24 Eylül 2017 Pazar

Cennet Ateşi Şehri (Ölümcül Oyuncaklar #6) - Cassandra Clare | Kitap Yorumu

   Orijinal Adı: City Of Heavenly Fire
Seri: The Mortal Insruments  #6
Önceki Kitap: Kayıp Ruhlar Şehri
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 800
Baskı Yılı: 2014 
Goodreads Puanı:4.48  (206,247 Oy)


Arka Kapak Yazısı
Siyah, gece boyu avlanmanın rengi

Beyaz, ölümün ve yasın

Altın rengi, gelinlikler içindeki bir gelinde güzel

Ve kırmızı, büyüyü tersine çevirmeye özel

- Gölge Avcısı Çocuk Şiiri

    Dünyayı sarsan kült seri “Ölümcül Oyuncaklar”ın merakla beklenen bu baş döndürücü finalinde, Clary ve arkadaşlarışimdiye dek karşılarına çıkan en acımasız düşmanla savaşacak: Clary’nin ağabeyi.Sebastian Morgenstern çoktan harekete geçti. Cehennem Kupası’nın gücüyle Gölge Avcıları’nı karanlık avcılara dönüştürüyor. Aileleri ve âşıkları birbirinden ayıran bu karanlık yaratıklarla Sebastian’ın ordusu gitgide genişliyor.

   Köşeye sıkışan Gölge Avcıları, Idris’e çekilse de Alicante’nin meşhur iblis kuleleri bile onları Sebastian’ın gazabından uzak tutacak güçte değil. Üstelik Ne filimler, Idris’te kapana kısılmışken dünyayı iblislerden kim koruyacak?

   Ne flimler’in hayal bile edemeyeceği kadar büyük bir ihanet açığa çıkarken Clary, Jace, Isabelle, Simon ve Alec’in kaçmaktan başka çaresi yok. Daha önce hiçbir Gölge Avcısı’nın ayak basmadığı ve giden hiçbir canlının geri dönemediği iblis topraklarının derinliklerine yolculuk etmek zorunda kalsalar da...


Yorum
   Nihayet sürünerek de olsa koskoca seriyi çok şükür ki bitirdim. Normalde bunun gibi fantastik aşk romanları hemen akar gider ama ben sadece otobüsten otobüse e-kitap olarak okuduğum için bitirmem biraz zaman aldı. Belki de sırf böyle süründürerek okuduğum için çok da tadını alamadım kitabın. En azından serinin diğer kitapları kadar sevemedim. Serinin ilk kitabından sonuna doğru beğenme oranım düzenli bir şekilde azaldı diyebilirim.

   Kitapta çok fazla olay sığdırılmaya çalışılmış ama bu kurgu kargaşasına sebep olmuş. Sürekli kitabı aksiyonlu yapayım derken yazar biraz fazla abartmış diye düşündüğüm yerler oldu. Spoiler vermek istemiyorum ama kitabın gidişatı ve sonunda olanlar beni pek şaşırttı diyemem. Öngörülebilir sonlardan nefret ediyorum! Ama yazarın birtakım şaşırtmacalar yaptığı noktalar oldu. En azından herkes mutlu ve amacını elde etmiş diyebileceğimiz bir klişe yoktu. Simon’ı bu kitap daha çok sevdim. Çekici bulduğum Sebastian’a yani Jonathan’a ya da adı her neyse ona biraz daha sempati duyduğum yerler oldu. Özellikle kitabın son sayfalarına doğru bir an Jace’ciliği bırakıp Sebastian’cı olmama ramak kalmıştı. Jace’in özgüvensiz halleri ve ezilmiş çocuk psikolojisi artık feci sıkmaya başlamıştı beni ve Sebastian bir kaçış olmuştu bana. :)


     Kitaba farklı farklı çok fazla karakter katıldı. Etraftan aldığım duyumlara göre bazıları yazarın önceki serisi Cehennem Makineleri içinde yer alan karakterler olduğu için iki seri arasında bir köprü kurulmuş oldu. Ama onlarla ilgili bazı yerlerin çok fazla uzatıldığı ve içimi sıktığı gerçeğini göz ardı edemem. Belki bu Ölümcül Oyuncaklar Serisi’ni okumadan önce diğer seriyi okuyanlar için sorun olmamıştır ama ben onlar kadar severek okumadım o karakterlerin bölümlerini. Yani tavsiyem bu kitabı henüz okumamış olanların bu seriyi beklemeye alıp daha kısa bir seri olan Cehennem Makineleri serisini araya sıkıştırmaları. En azından bunu yapmak kitabın azımsanamayacak kadar bir kısmını daha çekilir kılacaktır.


