Simon Beckett etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Simon Beckett etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2016 Pazar

Kapan - Simon Beckett | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Stone Bruises
Seri: Yok
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 344
Baskı Yılı: 2015
Goodreads Puanı: 3.45  (1.091 Oy)

Arka Kapak Yazısı

  Dört kitaptan oluşan David Hunter serisinin ardından Simon Beckett, yeni kitabı Kapan'la yeniden, geçmişi arkasında bırakmaya çalışan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Polisten kaçarken kendisini Fransa'da bulan Sean bir kapana basar ve o andan itibaren, gizem dolu bir dünyanın kapıları ardına kadar açılır.

  Bir yandan geçmişin sancılarıyla uğraşırken, diğer yandan kuralları sahibinin koyduğu bir çiftlikte, yeni maceralara bulaşmak istemediği halde kendisini ölümcül sırların ortasında bulur. Ortadan kaybolan kişiler, çarpık ilişkiler… Simon Beckett Kapan'la birlikte okuyucularına tekinsiz, gerilim dozu yüksek, etkisinden kolayca çıkılamayacak bir deneyim sunuyor.

Yorum

   Herkese merhaba. :) Bir süredir blog yazamyorum çünkü bu sıra hiç vaktim olmuyor, kitap okumaya bile çok az vaktim oluyor ne yazık ki. Kapan'ı da bir kaç gün önce bitirdim ancak yorumu bugün yazabiliyorum. Kitapla ilgili düşüncelerim soğudu, kitap bende soluklaşmaya başladı bile çünkü hiç iz bırakamadı ne yazık ki. :/

  Kapan bir gerilim romanı ve Sean adlı bir adamın geçmişinden kaçarken Fransa'da hiç beklenmedik olaylar içinde kendini bulmasını konu alıyor. Buraya kadar her şey gayet güzel ancak buradan sonrası ilerlemiyor. Kitabın ilk çeyreğinde kitap canlanacak birazdan, sıkılsan da devam et Esma şeklinde ilerlesem de bir süre sonra kitabın durağan ilerleyeceğini kabullendim. Kitabın şu alışık olduğumuz, filmin sonuna kadar olaylar yavaş gelişip son sahnelerde bol aksiyonla son bulan gerilim filmlerinden olacağını düşündüm ancak bu kitapta o aksiyonlu kısım hiç yaşanmadı denecek kadar azdı. Beni şaşırtan ya da gerilimi hissetmeme sebep olan hiçbir şeyde yaşanmadı.

  Lafı fazla uzatmayacağım, Simon Beckett'i David Hunter serisinde çok sevmiştim ama yazar bu kitapta iyi iş çıkaramamış. Gerilimi oldukça az, bolca sıkıcı ve bu kısımlar neden yazılmış diye okuyacağınız bir dolu sayfaya yer veren bir kitap Kapan. Yazardan daha iyi bir roman beklerdim, ne yazık ki hayal kırıklığına uğradım. Eğer gerilim seven biriyseniz bu kitap size oldukça yavan gelecektir, Simon Beckett'le tanışmak için David Hunter Serisi'ne başlamanızı öneririm, (serinin ilk kitabı Ölümün Kimyası için yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.). Kapan'ı kimseye önermem, belki siz okur seversiniz belli mi olur. :) İyi okumalar. :)

Puanım


16 Mart 2016 Çarşamba

Ölülerin Fısıltısı (David Hunter #3) - Simon Beckett | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Whispers of the Dead
Seri: David Hunter #3
Önceki Kitap: Kemiklerin Şifresi
Sonraki Kitap: Mezarların Çağrısı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 344
Baskı Yılı: 2015
Goodreads Puanı: 4.05  (4,918oy)

Arka Kapak Yazısı

  Adli antropolog Dr. David Hunter, "ceset çiftliği" olarak anılan bir araştırma merkezinde çalışmak için ABD'ye gittiğinde, kendisini bekleyen kâbustan habersizdir.

  Uzmanlarla aynı konuya "merak salan" takıntılı bir katil, kendi dehşet verici deneylerini yapmak için kurban aramaktadır.

  Tennessee'de çürümeye yüz tutmuş cesetler keşfedildikçe, Dr. Hunter da "gerçek vakalar" üzerinde çalışmak zorunda kalır.

  Korkunç cinayetler, tüyler ürperten ayrıntılar...

Yorum

  David Hunter sevdiğim polisiye serilerinden biri ve her kitapta bu seriyi neden sevdiğimi daha iyi anlıyorum. Simon Beckett kitaplarını çok iyi kurguluyor gerçekten. Seride bir polisiyeden istediğim ne varsa bulabiliyorum, gizem, gerilim ve polisiyenin bence olmazsa olmazı olan katil kim şüphesi ve onun peşindeki sonu gelmez koşturmaca.

  Ölümün Kimyası'ndan itibaren serinin en sevdiğim yönlerinden biri antropolijiyle yakından ilgisi. Antropoliji bu seriyi bir çok seriden ayıran bir özellik ve otopsileri, ölüm şekillerini okumayı seven biri olarak seriyi daha çok sevmemi sağlıyor. Diğer bir çok polisiye içinde kendi belli eden ayırt edici bir özellik.

