28 Mart 2017 Salı

Kusursuzlar - Louise O'Neill | Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Only Ever Yours
Seri: Yok
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2017
Gooderads Puanı: 3.84  (7,458 Oy)

Arka Kapak Yazısı

“Bizim gibi kızlar için eş olmak özgürlüktür.”

Stepford Kadınları, 1984, Damızlık Kızın Öyküsü romanlarının ve Kötü Kızlar dizisinin öğelerini bulabileceğiniz beklenmedik, rahatsız edici ve merak uyandırıcı kusursuzlar kadınların, erkeklere hizmet etmeleri için yaratıldığı bir dünyada geçiyor, bütün kızların ilk görevi güzel olmaktır. Artık doğal yollarla dünyaya gelmiyor, özel olarak tasarlanıyorlar sonra da reşit olana kadar Okullarda, gelecekteki eşlerini tatmin etmek için yetiştiriliyorlar.

Eş olarak seçilemeyenler için ise geriye kalan seçenekler cariye veya Okul’da öğretmen olmak.

Okul’daki son senelerinin stresi artarken, Freida’nın en yakın arkadaşı hiç yapmaması gereken bir şey yapar: Kilo alır. Hemen sonrasında kızların izole ortamına eş seçmeye hevesli erkekler gelir.

Freida geleceği için savaş vermek durumundadır. En yakın arkadaşı, en sevdiği kişiye ihanet etmek zorunda kalacak olsa bile…

Yorum

  Cümleleri toplayamıyorum öfkeden. Kitap Flashtvdeki reklamlar gibi,
Çakma ürünleri yeni gibi sunma; ePad, eFon..
Aynı şeyleri sürekli tekrar etme;kitapta sürekli aynı şeyi okuyorsunuz bazen acaba bu sayfayı okudumda yanlışlıkla geri mi okuyorum diyorsunuz.
Sinir bozucu sunucu, kitabın anlatıcısı kız o kadar sinir bozucuydu ki her sayfada biri kafasını patlatsa keşke diye okudum, nasıl tv karşısında o sunucular sizi delirtiyor freida ondan daha beterdi.
Ve pazarlama bir şekilde tuzağa düşüp ürünü alıyor ve okuyorsunuz. Sanıyorsunuz ki feminist distopya okuyacaksanız işte o noktadan sonra işler karışıyor.

  Ben feminist distopya beklentisi ile başladım, okuduğum bir tanıtım buna sebep oldu kitabı araştırmadan okudum, genç yetişkin edebiyat ürünü olduğunu da okurken öğrendim. Neyse, işte ben feminizm, kadın hakları sistem eleştirisi bekleyerek kitaba başladım. Yazar kadınların ciddi ciddi eşya olduğu bir dünya kurgulamış, erkeklerin beğenisine göre üretilen havvalar on altı yaşına gelene kadar iyi eş olmayı öğreniyor ve sürekli kiloları ölçülüyor, güzellik testine tabii tutuluyorlar. İlk kırk sayfa okurken içim şişti, ama yazar dünyasını tanıtıyor ileride sistem eleştirisi olur diye umut ettim devam ettim. İlk bakışta yazarın kurgusu mantıklı ve günümüz dünyasını anımsatıyor, Victoria Secret melekleri nasıl günümüzde erişilmesi gereken bir mertebe gibi gösteriliyor ve kadınların psikolojisi bozuluyorsa bu dünyada da benzer bir şey söz konusu, tabii her şey daha ağır şartlar altında. Ya mükemmel olursunuz ya da yok olursunuz. Kadınlar sadece erkekler için var ve kırk yaşında son kullanma tarihleri doluyor ve yakılıyorlar!

  İlk yüz sayfa umutluydum olaylar değişecek, yazar depresif anlatımdan kurtulacak, kendine güvensiz aptal anlatıcı bir şeyleri fark edecek sistem eleştirisi gelecek. Yok gelmedi, iki yüzlere geldiğimde umudum kalmamıştı, sadece yazar nasıl bitirecek merak ettim. Sinirden kudurarak okudum, hızlıca okudum ki bir an önce bitsin yoksa delirecektim..

   Lafı çok uzatıyorum ama sinirliyim, yazar ne yapmaya çalışmış anlamadım. Bu kitapta zerre kadar feminizm yok, kurgu yok, olay yok, mesaj yok. Sadece yazar aklıma şöyle bir şey geldi yazayım demiş yazmış bırakmış, hiç düşünmemiş üstüne belli ki, insan şunu dönüp bir okusa kalkıp yayınlatmaz. Her satırda ayrı bir mantık hatası vardı, okurken yazar sürekli aynı cümleleri tekrarladığı için istemdışı tüm hataları beş kez kontrol edecek zaman buluyorsunuz. Mantık hatalarına çok değinmek istemiyorum, yazı uzadıkça uzuyor.

