Herkese merhaba! Ne zamandır buralara uğrayamıyorum, özlemişim cidden. Blogger arayüzünü görmeyeli uzun zaman olmuş. Sevdiğim blogları da takip edemez oldum, arayı kapatabilirim umarım. :)
Kitap okumaya bile istediğim kadar vakit ayıramadığım için blogu iyice aksattım, bende en azından aylık rapor gibisinden yazı eklemeye karar verdim.
Nisan'da toplam 8 kitap okumuşum.
1. Bulantı - Jean Paul Sartre
Yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
2. Çöl Mızrağı - Peter V. Brett
Yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
3. Ruhsal Zeka - Muhammed Bozdağ
Yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
4. Parfümün Dansı - Tom Robbins
Yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
5. Bir İdam Mahkumunun Son Günü - Victor Hugo
Yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
6. Dr. Jekyll ve Bay Hyde - Robert Louis Stevenson
Yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
7.Kadınlar - Eduardo Galeano
Kitabın ismi beni çekince neymiş diye baktım ve ilgimi çekince okumaya başladım. Eduardo Galeano, Uruguay'lı bir gazeteci ve baya çalkantılı bir yaşamı olmuş. askeri darbe yüzünden hapse atıldığı olmuş, siyasi olaylar nedeniyle ülke değiştirmek zorunda kalmış. Zor bir hayat yaşamış ve bu kitabı yazmış.
Kitap kadınlarla ilgili küçük yazılardan oluşuyor, deneme türünde ve yazarın kendi kalemine özgü bir havası var. Tüm dünya tarihindeki yaşamış kadınlar ve efsanelerden topladığı olayları kendi kalemiyle okura aktarıyor ve kadının dünya tarihinde ne kadar zorluklar yaşadığını öyle güzel gözler önüne seriyor ki. Ve bir erkek olarak bu tutumunu her sayfa da takdir ettim. Kitapta ki yazılar öyle oku geç şeklinde okunmamalı, her yazı insana çok şey anlatabilecek nitelikte. Bende yavaş yavaş okudum, zaman zaman kanım dondu; kadınların çektikleri karşısında, zaman zaman da göğsüm kabardı; erkek egemen toplumlarda, zincirlere karşı çıkarak her şeyi göze alan, boyun eğmeyen kadınlar karşısında.
Yazarın düşüncelerine tamamen katılmasam da yazdığı kitap insana hem ilham verebilecek nitelikte hem de kadınların dünya da ne kadar hor görüldüğünü kanıtlayacak nitelikte. Zaman ayrılıp okunması gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum.
8.Gökdelen - J.G. Ballard
Uzun zamandır okuduğum en ağır kitaptı, hem akmadı hemde beni reading slump kıyılarında dolaştırdı.
Aslında yazar çok iyi bir fikir ve mesaj kaygısı ile yola çıkıyor, modern kültürün ve tüketim toplumu yapısının insanlık üzerindeki etkisini ve ruhunda meydana getirdiği çürümüşlüğü anlatmak istiyor ve bunu küçük bir topluluk üzerinde anlatmaya çalışıyor.
İnsanlar kendi kendine yeten gökdelenlerde yaşamaya başlıyor, tek gökdelende ortalama iki bin kişi yaşamını sürüyor, içinde okul, alışveriş merkezi ne ararsanız var. Sistem öyle kurulmuş ki dışarıya hiç çıkmadan yaşamak mümkün. Gökdelende ise katmanlı bir toplum yapısı söz konusu, üst kata çıkıldıkça refah seviyesi artıyor ve en üst kasttakiler burjuvazi yaşamını temsil ediyor. Bu yaşam tarzı herkesin içinde çürümüşlüğe sebep olmuş ama herkes bunu maskesi ardına gizliyor. Aslında tüm bunları ilk 50 sayfa da anlıyorsunuz. Zaten yazar o 50 sayfadan sonra insanın içindeki o çürümüşlüğü dışarı çıkarıyor ve ortaya tam anlamıyla vahşetin hüküm sürdüğü bir kaos ortamı çıkıyor. Yazar vahşiliğe vurguyu biraz fazla yapmış bu da okuru rahatsız ediyor, iyi anlamda değil.
Kitap fikir ve mesaj açısından çok iyi bir noktadan çıksa da yazar nasıl yaptı bilmiyorum ortaya okunması çok zor bir kitap çıkarmış. Dili ağır değildi ama akmıyor kesinlikle, ben kitap okurken çok nadiren bu sorunu yaşarım ve kitapta okurken beni zorladı açıkçası.
Genel olarak iyi bir kitap olsa da yazarın vahşete olan (benim gereksiz bulduğum) fazlaca vurgusu ve kitabın bir türlü akmaması yüzünden düşük puan verdim. Şimdilik yazarın başka kitabını okumayı düşünmüyorum.
Blog da aktif olamasam da Goodreads'te gecikmeyle de olsa yorum ekliyorum, bu yorumları da oradan alıyorum. Mayıs yazımı da çok geçmede ekleyeblirim umarım. Herkese hayırlı ramazanlar. :)
Güzel bir ay olmuş. Bu arada Mayıs için çok geç kalma :D
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :) Birazdan yazmayı düşünüyorum, gecikmesin fazla. :D
Silne güzel bir ay olmuş, iki kitabı aynı anda okuyorum malesef ikisini de bitiremedim, çok utandım şimdi:(((
YanıtlaSilTeşekkür ederim, okuma hedefimden geride kalmamaya çalışıyorum ama yine de yetişemiyorum. :/
SilSende toplarsın ya oluyor öyle bazı zamanlar insan hiç okuyamıyor.
hayırlı ramazanlar! keyifli okumalar!
YanıtlaSilTeşekkürler, sana da :D
Silbahar şenliği listesinde adını göremedim :) katılmadın mı sen?
YanıtlaSilListelere uymakta çok zorlandığım için bahar şenliğine katılmamıştım, iyi ki de katılmamışım, hiç uyamadım diye baya üzülürdüm muhtemelen. :D
SilGüzel bir nisan olmuş anlaşılan.Bol okumalı zamanlar diliyorum size:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :D
SilBu tür yazıları görünce ben neden blogta böyle bir şey paylaşmıyorum diye soruyorum kendime 😂 Yapacağım diyorum sonra vazgeçiyorum.
YanıtlaSil8 kitap çok iyi 😉
Yapsan güzel olur bence, hem insan kendini takip edebiliyor iyi oluyor bence. :D
SilTeşekkür ederim. :)
Biz de seni özledik. Aramıza döneceğin günü sabırsızlıkla bekliyoruz. Sevgiler canım :-)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Şule Ablacım, umarım kısa zamanda dönerim, özledim bende. :D
Silhay maşallah ya :D
YanıtlaSilahaha teşekkürler. :D
Silgayet verimli bir ay olmuş anlaşılan nisan, hele akmayan bir kitap da var işin içinde:) keyifli okumalar dilerim, sevgileR:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :) Evet ya o akmayan kitap baya zorladı beni :D
SilTeşekkür ederim İlkay'cım, bizde özledik sizleri de zaman bulmak çok zor ya.:D
YanıtlaSilKadınlar'ı oku mutlaka, yavaş yavaş okusan da sorun olmaz içindeki yazılar birbirinden bağımsız, seveceğine eminim. :)