2 Aralık 2017 Cumartesi

Buz Kapanı (Karanlık Zihinler Serisi #2) - Alexandra Bracken | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Never Fade
Seri: The Darkest Minds #2
Önceki Kitap: Karanlık Zihinler
Sonraki Kitap: Ateş Çemberi
Yayınevi,: Parodi Yayınları
Sayfa Sayısı: 552
Baskı Yılı: 2015
Goodreads Puanı: 4.32  (51,116 Oy)


Arka Kapak Yazısı
   Turuncu… lider… Roo… Herkes farklı bir şekilde sesleniyor bana. Oysa bir tek ben gerçekte ne olduğumu Biliyorum: bir canavar. Ve şimdi beni bekleyen zorlu bir görev var: Virüsün kaynağını açık eden çok gizli Bir bilgiye ulaşmak… Ve bu… bir zamanlar bana nefesim kadar yakın olan birinin ellerinde… Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da Karanlık zihinleri aydınlığa Kavuşturacağım…


Yorum
   Merhaba sevgili kitap sever arkadaşlarım! Çok beğendiğim distopik serinin ilk kitabının yorumunu geçenlerde paylaşmıştım sizlerle. İşte şimdi de Karanlık Zihinler serisinin ikinci kitabı olan Buz Kapanı’nın yorumuyla karşınızdayım. Geçen Esma ile gitmiş olduğumuz kitap fuarında uygun fiyata gördüğüm için serinin diğer kitaplarını hemen edindim ve hemen de okuyuverdim.


    Heyecan tüm hızıyla devam ediyor. En son olaylar çok heyecanlı bir yerde sonlanmıştı. Herkesin akıbeti pusluydu. Bu kitapta yazar heyecan ve aksiyonun dozajını biraz daha yükseltmiş anlaşılan. Çünkü ilk kitapta ağırlıklı olarak Ruby’nin yaşadıklarından dolayı iç dünyası, değişik renklerdeki çocukların yetenekleri ve eğitimi üzerinde duruluyordu. Bu kitapta ise ortalık savaş alanına dönüyordu resmen. Herkes herkesin düşmanı olmuş. Kimi bu farklı yeteneklere sahip PSİ çocuklarını kötü emellerinde kullanmak isterken, kimi onların hastalıklı ve toplum için sağlıksız olduğunu düşünerek yok etmeye çalışıyor. Tüm bunlara karşı direnirken sevdiklerini koruma çabası içine giren fedakar Ruby, aldığı kararlar ile bizi daha fazla şaşırtmaya devam ediyor. Bu kitapta çok daha farklı ve olgun bir karakter olarak çıkıyor karşımıza. Artık o korkak, kararsız, ezik Ruby yok karşımızda. Üstelik bu kitapta yeni karakterler de çıkıyor karşımıza. Kıvırcık ve yerinde duramayan kıpır kıpır Jude, mavi saçları ve asi karakteri ile herkesin sinirini bozan alaycı Vida, Liam’ın ondan taban tabana zıt çekici kardeşi Cole da kitaba ayrı bir renk katmaya başladı. Tabi bu sırada eski karakterler de hala mevcudiyetini koruyor. Sürprizi kaçırmak istemiyorum ama içimden bir ses bu yeni karakterlerden birisi ile eskilerden olan bir karakter arasında bir aşk başlayacak diyor. Hatta belki de bu ara kitap olarak çıkarılan “Karanlığın İçinden” isimli kitap onları anlatıyor olabilir. Kitap hakkında fikrim yok, tamamen bir sürpriz olacak benim için.


   Kitapta eksik bulduğum tek nokta bazı noktalarda kafamın karışması ve olayları sayfalar sonra çözmemdi. Yazarın yazış tarzı ve amacı mı böyleydi yoksa ben mi kafam doluyken okuduğum için okuduğum anda anlamıyordum bilmiyorum ama bazı olaylar kafamı karıştırıyordu.

Kitapta Liam olarak canlandırdığım Sam Claflin
   Dili sade ve anlaşılırdı. Her şeyi Ruby’nin gözünden görüyor, onun anlattıkları ile dinliyorduk. Diyaloglar kimi yerde eğlenceli, kimi yerde heyecan verici, kimi yerde üzücü idi. Kitabın sayfaları akıp gidiyordu. Akıcı, farklı ve sıcak bir distopya isteyenler için bu seriyi öneririm. Herkese bol kitaplı günler! J



Alıntılar
İnsan karşısındakini tanıdıkça daha çok önemsemeye başlıyordu. Aradaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor ve ayrılık zamanı gelip çattığında o hayattan kopmak büyük bir işkenceye dönüşüyordu.
Kimi düşünceler insanın zihnine kronik bir hastalık gibi yerleşir. Onlardan kurtulduğunuzu sandığınız an, aslında daha karanlık bir şeye dönüştüklerini fark edersiniz.
Yorgun olduğunu biliyordum. Yorgunluğun insana neler yaptığını da en iyi ben bilirdim. Kalkanların birer birer inerken zihnin sana oyunlar oynamaya başlardı. Hayaletler insanlara musallat olmazdı aslında; bunu yapan, insanların kendi anılarıydı.
Avını bulmak için bakacağın en son yer avcıların arasıdır.
Bir insanın sinirlerini bozmaya çalışarak istediğini almak için uzun süre uğraşabilirsin ama bir an gelir ve nihayet onu ele geçirirsin.


-Aslına bakarsan sizi bulmak için bundan çok daha kötüsünü bile yapabilirdim. Bu beni dehşete düşürüyor. Biri beni durdurmazsa daha neler yapabilirim, bilmiyorum.
Bu, benim de aşinâ olduğum bir duyguydu; karanlık bir kuyuya serbest dalış yapmak ve ne zaman dibe vuracağını bilememek.
Zihin ne ilginç bir şey. Benimki herkesinkinden daha da ilginç. Hatırladığı şeyler hakkında ne seçici. Hatta hangi anıların bir cam berraklığında anımsanacağı konusunda daha da seçici. Bunlar sizinle kalan ve tek bir koku ya da sesle kendilerini yeniden size hatırlatan türden anılar.     
Hayat böyledir Minik Arı. Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister.
Hayat seni hep bir şekilde hayal kırıklığına uğratacak. Birilerini seveceksin ve ne kadar uğraşsan da elinden alıp götürecek onları. Bir şeyler için mücadele edecek ancak başaramayacaksın. Bunu anlamana gerek yok; bir şeyleri değiştirmeye çalışmana da. Sadece senin elinde olmayan şeyleri kabullenmeli ve kendi başının çaresine bakmalısın. Senin görevin bu.

Puanım