  Kitap bir ara da iyice genç yetişkin aşk romanına bağladı ki yazarın bizle dalga geçtiğine emin oldum. Birde değinmeden edemeyeceğim, ailesiz sevgisiz büyüyen, sürekli rekabet halindeki kızlar böyle olmaz kimse kusura bakmasın. Daha yırtıcı olurlar, dedikodu ile değil icraatle de birbirlerinin ayaklarını kaydırmaya çalışırlar. Kitaptaki tek umut veren, mantıklı olan Pavlov'un yönteminin kullanılarak kızların uysal olması, o da rekabeti tamamen önleyemez.

  Sonra Baba olayı var. Devleti yöneten yaşlı bir Baba var ve bu kadınların tanrısı gibi bir şey. Bu devlet kaç yıldır var, sistem nasıl oturdu, bu adam ölünce ne olacak vs milyonlarca soru. Adamın kendine kadın sipariş edip ürettirmesi, gel beni boğ diye bağırmasıda karakterin cilvesi. Karakter sinirlerimi oynattığı için fazla bahsetmek istemiyorum.

  Distopya yazıyorsanız bir sistem kurarsınız, önce sistemi tanıtırsınız ve ilerleyen sayfalarda zaman zaman direk zaman zaman da kapı aralayarak sistem eleştirisi yapar, insanları düşünmeye sevk edersiniz. Sisteminizi geçekçi kurar, mantık temeline oturtur, okuru sarsarsınız ki okur o ürperti ile istemdışı düşünmeye başlar ve sistem eleştirinizin de yardımı ile DÜŞÜNÜR, İLHAM ALIR, GÖZLEMLER ve kendi fikrine ulaşır. Bu kitapta şu paragraftaki hiçbir şey yoktu, ürpetmek dışında ki bir süre sonra ürperti de geçiyor sadece yazara sinirleniyorsunuz.

  Bu kitap ne amaçla yazıldı bilmiyorum (cinselliğe bakışını falan hiç anlamadım) ama kesinlikle feminist distopya falan değil, okunmaya değmez hatta yazıldığı genç-yetişkin yaş grubuna da okutulmamalı bence. Bu kitabı beğenip, ilham alanları da anlamadığımı belirteyim, distopya, sistem eleştirisi böyle olmaz sevgili okur. Çok uzun bir yorum oldu, daha kitapta eleştirilecek çok nokta var ama bu yorum akıllarda bir fikir oluşturmuştur umarım.

  Kitaplara düşük puan vermeyi sevmiyorum, genelde yazarın emeğini göz önünde bulundurmaya çalışır, kitapları karalamak istemem ama en çok bu kitaba düşük puan vermek istedim, hatta 1'den düşük bir puan olsun istedim.

Puanım


14 yorum:

  1. Daha arka kapak yazısından vurucu bir cümleyle başlıyorsa eğer.... :)))

    YanıtlaSil
  2. Halbuki anlattığın kadarıyla iyi bir mesajı varmış yani kadınlar için hani son kullanma tarihinden sonra yakılıyorlar (dehşete düştüm) demiş ya, birkaç ay önce Hülya Avşar'ın eski kocası olmaktan başka ne özelliği var bilmediğim kişi "kadınların son kullanma tarihi 40 yaş" demişti. :))günümüzde de çoğu kadın için en önemli şey iyi bir eş, anne olmak. Ha bu arada o kişinin o sözünden sonra ençok kızı için üzüldüm adamın kızı var ve ne düşündü acaba babasının bu sözünden sonra? Yazık yaaa insan depresyona girer, evlensem demek kocam beni 40'tan sonra başkasıyla aldatacak filan diye düşünür..
    ama kitabın yazdığın kusurlarını okuyunca okumak istemem asla dedim...
    Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun ve katkın için bende teşekkür ederim. :)
      Bahsettiğin adamın Hülya Avşar'ın kocası olmaktan başka ne işe yaradığını bende hep merak etmiştim, söylediği bu iğrenç sözden sonra hiçbir işe yaramadığını fark ettim. İnsan konuşurken ne kast ettiğini, kimleri kapsadığını gerçekten düşünmesi gerekiyor.
      Bence de kitap okunma değeri hiç taşımıyor, yazarı zerre kadar anladığımı söyleyemem.

      Sil
  3. İşte bu yüzden genç-yetişkinden uzak duruyorum. Yazarlar çok güzel konular buluyorlar ama her zaman asıl konudan uzaklaşıp hep aşk veya aşk çokgenlerine yöneliyorlar. Kimseden anlatmak istediği şeyi anlatan bir kitap yorumu okumadım şu ana kadar.

