14 Nisan 2017 Cuma

Parfümün Dansı - Tom Robbins | Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Jitterbug Perfume
Seri: Yok
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 432
Baskı Yılı: 2015
Goodreads Puanı: 4.24  (54,047 Oy)

Arka Kapak Yazısı

"Oyunculuk uçarılık değil, bilgeliktir" diyerek çılgınlık derecesinde "oyuncul" romanlar yazan Tom Robbins, bu romanda hayatımızı var eden en temel kavramlar hakkında düşünmeye ve insanın doğayla ilişkisinin kopma sürecinin anlatıldığı düşsel / tarihsel bir yolculuğa çağırıyor bizi.

Batı'dan Doğu'ya, oradan da Yeni Dünya'ya uzanan, ölümsüzlüğü kovalayan ve yüzyıllar süren bir yolculuktur bu. Batı acı çekmeyi seven, mantığa, bireyciliğe ve üretime tapınanların diyarıdır. Doğu, aşka, boş zamana, münzeviliğe, bilinmezliğe hayatında yer veren insanların yaşadığı su ve parfüm diyarıdır. Yeni Dünya'da ise sadece "başarı" ve hırs vardır. Yolculuğun en ilginç kişisi ise keçi ayaklı, zevk ve bereket tanrısı Pan'dır. Pan, insanların duyguları ile düşünceleri arasına duvar çekmeleri, yaşamak yerine, cennete kabul edilmek ve doğayı tahakküm altına almak için çalışmaları; dans, müzik ve aşkla ilgilenmek yerine, doğru ve yanlışla uğraşan Aristo, İsa ve Descartes'a inanmaları ile gücünü yitiren bir tanrıdır. Aynı zamanda Bay Mantıksız, Bay İçgüdü, Bay Hayvani Sır, Bay Çingene, Mastürbasyon, Bay İnatçı Güç, Bay Küstahlık, Bay Doğa Eni İyisini Bilir...dir.

Pan'ın en yakın arkadaşları ise 'insanın kalbiyle yaşamasını' savunan kendi kendinin kralı Alobar ve Kama-Sutra'yı bütün incelikleriyle bilen koku bilgesi Kudra'dır.

Bugün Pan'ın, Alobar'ın ve Kudra'nın izleyicileri günahlarından pişman olmayan günahkârlar, inançsızlar, şehvetli kadınlar, müzisyenler, âşıklar, asiler, şairler ve delilerdir.

Bu kitapta hayatlarını bir 'deney' olarak yaşayanlar anlatılmaz. Onların okumalarına da gerek yoktur!..

Yorum

  Herkese merhaba! Bu sıra yoğunluktan bloga pek uğrayamadım, pek fazla zamanım olmadı ve bende bulduğum zamanları okumak için kullandım. Parfümün Dansı'da Pazartesi bitti ama ben daha yeni yorum yazabiliyorum.

  Parfümün Dansı'nı okuduğum bir kaç yorum sonrasında okumaya karar vermiştim ama kitabın içeriği ile ilgili hiçbir bilgim yoktu, iyi ki de yokmuş, her şeyin tamamen sürpriz olması kitabı okurken daha çok zevk veriyor.

Kendi gemine kaptanlık edemiyorsan hangi yanlış limana vardığına şaşırmamalısın. 

  Kitap birbirinden farklı bir kaç karakterin etrafında dönüyor, her karakter ayrı ayrı düşünelerek yazılmış ve hepsi de iyi kurgulanmış karakterler. İşte bu karakterlerimiz aracılığı ile yazar hayatı, ölümsüzlüğü, aşkı ve insanın yaşam yolculuğunu irdeliyor. Yazar bir çok açıdan oldukça etkileyici ve dikkat çeken çıkarımlar yapıyor ve kitabın karakterleri aracılığı ile size bir çok şeyi sorgulatabiliyor.

Tabii... Hayatatta üzüntü pek boldur. Ölüm de ek bir üzüntüdür. Korku, kaygı, suçluluk, hatta biraz nevroz, hayatın kabul etmesi zor gelen bu sonucunda doğal tepkilerdir. Ama seçilecek yol, bu tepkileri fazla ciddiye almamaktır. 