  Ölülerin Fısıltısı,  David Hunter'ın bir süreliğine 'ölüm çiftliği' adlı tesise gitmesi ve kendini karmaşık olayların içinde bulmasını konu alıyor. Amansız bir seri katilin akıl almaz cinayetlerini konu alan kitap oldukça etkileyiciydi.

  Yazarın olayları ele alış tarzı ve kurgusunu seviyorum, gizem ve gerilimi kitabın son sayfalarına kadar orantılı bir şekilde sürdürüyor. Bu kitaptaki seri katil gayet merak uyandırıcı ve iyi yazılmış bir karakterdi, hatta insanı şaşırtabilecek biriydi.

  Kitabı okurken çok şaşırmadım ama okuması zevkliydi ve son sayfaları özellikle güzeldi. Kitabı beğendim ve seriye devam etmek istiyorum, şimdilik benim seride en sevdiğim kitap Kemiklerin Şifresi oldu.  Polisiye seven biriyseniz mutlaka bu seriye göz atın derim. İyi Okumalar :)

Alıntılar

"İnsaların anılarımızdaki gibi kalmasını bekleriz, ama tabii asla öyle olmaz."
"Zamanla insan hemen her şeye alışabiliyor."

"Başarısızlık her zaman hayal kırıcıdır, ama olaya bir bütün olarak bakmayı sürdürmen gerek.
Her zaman bir sonraki sefer vardır."

"İnsanları onları normalde gördüğümüz gibi tanımlarız, ama o durumdan çıktıklarında, başka bir sahne ve durum içine yerleştiklerinde zihnimiz ayak direr. Bir zamanlar tanıdık olan, garip ve rahatsızlık verici olur."

"Sadece bir sorun hakkında konuşmanın o sorunla baş etmenin en iyi yolu olduğuna inanmıyorum, hepsi bu."

"Karşına fırsat çıktığında kullanmak için hazır olmak zorundasın. Bunun gibi şansları heba etmeyi kaldırmazsın. Bunu herkesten daha iyi biliyorsun. 
Hayat çok kısa."

"Ne zaman birine kendimi alıştırsam diğerini hatırlıyor ve duygusal açıdan tekrar hırpalanıyordum."

"Düşüncelerimi girdikleri o hain döngüden uzaklaştıracak hiçbir şey yoktu. Ne de konuşabileceğim biri vardı."

"Şans. Şimdiye kadar pek sahip olmadığımız bir şey."

Puanım


3 Aralık 2015 Perşembe

Kemiklerin Şifresi (David Hunter #2) - Simon Beckett | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Written in Bone
Seri: David Hunter #2
Önceki Kitap: Ölümün Kimyası
Sonraki Kitap: Ölülerin Fısıltısı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 404
Baskı Yılı: 2013
Goodreads Puanı: 4.09  (5,818)


Arka Kapak Yazısı

  İskoçya'nın uzak Hebrid adalarından biri olan Runa'da, adli antropolog Dr. David Hunter'ı tüyler ürperten bir keşif beklemektedir.

  Neredeyse tamamen yanıp, ayakları ve bir eli sağlam kalmış bir ceset bulunmuştur. Yerel polis kaza sonucu ölüm raporu vermekte acelecidir, ama Hunter'ın içgüdüleri aksini söylemektedir: Karşılarındakinin bir cinayet vakası olduğu kanısındadır. Gerçekte Runa ilk anda göründüğü gibi huzurlu bir toplum olmaktan çok uzaktır... ve yanmış ceset de onun karanlık sırlarından sadece biridir.

  Derken Atlantik'ten gelen fırtına adaya ulaşır ve bütün elektrik sistemi çöker, anakarayla bütün bağlantı kesilir. Fırtına kasıp kavururken, cinayetler de arka arkaya gelmeye başlar...



Yorum 

  Ölümün Kimyası'ndan sonra seriye daha çok ilgiyle bakmaya başladım, polisiye olarak istediğimi verebilecek bir seriye benziyordu ve bende arayı uzatmadan ikinci kitaba başlamak istedim. Kemiklerin Şifresi de antropolojiyle yakından ilgili, gizem ve gerilimi içerisinde barındıran güzel bir polisiye. Serinin en ilgimi çeken yanı sanırım antropolojiyle ilgili olan yanı.

  Kemiklerin Şifresi ilk kitaptan daha iyiydi, yazar seriyi bir ileri noktaya taşımış ikinci kitapla. Kitapta gerilim çok güzel yer alıyordu ve kitabın içine güzel dağılmıştı, sadece son sayfalarda değil diğer kısımlarda da gerilime yer açmış yazar. Benim de kitabı hep geceleri okumam da etkili oldu sanırım, böylece kitabı yaşayarak ve hissederek okudum :)


  Katilse, katil bu kitapta daha iyi yazılmıştı. Yazar kurguyu çok güzel yapmış, sizi çok güzel yönlendiriyor. Açıkçası katile şaşırmasam da yazarı takdir ettim, kurgu gerçekten iyiydi. İpuçlarını toplama, katili arayış hepsi çok güzel biçimde ilerledi ve kitap gayet akıcıydı, sizi sıkmıyor. Bazı yerleri gereksiz gibi görseniz de ileride onunda kitap için bir önemi olduğunu anlıyorsunuz.


