22 Ekim 2017 Pazar

Metro 2033 (Metro #1) - Dmitry Glukhovsky | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Metro 2033
Seri: Metro #1
Sonraki Kitap: Metro 2034
Yayınevi: Panama Yayınları
Sayfa Sayısı: 568
Baskı Yılı: 2010
Goodreads Puanı: 3.98  (24,179 Oy)


Arka Kapak Yazısı
   Moskova Metrosu'ndaki Sırrı Keşfetmeye Hazır mısınız? Rusya'da 1 Milyon Kişi Okudu, 25 Dile Çevrildi Haritalarıyla.

   Yıl 2033...Nükleer savaş sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde. Hayatta kalan birkaç bin kişi yeraltına, dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Moskova Metrosu'na sığınıyor.

   Burası insanoğlunun son kalesi.

   Yeraltındakiler için en büyük tehlike Karaderililer. İstasyonlar mini devletlere bölünmüş. İdealler, dinler, temiz su filtreleri gibi nedenlerle bir araya gelmiş halklar. Duygular yerini içgüdülere bırakmış.

   Tek bir amaç var: Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak.

   Genç Artyom'a yaklaşmakta olan karanlık tehlikeye karşı halkı uyarması için Metro'nun kalbi, "Polis" istasyonuna gitme görevi verilir. Metro'nun kaderi belki de tüm insanlığın kaderi Artyom'un elindedir artık.

   Moskova metrosu, romanda anlatıldığı gibi labirente benzer, büyüklüğü ve hatları tam olarak bilinmeyen bir gizemdir. Metroda, devlet ve gizli servislere ait yüzden fazla gizli yeraltı sığınağı bulunur. Sovyetler Birliği döneminde liderleri korumak ya da ülkeden kaçırmak için yapıldığı söylenen Metro-2, Moskova metrosunun bir parçası ve en ünlü efsanelerinden biridir. Esin kaynağı olduğu çok sayıda mit ve şehir efsanesi vardır.


Yorum
   Merhaba sevgili kitap severler! Yepyeni bir kitabın daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Çoğunuzun bir yerlerden ismini duyduğunu düşündüğüm, ünlü bir kitap bu: Metro 2033. İsminden de anlaşılacağı üzere günümüz dünyasından çok farklı yıllar sonraki dünyayı konu ediniyor. Gerçi böyle kuru kuru da tanımlamamak lazım kitabı. Dünyanın bundan yıllar sonraki halini ve basit bir yeraltı distopyası beklerken, içinde siyasetten tarihe, bilim kurgudan fantastiğe, gerilimden polisiyeye kadar bir çok karışık türün örneklerini barındıran bir kitaptır kendileri. Kitap “turşu” gibi olmuş tabiri caizse, yazar ne bulduysa katmış kurgunun içine. :)

   Olaylar Moskova metrosunda geçiyor. İnsanların sebep olduğu kirlilikler ve radyasyon sonrası yeryüzünün yaşanılmaz hale gelmesi üzerine insanlar radyasyonun ve dünyada radyasyon sonrası mutasyona uğrayan varlıkların olumsuz özelliklerinden kaçmak üzere yeraltı metrosuna sığınırlar ve kendilerine orada yepyeni bir dünya kurarlar. Yeryüzünden mümkün oldukça şeyi ise yanlarında götürürler yaşamlarına devam edebilmek için. Yaşamak için yiyecekler, beslemek ve yararlanmak için hayvanlar ısınmak için sobalar ve odunlar… Buna rağmen yanlarında götüremedikleri şeyler de vardır. Örneğin; güneş ışıkları, tertemiz oksijen, ağaçlar… Ancak yeryüzünde onları bekleyen tehlikenin yanı sıra yeraltının karanlık dünyasında da birtakım tehlikeler insanları rahat bırakmamaktadır. İstasyonların koruyucusu olarak görevlendirilen savaşçılar, bir yandan yeraltı tünellerine sızarak onları öldürmek isteyen yer üstü canavarlarına karşı mücadele verirken bir yandan dilden dile dolaşan ve efsane mi gerçek mi olduğu bilinmeyen karanlık tünellerde yaşayan ruhlar, dev sıçan ve solucanlar gibi değişik mutasyona uğramış yaratıklara karşı savaşmaktadırlar. İşte tüm bu paranormal olayların tam ortasında, önünde çok önemli bir görev ve yeraltı dünyasını kurtarmanın sorumluluğunu sırtlanmış bir kahraman olan Artyom bulunmaktadır.


