Tuesday, March 7, 2017

Mülksüzler - Ursula K. Le Guin | Kitap Yorumu


Orijinal Adı: The Dispossessed
Seri: Yok
Yayınevi: Metis Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 328
Baskı Yılı: 2013
Goodreads Puanı: 4.18  (49,356 Oy)

Arka Kapak Yazısı

Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor. İsimlerini toplumlarının kurucusu olan Odo'dan alıyorlar; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı.

Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin'in, Goldmann ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlakî ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım). Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır. – Ursula K. Le Guin

"'...Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir.' Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı."

Yorum

  Ursula K. Le Guin'i Yerdeniz Serisi ile tanımış ve çok sevmiştim, sonra Her Yerden Çok Uzakta adlı kitabını da okumuş beğenmiştim. Mülksüzler'in distopya türünde olduğunu da öğrendikten sonra kesinlikle okumalıyım diye karar vermiştim ve biraz geç kalsam da nihayet okuyabildim.



  Kitap iki farklı dünyayı anlatıyor; Anarres ve Urras. İki gezegende birbirinin ayı. Urras'tan yıllar önce Anarres'e gelen Odocular burada kendilerine Urras'takinden çok farklı bir hayat kurmuşlardır.

Yaşamın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor. 

  Anarres anarşizmin hayata geçtiği sosyalizmden izler taşıyan bir gezegen ve halkın yaşam biçimi de pragmatik. Her şey olması gerektiği kadar ve olması zorunlu olduğu için, lüks ya da aşırılık yok. Herkes eşit, herkes özgür. Urras ise tam zıddı kapitalizmin hüküm sürdüğü bir gezegen, bizim dünyamızın bir yansıması.

-"Bize kimin yalan söylediğini düşünüyorsun?"
-"Kim mi, kardeşim? Kendimizden başka kim olabilir ki?"

  Bu iki dünya arasında da Shevek adlı bir fizikçi ve onun idealleri var. İki dünyayı da Shevek'in gözünden tanıyoruz. Annaresli, insana sadece insan olduğu için değer veren Shevek'in gözünden kapitalist sistem nasıl görünüyor siz tahmin edin! Yazarın kitapta flashbacklerden yararlanması ise çok zekice idi, bu hem kitaba ayrı bir lezzet katmış hem de sizi kitaba daha çok çekiyor.

  Kitap 1974 yılında yazılmış ve yazar ortaya gerçekten çok güzel bir iş çıkarmış. Yazarın anarşizme olan bakış açısını paylaşmasam da kitaptan öğrendiğim çok şey oldu ve insanı bir kez de Ursula Guin'in gözünden okumuş oldum. Kitaptaki çoğu detay çok zekice, bunu aslında okudukça görebilirsiniz. Kitabın ikinci kez okumayı kesinlikle hak eden bir tarafı var, ileride bir daha okumayı düşünüyorum eminim ki kitapta gözden kaçırdığım çok detay var.

Gözlerde de görkemi, insan ruhunun görkemini görürsünüz. Çünkü bizim erkeklerimiz ve kadınlarımız özgürdür, hiçbir şeye sahip olmadıkları için özgürdürler. 

  Son olarak, hiç şüphesiz kitabın beni en etkileyen kısmı ise sahipliler-özgürler ayrımı oldu. Hepimiz kendimizi özgür sanan ama sahip olduğumuzu sandığımız şeylerin kölesi olan sahiplileriz. mülkiyet özgürlük değil tutsaklık getiriyor ne yazık ki. Bizi tutsak eden gereksiz her şeyden kurtulup özgür olabilmemiz dileğiyle, sağlıcakla kalın kitap dostları. :)

