10 Temmuz 2016 Pazar

Kemikler Şehri (Ölümcül Oyuncaklar #1) - Cassandra Clare | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: City Of Bones
Seri: The Mortal Instruments #1
Sonraki Kitap: Küller Şehri
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 580
Baskı Yılı: 2014
Goodreads Puanı: 4.12  (1,085,660 oy)


Arka Kapak Yazısı
Vampirler, kurtadamlar, periler, gerçek aşk ve aklınızı başınızdan alacak daha birçok şey. Ölümcül Oyuncaklar hafızanıza kazınacak!

On beş yaşındaki Clary Fray, New York’ta Pandemonium Kulüp’e doğru yola çıktığında bir cinayete tanıklık edeceği hiç aklına gelmezdi.
Hele ki, bu cinayetin daha önce hiç görmediği acayip silahlara sahip tuhaf dövmeli üç genç tarafından işleneceğini hayatta düşünemezdi! Clary, polisi arayabileceğini biliyordu fakat ceset bir anda ortadan yok olunca ve canileri Clary’den başka kimse göremediği için durumu açıklamak pek kolay olmayacaktı!

Clary’nin onları görebilmesine çok şaşıran katiller kendilerini Gölgeavcıları olarak tanıtacaktı. Yani, dünyayı şeytanlardan arındırmaya ant içmiş gizli bir kabile!


Yorum
     Fantastik severler buraya! Yine güzel bir genç-yetişkin, fantastik seri ile karşı karşıyayız. Bir süredir kitap yorumu yazamadım, o arada gerçekten güzel kitaplar okudum. Dikenlikler Prensi ve Örümcek Ağındaki Kız bunlardan ikisiydi. Bunlar hakkında yorumu Esma bloggerımızın geçmişteki paylaşımlarında bulabilirsiniz. Serinin ilk kitabını henüz bitirdim ve yorumu da sıcağı sıcağına eklemek istedim. Öncelikle kitabın konusundan başlayacak olursam, kitap insanları ve dünyayı iblisler ve onlar gibi kötü varlıklardan koruyan, birçok insan-üstü yetenek ile donatılmış, dövüş dehası "gölge avcıları"nı ve onların mücadelesini konu alıyor. Bu seri diğer fantastik seriler gibi vampirler, kurt-adamlar veya periler gibi tek bir tür üzerine yoğunlaşmamış hepsinin içinde yer aldığı bir seri. Bu özellikle benim gibi tek bir paranormal yaratığı bile uçuk bulan bazı okurlara çok itici gelebilir ancak inanın bana okurken hiçte gözünüze batmadığını anlıyorsunuz. Hatta diğer serilerden ayıran hoş bir detay olduğunu söyleyebilirim. İşte bu yaratıklar da efsane gölge avcılarının kimlerle uğraşıp dünyayı kimlerden koruduğu sorusunun cevabı. Bu varlıklardan başta iblisler olmak üzere diğer tehlikeli canavarlar, insanlık ve dünya üzerinde büyük bir tehdit oluştururken, gölge avcıları düzeni sağlayıp paranormallerin dünyasını ve sıradanlarınkini dengede tutmakla görevliler. Kitabı okurken anlıyorsunuz ki aslında mücadele ettikleri bu olağanüstü yaratıklardan çok daha zorlu bir rakip. Kendi içlerinden birisi. İşte bu gölgeler dünyası ile yeni yeni tanışan ve bir anda kendini avcıların arasında bulan Clary'nin hikayesini dile getiriyor bu kitap.


     Karakterleri ele alacak olursak, başta yukarıda belirttiğim gibi daha bir gün öncesinde hayatı sıradan bir 15 yaşındaki kızın hayatı gibi olan, kendi halinde, resim çizmekle, şiir dinletileriyle uğraşan bir kızken sadece eğlenmek amaçlı gittiği bir klüpte tanık olduklarından sonra hiçbir şey artık eskisi gibi olmuyor onun için. Artık gölgeler dünyası ile tanışma vakti geldi. Jace Wayland ise tüm genç okuyucuların hayran olacağı türden bir yakışıklı. Yaşıtlarına nazaran çok sayıda iblis öldürmüş, silahları pek iyi kullanan, altın sarısı bu delikanlı hayatını gölge avcılarına ve intikama adamış ve bu sırada kızıl saçlı Clary ile karşılaşıp ona bu hayata adapte olmasında yardım eden tehlikeli ve umursamaz bir serseri. Alec ve Isabelle ise Jace gibi yetenekli gölge avcıları ve onun yakın arkadaşları. Bunun dışında gölge avcılarının bulunduğu enstitüyü yöneten Hodge gibi karakterler ile Valentine gibi birçok karakter var. Ancak bunlar hakkında bilgi verirsem spoiler gibi olacağından kitapta okuyup görmeniz daha doğru olacaktır. 
     Kitapta zaman günümüzdeki bir zamanı anlatıyor. Günümüzdeki gibi metrolar, kafeler, telefonlar mevcut. Mekanlar ise renkli ve gözde canlandırması kolay mekanlar. Özellikle sıradanların göremediği haritada yer alan yerler ve dıştan köhne görünen ihtişmalı binalar gibi detaylar da hoşuma gitti. Mekan tasvirleri çok uzun tutulmamakla birlikte gözümde kolayca canlandırdım. 