    Talihsiz bir kitap seçimi olmuş gibi görünüyor. Bekleneni vermediği için üzüldüm :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, beni oldukça hayal kırıklığına uğratan bir kitap oldu, yazarın amacını da çözemedim. Ve genç yetişkin türünün hep bir şekilde aşk romanına bağlamasından bende hoşlanmıyorum, başta kitabın genç-yetişkin olduğunu bilsem muhtemelen okumazdım da. :)

      Sil
  4. Kitabın reklamından dolayı merak ettim indirdim başladım okumaya senin dediğin gibi sanki aynı şeyleri okuyor gibiydim ve yine dediğin gibi anlatıcı kız bana çok duygusuz geldi sanki robotların hayatını okuyor gibi hissettim öyle de kaldı kaç sayfa okudum hatırlamıyorum belki bir gün merak edersem okurum.Son zamanlarda popüler kitaplar okuyucunun elinde patlıyor fiyat abd doları içerik çin malı misali.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son zamanlarda duyduğum en iyi benzetmeydi. :D Mesela bu kitap ödül de almış ama bence ödül alacak hiçbir değeri yoktu, her şey reklamdan geçiyor ne yazık ki. :/
      Evet hem sıkıcı hem sinir bozucu bir kitaptı, devam etmesen de olur bence çünkü kitap giderek saçma bir hale bürünüyor ve sonunda yazara daha çok sinirleniyorsun.

      Sil
  5. Ciddi beklentilerim vardı benim bu kitaptan oysa. Goodreadste falan hep yüksek puanlar verilince kayda değer bir distopyadır diye düşünüyordum. Hayal kırıklığına uğradım şu an. E-kitabını indirmiştim, okuyacaktım. Çok boş bir zamanımda bir kendim okuyup sinirlenirim artık :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende ona çok şaşırdım, kimi görsem yüksek puan vermiş. Bir kişi gördüm benim gibi düşünen. Sevenleri anlamadım gerçekten garip bşr kitap, yazarın anlatmak istediği şeyi hiç anlamadım, eğer okursan düşünceni merak ediyorum. 😊

      Sil
  6. Ben düşündüğün kadar kötü olduğunu düşünmüyorum.Verilmek istenen mesajlar gizlice veriliyor zaten. Seni bilemem ama benim kitabı sevmemdeki en büyük neden Freida veya Isabel'de kendimi bulmamdı. Insanların yaşadığı duygu ve hisleri çok iyi biçimde aktarmış. Benim kitabın birçok yerinde gözlerim doldu. Freida'nın duygularını iliklerimde hissettim. Kurgu çok sıradışı ve gerçekçi. Evet okurken Freida'ya sinir oluyor olabilirsiniz. Ee napacagiz o halde? Siz kitabı daha severek okuyun diye ana karakteri kusursuz mu kılmalıyız? Bilmiyorum, her biriniz içine dönüp bir baksa, bir Freida görecektir bence. Ben kitapta kendimi buldum, içimdeki kızı, kırılmış insanı buldum. Gayet etkileyici gerçekçi korkunç ve mükemmmeldi. Bahsettiğiniz kadar kötü olsaydı bu kadar ödülü de almazdı değil mi? :)

    YanıtlaSil
  7. Esasen kitapta boş bırakılmış olan sisteme dayalı sorular olduğunu söylemen bana sorma nezaketi gösterildiğinde haklı bulacağım bir yorum olsa da ben kitabın anlattığın kadar felaket olduğu düşüncesinde değilim. Anlatıcı karakter, Freida, aptalın tekiydi; hak veriyorum. Ancak Rahibe Ruth'u hatırla, Ruth Freida'ya ne de olağanüstü yüzüne vurmamış mıydı olduğu kişiyi? Karakterlerin yırtıcı olması gerektiğini söylediysen de ki bahsini ettiğin bu yırtıcılık Megan karakterinde açık olarak görülmekteydi, Freida karakteri umutsuz bir karakterdi. Yorgundu, çok yorgundu ve yazarın bu yorgunluğu anlatırken çok da fena olmadığını düşünüyorum ben. Freida mücadele etme gücüne sahip bir karakter değildi, Ruth'un da aynen tabir ettiği gibi, Freida bir "takipçi"ydi, ki kitabın başında neden böyle olduğunu da açıklamış. Ve Freida bunu açıklarken birçoklarının esasen bir "takipçi"yken olduklarından farklıymış gibi davrandığını söylerken de haklıydı.Son olarak direniş olarak mücadele olarak adlandırdığımız her şeyin sesli olması gerekmediğini ve Freida'nın da yorgunluğunda, ısabel'in intiharında bu direnişi görmek istendiğinde görülebileceğini de söylemek istiyorum

    YanıtlaSil
  8. gerçekten çok haklı bir yorum.. İnternetteki yorumlara bakarak kitabı satın aldım ama cidden bitsin diye bazı kısımları atlaya atlaya okudum . Bu kadar her şeyiyle kötü bir kitap olamaz cidden.Beğenenler neresini beğenmişler orasını da anlamadım.Resmen zaöan kaybıydı benim için çok kötü :(

    YanıtlaSil
  9. Gerçekten o kadar haklısınız ki bayadır merak ederek aldığım bir kitaptı. Şuanda 224. Sayfasındayım ve neredeyse kusmak üzereyim.ilk defa bir kitabı heyecanla değil bir an önce bitsin diye okuyorum.Zaten bir cesur yeni dünya ya da 1985 beklemiyordum ancak distopya denilince dedim güzeldir en kötü ne olabilir, bu olabilirmiş. Tamamen hayal kırıklığı... Kadınları aşağılandığı bir dünya yaratmış yazar arkadaş ama kendiside aşağılamaya devam etmiş.

    YanıtlaSil