  Okuması güzel ve gerilimi iyi ayarlanmış, merak uyandırıcı bir polisiye. Bence sizde okumadıysanız vakit kaybetmeden başlayın David Hunter serisine. İyi okumalar :)



Alıntılar

"Sonradan anlamak son derece zalim bir lükstür."
"Babam her zaman derdi ki, asıl dikkat etmen gereken şeyler yaklaştığını görmediğin şeylerdir. Ne demek istediğini artık biliyorum. Sonunda hayatının kontrolünü eline aldığını sanıyorsun, ama sonra... bam! Hiç beklemediğin bir şey birdenbire seni gafil avlıyor."  

Puanım


17 Kasım 2015 Salı

Ölümün Kimyası (David Hunter #1) - Simon Beckett | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: The Chemistry of Death
Seri: David Hunter #1
Sonraki Kitap: Kemiklerin Şifresi
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2012
Goodreads Puanı: 4.07  (8,433)


Arka Kapak Yazısı

  Adli tıp uzmanı David Hunter kendisini mahvoluşun eşiğine getiren bir trajedinin üstüne eski hayatını terk edeli üç yıl olmuştur. Norfolk'un ücra bir köyünde doktor olarak çalışmakta ve geçmişini arkasında bıraktığına inanmaktadır. Ama sonra Sally Palmer'ın cansız bedeninden geriye kalanlar bulunur... Ceset vahşice kesilip biçilmiştir. Polis katili bulmak için Hunter'ın uzmanlığına ihtiyaç duymakta, o ise bu işe karışmamayı umutsuzca istemektedir. Sonra bir kadın daha ortadan kaybolur ve Hunter'a sığınaklık etmiş olan o birbirine bağlı toplum kocaman bir korku ve paranoya girdabında boğulur.
Herkes herkesten şüphelenmektedir. Bir anda, saklanacak hiçbir yer kalmaz...



Yorum

  David Hunter serisinin ilk kitabı olan Ölümün Kimyası son zamanlarda okuduğum en iyi polisiyelerden. Polisiye ve gizemin, antropolojiyle harmanlanmasından oluşan çok güzel bir kitap.

  Kitap başkarakter David'in ağzından anlatılıyor, ben polisiyelerde ilk ağızdan anlatımı sevmesem de bu kitapta bu durum beni çok rahatsız etmedi. Dili akıcı ve sade bir kitaptı, anlatılanların çoğuysa ilgi çekici. Kitabın antropolojiyle iç içe olması ve bu konuda ayrıntılı bilgiler bulundurmasını çok ilgi çekici buldum, bu özelliğiyle bir çok polisiyeden ayrılıyor kitap. Girişi de bu konuyla ilgili ve ben çok beğendim;


"İnsan bedeni ölümünden dört dakika sonra ayrışmaya başlar. Bir zamanlar yaşamı barındırırken, şimdi son başkalaşımlarını geçirmektedir. Kendi kendini parçalama sürecinde hücreler içten dışa doğru çözülür. Doku önce sıvıya sonra gaza dönüşür. Canlılığını yitiren vücut başka organizmalar için hareketsiz bir ziyafettir artık"

  İlk sayfalar biraz durgun ve yavaş geçse de son sayfalara doğru olaylar hız kazandı ve gerilim tırmandı. son sayfaları bir solukta ve beğenerek okudum. Genel olarak güzel bir polisiyeydi, gizem ve olayların ilerleyiş şekli güzel bir biçimde yazılmıştı. Cesedin çürümesi, çürüme evreleri vesairenin anlatılışı kitaba gerçekten güzel bir renk katmış. 

  Ben kitabı genel olarak beğendim, son sayfalarda ki hareketlilik ve yaşananların bunda etkisi büyük. Serinin geri kalanını da merak ediyorum ve okumak istiyorum. Beckett'ın kalemini sevdim ve kaleminden daha güzel şeyler çıkacağını düşünüyorum. Umarım sizde okur ve seversiniz. İyi okumalar :)



Alıntılar

"İkinci şansa inanmaz mısın?""Onlar ikinci şans değildir, sadece farklı şanslardır. Hayatın, ilk seferinde farklı bir karar almış olduğunda yaşayacağın hayatla asla aynı olmaz." 
"Bazı yaralar uyuşturulamaz, denerseniz daha kötüleşir." 
"Hayat hiçbir zaman bizim istediğimiz gibi gitmez." 
"Ama bazen yapabileceğin bir şey olmaz işte, sen ne kadar aksini dilesen de."


Puanım 

4.25