   Hikayeyi kısaca özetledim. Baş karakter olan Artyom’un iç dünyasının kitapta çok güzel aktarıldığını söyleyebilirim. Onun korkuları, iç dünyasında yaşadığı şaşkınlıklar, sorular, kafa karışıklıkları, rüyaları çok güzel tasvir edilmiş. Ancak yine de karakteri çok benimseyip sımsıkı bağlanamadım ve bu yüzden kitabı içime sinerek okumadım pek. Başlarda güzel ve gizemli bir kitap olarak ilerliyor. Kitapta en arka ve en ön sayfada metro istasyonunu gösteren detaylı bir harita var. Buna bakarak kitabı ve karakterlerin yaşadığı maceraların nerede nasıl geçtiğini gözünüzde canlandırmak daha kolay oluyor. Bu kitabı orijinal kılan bir yön olmuş. Ancak yine de kitapta çok karmaşık gelen, anlamakta zorlandığım ve birkaç kez okuduğum yerler oldu. Sanırım yazar kafasında bir dünya yaratmış ve bu dünyayı gerçek dünya ve gerçek dünyadaki yıkımlar, savaşlar, siyasi bölünmelerle kitaptaki dünyadaki karakterler ve çatışmalarla alegorik yolla özdeşleştirmeye çalışmış. Siyasi yönü de ağır basan kitap bu yüzden Metro. Ancak bunu biraz karmaşık olarak yaptığı için kitapta kimler kimin düşmanı, olaylar neden farklı yerlerde farklı işlenmiş okurken insan anlayamıyor. Gerçi yazar bunu daha açığa kavuşturmak için sayfa altlarına dipnotlar serpiştirerek çaba sarf etmiş ama yazarın vermek istediği mesaj için yeterli olduğunu düşünmüyorum. Mutasyona uğramış canavar fikrinde bir sorun görmesem de yazarın çok fazla fantastik ögeye başvurmuş olması da biraz itici geldi bana. Yine de dünyanın olası sonunu, nükleer felaketi ve yeraltı dünyasını çok iyi kurguladığını düşünüyorum.


   Kitapta üçüncü bakış açılı anlatım vardı çok akıcı olmasa bile güzel bir dili vardı. Bazı yerlerde okurken kopukluk hissettim özellikle diyaloglar arasında bağlantı sorunları oluyordu. Kitap belli yerlerde çok meraklandırıp akıp gidecek kadar sürükleyici, belli yerlerde ise tıkanıp kalıyor ve bir türlü ilerlemiyordu. Kitaba vereceğim puan konusunda da kafam karışık bu nedenle. Ancak sonu farklı ve merakta bırakacak şekilde bitti. Hem iki kitabı birden almıştım bu yüzden ikincisini de en kısa zamanda okurum diye düşünüyorum. Karmaşık, farklı ve özgün bir distopya sevenler için önerebileceğim türden bir kitap. Herkese bol kitaplı günler. :)


