25 Mart 2016 Cuma

Yıldız Gezgini - Jack London | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: The Star Rover
Seri: Yok
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 340
Baskı Yılı: 2014
Goodreads Puanı: 4.25  (2,325oy)

Arka Kapak Yazısı

  Bir akademisyen meslektaşını öldürerek San Quentin Hapishanesi'ne düşen eski bir profesör, burada yaşam boyu hapis cezasını çekerken maruz kaldığı korkunç işkenceden kaçmak için zihinsel taktikler geliştirir. Acı çeken bedenini terk ederek, tarihin farklı dönemlerinde, farklı coğrafyalarda geçen önceki yaşamlarına geri döndüğü yolculuklara çıkar.

  Jack London'ın korkunç San Quentin'de beş yılını geçiren arkadaşı Ed Morrell'dan esinlenerek yazdığı Yıldız Gezgini'nin anlatıcısının her bir geçmiş yaşam deneyimi, bağımsız birer öykü olarak da okunabilir. London bu en özgün yapıtında, astral seyahat ve yeniden doğuş çevrimi üzerine kafa yorar. Ancak insanlık durumunun bu dirayetli gözlemcisinin asıl derdi, ABD'nin gaddar ve çürümüş hapishane sistemini gözler önüne sermektir.


Yorum

  Martin Eden adlı kitabından sonra Jack London okumam gerektiğine iyice emin oldum çünkü kitap beni büyülemişti. (Martin Eden yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.) Yıldız Gezgini de London kitaplarına bakarken dikkatimi çekti ve başladım.

  Kitap hapishaneye giren Profesör Darrell Standing'in hapishanede yaşadıklarını ve zihinsel gücünü kullanarak geçmiş yaşamlarına yaptığı yolculukları konu alıyor. Kitabın konusu oldukça çarpıcıydı, yazar hukuk sistemini ve cezaevlerini eleştirmek amacıyla yazdığı bu kitapta ortaya muazzam bir şey çıkarmış.

  Darrell Standing asılacağı günü bekleyen bir mahkum ve hapishanedeki hayatını yazıyor, başkarakterin ağzından yazılıyor roman ve oldukça etkileyeciydi her şey. Yazar hapishanede yaşanan korkunç olayları anlatırken bir yandan da sistemi çok güzel bir şekilde eleştiriyor.

 Standing hapishanede bazı olaylar yüzünden tecrite düşüyor ve sıkıntıdan kurtulmak için ve katlanabilmek için çareler bulmaya çalışıyor, bu sırada tecritteki başka bir mahkumun tavsiyesiyle bilincini kullanarak geçmiş yaşamlarına gitmenin yolunu bulur. Romanda Standing'in cezaevi yaşamını okurken, astral seyahatlerinde yaşadıklarını da okuyoruz. Kitapta bu yolla birbirinden bağımsız hikayeler bulunuyor, ben bu hikayelerin hepsini çok sevmedim açıkçası, geneli güzeldi ancak ben Standing'in hapishane yaşamını ve düşüncelerini okumaktan daha çok zevk aldım.

  Kitap gerçekten güzeldi, ilk başları özellikle çok sevdim ancak hikayeler arttıkça aynı tadı alamaz oldum. Yine de kitabın bir çok yeri gerçekten çok iyi idi, kitaptaki ögelerin gerçeklere dayanması ise her şeyi daha etkileyici kılıyordu. Kitaptaki şu kısım beni çok etkilemişti (bahsedilen yumruklar tecritteki mahkumlar arasındaki gizli iletişim diliydi, yumruklarla vurarak birbirleri ile konuşuyorlar.)
"Biz diri diri gömülenlerdik, yaşayan ölülerdik. Tecrit bizim mezarımızdı ve orada bir seans sırasında tıkırdayan ruhlar gibi fırsat bulduğumuzda yumruklarımızla konuşuyorduk."
  Kitap bazı yerlerinde bana Stefan Zweig'in Satranç'ını hatırlattı, özellikle Standing'in zihninden satranç oynaması bana Satranç'ı hatırlattı. Belki Zweig, London'dan etkilenmiştir kim bilir.

  Hikayelerin hepsinden çok hoşlanmasam da genel olarak çok beğendiğim bir kitap oldu. Darrell Standing unutmayacağım karakterler arasında yerini aldı. Kitapta çarpıcı bir çok yer var ve okuduğunuza pişman olmayacağınız kitaplardan biri. İyi Okumalar :)

Alıntılar

"Gündüz dediğiniz, bir parça ışıktan ibaretti, ama gecenin kopkoyu karanlığından iyiydi."
"Unutabilme yeteneği akıl sağlığı anlamına gelir."
"İnsan güçten düştükçe acıya duyarlılığı da azalıyor. Canın daha az yanıyor, çünkü can yakacak şey azalıyor."
"Yaşamı yalnızca olgusal olarak anlayabiliyoruz, ilkel insanın bir dinamoyu anladığı gibi; ama yaşamı akılla idrak edemiyor, yaşamın özünün doğasıyla ilgili hiçbir şey bilmiyoruz."
"Bir kere de mantıklı olmayı denesen. Mantıksızlığının bana bütün işkencelerine katlanmaktan daha çok acı verdiğini söylediğimde bana inanacağına güveniyorum."
"Deneyimlerimiz düşlerimizle aynı mayadandır."
"Ölüm diye bir şey yok. Yaşam ruhtur ve ruh da ölemez."

Puanım



0 yorum:

Yorum Gönder