     Kitap akıcı bir dille yazılmıştı. "Ben" dili kullanılmamıştı. Clary ağırlıklı olsa bile kararkterlerin duygu ve düşüncelerine de arada değinilmişti. En azından baş karakterlerin. Kitapta sürekli heyecan hakimdi hatta bu yüzden bazı yerlerde heyecan ve aksiyondan fırsat bulup karakterlerin bu konudaki duygularına pek değinilmemesinden hoşlanmadım. Mesela esas kız Clary bazen öyle şeyler öğreniyor ki veya başına öyle şeyler gelip yalnız kalıyordu ki ama buna rağmen böyle bir hayata yeni girse bile hiç zorlanmıyormuş gibi aktarılması, ne hissettiği ile ilgili tasvirlere yer verilmemesi kitabın zayıf yönlerinden birisiydi. Kitapta çok fazla gizem vardı. Bir kısmı ilk kitapta çözülse bile, bazıları hala sır olarak diğer kitaplara kaldı. Özellikle kitabın sonlarında ortaya çıkan birtakım şeyler "Bu nasıl olur?" dedirtecek kadar şaşırtıcı ve ters köşe yapan gerçeklerdi. Ben seneler önce bu kitabı okumadan filmini izlemiştim. Filmi kitaba bağlı kalmadan izlediğim için ve  oynuncuları da sevdiğimden zevkle izlemiş ve beğeniştim ilk kitap bittikten sonra bir kez daha izlediğim zaman, kitaptan bariz farklı yerlerini görünce ve kitapta aldığım hazzı ve doygunluğu elde edemeyince filmi ilki kadar sevemedim açıkçası. Ama yine de oyuncuları sevenler için bence güzel bir fantastik film olarak izlemelerini tavsiye ederim. Ama kitapla birebir paralellik beklemeseler iyi olur. Kitapta Jace ile Clary arasında geçen ve bazılarını alıntı olarak aşağıda paylaştığım hoş diyaloglar, Jace'in sempatik ve komik replikleri kitaba ayrı bir tat katıyordu. Bu ikilinin arasındaki çekimi gerçekten sevdim. Aksiyonla dolu, gizemli, sürükleyici bir fantastik kitap arıyorsanız bence bunu kaçırmamalısınız. İyi okumalar dilerim :)


Alıntılar
-Ne istiyorsun?

-Sadece kahve. Koyu, ruhum gibi.
Çoğu kimse üzüldüğünde veya korktuğunda değil, hayal kırıklığına uğradığında ağlar.
J:Ben son derece çekiciyim.
C:Alçakgönüllülüğün de çekici bir özellik olduğunu hiç duymadın mı?

J:Sadece çirkinlerden. Dünya alçakgönüllülerle dolu olabilir ama şu anda kibirlilere ait. Benim gibi.
Erkeklerin yaptığı en kötü şeyler genellikle aşk adınadır.
Bütün bunlardan öğrendiği birşey varsa, o da sonsuza dek sahip olacağını sandığı şeyleri ne kadar kolay kaybedebileceğiydi.
Sadece amacı olmayan insanlar mutsuzdur.
Cehenneme düşüş kolaydır.
C:Şimdi tişörtünden bir parça koparıp yaramı mı saracaksın?

J:Giysilerimi parçalamamı istiyorsan sadece söylemen yeterli. Bundan çok daha az acısız olurdu.
J:Çocuğun babası sadece onu daha güçlü, esnemez bir hale getirmeye çalışıyordu. 

C:Ama insan gerektiğinde esnemeyi öğrenmelidir. Yoksa kırılır.

J:Yeterince güçlüysen kırılmazsın.
Sevmek yok etmekti ve sevilmek, yok edilecek kişi olmaktı.
Dünya üzerinde ergenlik çağındaki herkes böyle hisseder. Kırık, sıradışı, bir şekilde farklı, kazayla köylülerin arasında doğmuş bir kraliyet üyesi gibi. 
J:Doğum günleri özel olmalıdır. Benim doğum günlerimde, babam bana istediğim her şeyi alabileceğimi veya yapabileceğimi söyledi. 

C:Her şeyi mi? Sen ne tür her şeyler isterdin?

J:Şey, beş yaşımdayken spagetti banyosu yapmak istedim.
Mea culpa, mea maxima culpa
Düşüş çağırıyor

Yükseliş çağrılırken.
Kendini kurtarmadan, başkalarını kurtaramazsın.


Puanım
 

0 yorum:

Yorum Gönder