Alıntılar
Kim bir ömür boyu karanlığa bakacak kadar cesur ve kararlıysa, ilk umut ışığını o fark edecektir.
İnsanoğlu, diğer canlılardan çok daha iyi bir katildi.    
 Zaman bir cıva gibidir: Onu küçük parçalara bölmeye kalktıkça, anında yeniden toparlanacak, bütün haline gelecek ve şekilsiz bir hal alacaktır.  
Bazı şeyler vardır ki, yapmak istemezsin, bir daha yapmamaya yemin edersin, kendine yasaklarsın ama sonra her şey kendiliğinden oluverir. Üzerinde daha fazla düşünmeyi beceremezsin, düşünme merkezin iyice boşalmıştır, geriye sadece kendini hayretle izlemek kalır, suçun olmadığına inanmışsındır ve sonra her şey kendiliğinden yaşanır.
İnsanı tek şey çıldırmaktan kurtarabilirdi: Bilmemek.
Ölüm korkunç değildi, korkunç olan onu beklemekti.
İnsanlar ona göre karmaşık bir makineydi; önce gıda ürünlerini yok eden sonra da bok üreten bir makine…


Puanım
 

30 yorum:

  1. Bilim kurguyu kitaptan çok film olarak izlemeyi seviyorum nedeni belki de senin yazdıklarında, yani çok güzel başlıyor, harika gidiyor ama sonra tıkanıyor, sanırım kitap yazmanın daha doğrusu roman yazmanın en zor yanı bu, her sayfada aynı tempoyu tutturamamak. Ama filmde öyle olmuyor:) Konu çok ilginçmiş, metroda öyle gizli sığınakları olduğunu bilmiyordum. Ama akla yatkın çünkü iki (gerçisi ikincisi tam ihtilal sayılmaz renkli devrimler diyorlar) ihtilal yaşamış ülke Rusya, ne olur ne olmaz. Her an kaçacak yer yapılmalı:))))

    Çok teşekkürler Sümeyye'ciğim, ilgliyle okudum.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet filmde görsellik var kelimeleri ve hayal gücünü kullanmaya pek gerek kalmıyor olmadı biraz kopya çekerek aksiyon sahnesi filan koyuyorsun veyahut etkileyici bir şarkı arka planda birden fazla yönümüz hitap ettiği için film biraz daha tercih ediliyor kitabına göre.bu kitabın filmi yapılıyor diye duydum oyunu ise zaten varmış. Oyunu bayapı beğenilmek grafikler filan iyi diyorlar eğer bilgisayar oyunu seviyorsan onu tavsiye ederim kitaptaki öyküyle benziyor oyunun öyküsü de. Evet ruslar birçok düşmanları olduğu için yeraltında bu tarz şeyler yapıyorlarmış kitabın gerçek hayatla bağlantılı çok yönü var özellikle bu metro ve istasyon isimlerinin çoğu gerçek hayattan alınmış. Buda kitaba ayrı bir boyut kazandırıyor elbette.ben teşekkür ederim asıl değerli yorumun için sağlıcakla :)

      Sil
  2. Geleceği anlatan kitap ya da filmlerin vazgeçilmez temalarından birisi de bu.
    Alıntılar da çok yerinde.

    Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet gelecekte bir felaket senaryosu başarılı şekilde aktarılmış diye düşünüyorum. Alıntıları bende beğendim kitapta. Yorum için teşekkürler :)

      Sil
  3. Hoş bir kitaba benziyor, daha önce hiç duymamıştım. Özellikle Metro-2 konusu çok dikkatimi çekti. Emeğine sağlık, çok güzel bir yazı olmuş ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet her metro kitabında başka kahramanlar ile yola devam ediyoruz benimde ilgimi çekti seri devam kitaplarını okumaya düşünüyorum. Teşekkürler. Sevgiyle kal :)

      Sil
  4. Film gibi bir kitap. Not edeceğim. Kalemine sağlık! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet filmi de çekileceksin zaten. Uyarlanmaya çok müsait bir kitap ama ruslar ağırlıkta olduğu için amerikalı filmciler çekmeye pek iştahlı değil anlaşılan :D

