFKSkRv_tAR4/s1600/3.jpg" /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17664552724661446853noreply@blogger.com29tag:blogger.com,1999:blog-7628961937507918831.post-42369253983218825352017-10-01T00:27:00.000+03:002017-10-01T00:27:44.973+03:00Boğulmamak İçin - George Orwell | Kitap Yorumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-2W3WoNvvc9VWJdU8toPdTukEdyDemVrbENFZawQSpah2YZLL_dxY9OHUgYasMdIckIFAWK_eQS9HQwsBn74qNCzhQZMrMLvepJyrq0nKR-PY88INpo7M4E_mJOa5QiiJfMUC7LNM1DU/s1600/bogulmamakicin.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="985" height="324" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-2W3WoNvvc9VWJdU8toPdTukEdyDemVrbENFZawQSpah2YZLL_dxY9OHUgYasMdIckIFAWK_eQS9HQwsBn74qNCzhQZMrMLvepJyrq0nKR-PY88INpo7M4E_mJOa5QiiJfMUC7LNM1DU/s640/bogulmamakicin.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
Orijinal Adı: Coming Up for Air</div>
<div style="text-align: center;">
Seri: Yok</div>
<div style="text-align: center;">
Yayınevi: Can Yayınları</div>
<div style="text-align: center;">
Sayfa Sayısı: 254</div>
<div style="text-align: center;">
Baskı Yılı: 2015</div>
<div style="text-align: center;">
Goodreads Puanı: 3.79 (8,301 Oy)</div>
<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Yorum </span></u></h4>
<br />
Orwell sen ne muhteşem bir yazarsın! Kitabın daha ilk sayfalarında bu cümleyi kurduyor Orwell, en ünlü eserleri 1984 ve Hayvan Çiftliği olsa da (ki onları çok severim), geri planda kalan eserleri de onlar kadar iyiymiş bu kitapla bunu daha iyi anladım. Kitabı okudukça sevdim, sevdikçe okudum.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;">Belki insan asıl beyni durunca ölüyor, yeni bir düşünceyi idrak etme gücünü yitirince.</span></blockquote>
<br />
Orwell kitabı çok yalın bir dille kaleme almış, süslü cümleler yok ama anlatılan onca düşünce var. Kitapta savaşın insanlar ve ekonomi üzerindeki etkilerini görüyor ve orta sınıfa mensup bir sigortacının ağzından okuyoruz. Kitabın dili öyle güzel ki, hem anlatmak istediğini anlatıyor hem de sizi hiç yormuyor, akıp gidiyor. Kitapta hem sistem eleştirisi, hem hayata bakış, yaşamın evreleri, savaş.. bir çok konu işleniyor ve hepsi de kitaba öyle güzel yerleştirilmiş ki, okuduktan sonra ufkunuzun açıldığını hissediyor ve yazarın değindiği noktalarla ilgili düşünmeye başladığınızı fark ediyorsunuz.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<span style="color: #45818e;">Ben sadece yaşamak istiyorum. Ve şu çuhaçiçeklerine, çitin altındaki kızıl korlara balarken yaşıyordum. İçinizde duyarsınız bunu; huzur verici bir şeydir ama aynı zamanda alev gibidir.</span></blockquote>
<br />
Kısacası, hala Orwell okumadıysanız kaçırmayın derim.<br />
<br />
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Alıntılar</span></u></h4>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Geçmiş tuhaf şey. Hep yanınızda taşıyorsunuz. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Yeterince uzak bir zamana dönüp baktığınzda insanlar sanki hep onlara tahsis edilmiş bir yere ve belirli bir tavra sıkışmış gibidirler. Size hep aynı şeyi yapıyormuş gibi gelir. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Sadece aradan uzun bir zaman geçtikten sonra geriye baktığınızda bazı şeyler öbürlerini geride bırakıyor. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Her şeye vakit vardır ama yapmaya değer şeyler hariç. Sahiden önemsediğiniz bir şeyi düşünün. Sonra sadece ona harcadığınız zamanı saat saat toplayın ve hayatınızın ne kadarcık bir bölümünü kapladığını hesaplayın. Sonra bir de traş olmak, otobüslerde gidip gelmek, tren istasyonlarında ve kavşaklarda beklemek, edepsiz hikayeler anlatıp dinlemek ve gazete okumak gibi şeyler için harcadığınız zamanı hesaplayın. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Değer vereceğiniz şeylerin süreceğini biliyorsanız ölmek daha kolaydır. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
O günlerde zaten hiçbir şey insana garip gelmiyordu. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Hayat yaşamak içindir ve eğer haftaya bizi düşkünler yurduna göndereceklerse, eh, haftaya kadar neler olur neler. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Belki insan asıl beyni durunca ölüyor, yeni bir düşünceyi idrak etme gücünü yitirince. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Ben sadece yaşamak istiyorum. Ve şu çuhaçiçeklerine, çitin altındaki kızıl korlara balarken yaşıyordum. İçinizde duyarsınız bunu; huzur verici bir şeydir ama aynı zamanda alev gibidir. </div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: center;">
Bir çöp kutusunun dibinde boğuluyoruz hepimiz.</div>
</blockquote>
<br />
<h4 style="text-align: center;">
<u><span style="color: #741b47;">Puanım</span></u></h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUetkP-I0nCmNiXKUm8PkwpQonz_7MpgJLPaU1SMmy6WEDXhODg5vhTuCi8WoGxePb7biAfK9WaoUBwMXNFbc8rYJWpvFFYEfB85NiS78KW30XOJ3BMDJgf5TSiqfj5JR7aefi07pUYk/s1600/5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="1600" height="102" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVUetkP-I0nCmNiXKUm8PkwpQonz_7MpgJLPaU1SMmy6WEDXhODg5vhTuCi8WoGxePb7biAfK9WaoUBwMXNFbc8rYJWpvFFYEfB85NiS78KW30XOJ3BMDJgf5TSiqfj5JR7aefi07pUYk/s640/5.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<u><span style="color: #741b47;"><br /></span></u></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com15