   Kitap akıcı ve üslup güzeldi. Diyalogların doğallığı hoşuma gidiyordu. Özellikle Magnus Bane’in alaycı ve sempatik konuşmaları cidden haz alarak okuduğum yerlerdi. Ancak çeviri de yadırgadığım yerler olmadı değil. 5 kitaptır “stel” olarak okuduğum şey bu kitapta “mızrakçık” olarak çevrilince onun farklı bir şey olduğunu düşündüm ve uzun süre adapte olamadım. Sessiz Biraderler gibi başka birtakım çeviri hataları da olmasa gerçekten daha iyi olurdu. Gereksiz yere uzatılmış olsa bile, son 3 kitap biraz ağır ilerlese de yine de okuduğuma değdiğini düşünüyorum. Bu tür serileri sevenler hemen okumalılar. Bende ne zaman kısmet olur bilmiyorum ama Cehennem Makineleri’ni de yakın zamanda okumayı düşünüyorum. Herkese bol kitaplı günler. :)


Alıntılar
Zamanın silemediği anılar vardır. 
Sonsuzluk kaybı unutturmaz, sadece daha katlanılır kılar. 
Silahlar kırılıp tamir edildiği zaman, tamir gördükleri yerler daha güçlü olabilir. Belki kalpler de aynıdır. 
Bazen bir şeyleri yeniden kazanmak için her şeyini kaybetmen gerekir ve kaybetmenin verdiği acı ne kadar büyükse yeniden kazanmak da bir o kadar tatlıdır. 
Tuhaf, diye düşündü. Kendini hep cesur bir insan olarak düşünmüştü. Ölümsüz bir hayat yaşamak ve yüreğinle zihnini yeni deneyimlere, yeni insanlara kapatmamak cesaret gerektirirdi. Zira yeni olan şey hemen hemen hep geçiciydi. Ve geçici olan insanın kalbini kırardı. 
Düştüğün zaman olan budur. Sende pırıl pırıl olan her şey karanlık bir hal alır. Bir zamanlar ne kadar zekiysen o kadar kötü olursun. Uzun bir düşüştür bu. 
Bildiğim ve sevdiğim her şeyi terk ettim. Belki tam olarak terk etmedim ama kendimle daha önceki hayatım arasına bir cam duvar ördüm. Onu görebiliyor, fakat dokunamıyordum, bir parçası olamıyordum.


Puanım

5 yorum:

  1. O,koskoca seriyi bitirdiğin için ben de seni gönülden tebrik ediyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ablacığım evet biraz uzun zaman aldı ama nihayet bitirdim çok şükür ki :)

      Sil
  2. Diğer seri de de magnusu göreceğime sevindim. Evet yorumunu dün okudum gayet güxel bir yorum olmuş vallaha. Bende taze bitirdim sayılmaz ama yorumu geç girdim yoksa bayramdan önce okumuştum. Sırada cehennem makineleri var inşallah yorumun için teşekkürler ilkaycım :)

    YanıtlaSil
  3. Fantastik kurgu mu oluyor bu? Okumadığım için bilmiyorum ama sanki Orta Dünya gibi ya da benzer şeyler. Yüzükler'den sonra Ejderha Mızrağı diye bir kitaba başladım ama bana hep kendini tekrar ediyor geldiği için sıkılmış biteremiştim, Yüzükler çok özgündü. Diğerleri sanki hep ondan esinlenmiş gibi geliyor bana. Kuleler filan. Ama bilemiyorum belki benzemiyordur, okumadan haksızlık etmeyeyim.:)
    Çok teşekkürler Sümeyye'ciğim.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi fantastik de kendi arasında kollara ayrılıyor mesela senin dediğin Yüzüklerin Efendisi Ejderha Mızrağı filan epik fantastik oluyor farklı dünya imparatorluklar kuleler filan oluyor diğer fantastik de daha çok vampir melek uzaylı gibi farklı yaratıkların aşkları maceralarını anlatıyor ve gençyetişkin tarzda oluyor ağırlıklı olarak. ama içinde insan dışında varlıklar olduğu içinde her ikisi de fantastik kategorisinde değerlendiriliyor. Dediğin kitap okuma listemde var ama bir türlü kısmet olmadı. Yüzüklerin efendisi çıtayı bayağı yükseklere taşıdı ve onu kopya etmeden bu çıtayı aşmak hayli zor. Zaten bu türe öncülük eden en büyük isimdir kendileri. Yorumun için teşekkür ederim canım :)

      Sil