  Parfümün Dansı'nı genel olarak beğendim, güçlü bir karakter tablosu var ve hikaye örgüsü de oldukça iyi hazırlanmış, işin içine yazarın hayat-ölüm gibi konular üzerine düşünceleri de girince kitap okuması çok zevkli bir edebiyat şölenine dönüşüyor. İlk yarıda bunu çok güçlü hissetsem de sona doğru o kadar zevk almadığımı da belirteyim ve en sondaki öte dünya ile ilgili bölümü de hiç sevmedim, bir de yazar cinsel ilişkilere sanki gereğinden fazla yer ayırmış gibiydi. Yazarın kendine özgü tarzını sevdim, kitaptaki bağlantılar oldukça hoşuma gitti, üzerine çalışılmış bir kitap olduğunu oldukça iyi gösteriyor. Okuduğunuza pişman olmayacağınız, güçlü bir kitap.

Alıntılar

Doğmak ve ölmek kolaydı. Zor olan hayatın kendisiydi. 
Kendi gemine kaptanlık edemiyorsan hangi yanlış limana vardığına şaşırmamalısın. 
Eğer dünyanın gündüz kadar geceye de ihtiyacı varsa, ruhun da aydınlığı dengelemek için karanlığa ihtiyacı olması gerekmez miydi? 
Küçük mucizeleri kabul ettiğimiz zaman kendimizi büyük mucizeleri hayal edebilecek yeterlilikte hissederiz. 
İnsanları sınırlayan insanlardır. 
Galiba ölüm insanı birden fazla yolla mahvedebiliyor. Yaşarken bile yenebiliyor insanı. 
Tabii... Hayatatta üzüntü pek boldur. Ölüm de ek bir üzüntüdür. Korku, kaygı, suçluluk, hatta biraz nevroz, hayatın kabul etmesi zor gelen bu sonucunda doğal tepkilerdir. Ama seçilecek yol, bu tepkileri fazla ciddiye almamaktır. 
Sırf uzun ömür için, uzun ömür istemek insanı sınırlayan bir tutkudur.

Puanım


13 yorum:

  1. Okumak istediğim bir kitap. Yine çıktı karşıma. Kaleminize sağlık... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Karakterlerin bazılarını (mastürbasyon, kamasustra vs.) okurken acaba böyle bir kitabı severek okur muyum dedim ki, sen de cinselliğe fazla yer verdiğini söylemişsin, bilemedim kararsız kaldım:))Çok teşekkürler.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oraya takılma ya, kitaba başlamadan o arka kapak yazısını okusam bende noluyor derdim ama o kadar da cinsellik yok. Korkulacak kıvamda bir şey yok merak etme, güzel kitap okunmaya değer kesinlikle. 😊

      Sil
  3. Baya kurgu var sanırım gerçek dışı şeyler okumayı fazla sevmiyorum o yüzden pek hoşuma gitmedi sanki. Yine de teşekkür ederim Esma :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle ve fanteziye kaçan yerler de çok. Türü çok sevmiyorsan kitaptan yeterince hoşlanmayabilirsin. 😊

      Sil
  4. Evet, hiç fikrin olmadan okuyunca daha güzel oluyor. 😊
    Umarım okur ve seversin, güzel kitap. :))

    YanıtlaSil
  5. ivit ben de beyenmiştiim :)

    YanıtlaSil
  6. Filmini seyretmiştim ben, çok ilginçti gerçekten, kitabı da okunabilir:) bu arada kapaklardan da en sağdaki sevdim en çok:) keyifli okumalar, sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, kitaba da uygun bir kapak olmuş sağdaki benim de hoşuma gitmişti. Filmi olduğunu bilmiyordum ben. :D Kitap genel olarak ilginçti gerçekten de. 😊

      Sil
  7. uzun zaman önce severek okumuştum. Yorumunuzu görünce tekrar hatırladım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok güzel kitap, okuyup sevmenize sevindim. ☺☺

      Sil