Alıntılar

Bazı insanlarda otorite içkindir; bazı imparatorların gerçekten yeni giysileri vardır. 
Gözlerde de görkemi, insan ruhunun görkemini görürsünüz. Çünkü bizim erkeklerimiz ve kadınlarımız özgürdür, hiçbir şeye sahip olmadıkları için özgürdürler. 
Yirmi yaş dolaylarında öyle bir an vardır ki, yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir. 
Barışa yalnız barış yoluyla ulaşılabilir, yalnız adil eylemler adalet getirebilir.
Yaşamın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor. 
Eğer bir şeyi bütün olarak görürsen hep güzelmiş gibi görünür. 
Balığı tanımak için yüzmeye, yıldızı bilmek için parlamaya gerek yok. 
Zorlama, düzeni sağlamanın en etkisiz yoludur. 
Gerçek kardeşlik -paylaşılan acıda başlıyor. 
-"Sevgi, acının içinden geçme yollarından yalnızca biri, bazen yanılıp ıskalayabilir. Acı hiçbir zaman ıskalamaz. Ama bu yüzden ona dayanma açısından pek seçeneğimiz yok. İstesek de istemesek de katlanmak zorundayız. "
-"Ama katlanmıyoruz! Yüz kişiden biri, bin kişiden biri sonuna kadar gidiyor, ta en sonuna kadar. Geri kalanlar ya mutluluk taklidi yapıyor, ya da duyarsızlaşıyor. Acı çekiyoruz ama yeterince değil. Bu yüzden boş yere acı çekiyoruz." 
-"Bize kimin yalan söylediğini düşünüyorsun?"
-"Kim mi, kardeşim? Kendimizden başka kim olabilir ki?"

Puanım

8.5


14 comments:

  1. Yine merak ettiğim bir kitap :). Le Guin gerçekten önemli bir yazar.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bende ne zamandır merak ediyordum ya, hepsi de yetişmiyor ki. :D evet kesinlikle çok önemli bir yazar, herkesin ona yolu bir kez de olsa düşmeli bence. 😊

      Delete
  2. Hiç okumadım ama ilgimi çekti, anarşizm, devrim..almalı. Çok teşekkürler...

    ReplyDelete
  3. Evet, çok güzel konular işliyor. Kesinlikle okunmaya çok değer bir kitap. 😊

    ReplyDelete
  4. Kitap eski tarihte yazılmış olmasına rağmen sözlenen sözler güncelliğini koruyor.Alıntılar çok hoşuma gitti :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Evet yazar güncelliğini koruyacak ve zamana karşı erimeyecek bir yapıt çıkarmış ortaya. Alıntıları bende çok beğendim. ^-^

      Delete
  5. Kendisiyle tanışmamız geçen Tüyap'ta gerçekleşti. Fotoğrafını görene kadar nedense aklımda erkek olarak kalmış biriydi. Gerçeği öğrenince utançtan köşeye çekildiğim doğrudur :D

    Yazınla beraber yazar neler yazmış araştırıyorum :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Oluyor öyle şeyler, zaman zaman bende yazarları ya da cinsiyetleri karıştırabiliyorum. :D Doğal bunlar. :)
      Çok başarılı bir kadın yazardır, güzel kitapları var. Yerdeniz Serisi çok güzeldir, bir bakmanı tavsiye ederim. ^-^

      Delete
  6. Ben de bu kitabı merak ediyorum. Aslında bu yazarın her kitabını merak ediyorum:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yazar çok güzel kitaplar yazıyor, bende tüm kitaplarını okumak istiyorum. Umarım ikimizde okuyabiliriz. 😊

      Delete
  7. Anlaşılan distopyayı seviyorsun :-) Bu tür bana pek hitap etmiyor. Anlatılanlar ağır geliyor. Türün klasiklerini uzun aralıklarla okuyabilirim sanırım. 1984 çok güzel bir kitaptı, onun gibilerse okumak isterim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Evet distopya en sevdiğim türlerden biridir. 😊
      1984 apayrı idi, bu türde okuduğum en iyi kitaptı. Mülksüzler de benzeri tarzda ama onun kadar iyi ve akıcı değil açıkçası. :)

      Delete
  8. yazarın en iyi kitabı benceeee yaaaa :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yerdeniz Serisi'ni de çok seviyorum ben arada ayrım yapamam, ikisi de kendi içinde çok iyiler. :))

      Delete