      Sil
  5. Evet dediğim gibi haritaya bakıp istasyonları görünce kafanda o dünyayı kurgulamak daha kolay oluyor kitapta sürekli gerilim ve aksiyon olduğu için film gibi akıcı gidiyor diyebiliriz. Filme uyarlanmaya çok müsait zaten bilgisayar oyunu bile varmış araştırırken gördüm belki oynarım bile. Yorum için teşekkürler sevgilerimle :)

    YanıtlaSil
  6. Radyasyonlarla ilgili kitaplarida filmleride seviyorum. Ama yazarın bu son cümlesindeki kibarlik beni benden aldi 😂 okumak zevkli olmustur. Yorumlaman zaten güzel canm benm ellerine saglk 💕😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet günümüzde de yaygın olan radyasyonun önümüzdeki 20-30 yıldaki etkilerini nükleer felaketleri başarılı bir şekilde ele aldığını düşünüyorum. Değerli yorumun için ben teşekkür ederim canım sevgiyle kal :) 😍

      Sil
  7. Yeni dönem Rus yazarlarda mı var acaba bu karmaşık anlatım tarzı. Ben de Gece Nöbeti'nde zor birleştirmiştim noktaları. Akmıyordu kitap ben zorla ilerliyordum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yeni yazarlarda kişi isimleri ve yer isimleri konusunda zorluyorlar. Ama rus klasikler kadar kaliteli olmasa bile yine de okunabilir olduklarını düşünüyorum. Bahsettiğin kitabı daha önce duymamıştım onu da bir araştırayım o halde. Yorum için teşekkür ederim :)

      Sil
  8. Çernobil faciasını yaşayan bir ülkenin yazarından fantastikte olsa mutasyon konusunda gerçekçi tasvirler çıkacağını düşündüm.
    Metro 2033'ün hikayesi sürükleyici geldi bana. Yaşam mücadelesine ek olarak siyaset yapılması ve harita desteği ilgimi çekti.
    Bilgilendirme için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kitap bayağı her yöne hitap eden bir kitaptı yorumumda giriş paragrafındabbahsettiğimngibi tarih, psikoloji, gerilim, distopya her türü barındırıyor bu eser. Bu yönleriyle de ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Yorumun için teşekkürler. Sağlıcakla :)

      Sil
  9. Yeğenime gidip onun bilim kurgu kitaplarını talan edeceğim bir ara :) Benim kütüphanemde maalesef yok böyle kitaplar :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bilim kurgular var ve okunmak için hazır bekliyorlar ablacım bence de bir yokla bakalım hoşuna gidecek bir tür olduğunu düşünüyorum :)

      Sil
  10. Oldukça hacimli bir kitap olmasına rağmen, merak ettim, konusu oldukça ilginç, hem oldukça hareketli görünüyor hem de karakterlerin iç dünyasına da yer vermiş, çok güzel, paylaşım için teşekkürler, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet baş karakterin neler hissettiğini çok iui aktarmış hacimli ama akıp gidiyor ağırlıklı olarak gerilim ve macera söz konusu olduğu için. Değerli yorumunçim teşekkürler :)

      Sil
  11. ne ilginçmiş konusu yaaa. moskova, londra, paris metroları en eskileri imiş zaten galiba :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu metro da bayağı eski zaten taaa ikinci dünya savaşındaki düşünürler, siyaset adamlarının ismini taşıyan onlar için yapılan istasyonlar bile varmış kitaptaki dipnota göre :)

      Sil
  12. eh bizim de çorbada tuzumuz bulunsun diyerek not alıyoruz , gerçi bir miktar fantastik arası vermem icap ediyor ama :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bazen bir türe takınca takarım bende derim yeter artık süm birazda başka kitaplar oku ama heyhat öyle olmuyor işte :) yorumun için teşekkürler :)

      Sil
  13. Metro 2033'le sürekli karşılaşıyorum, elim gidiyor, alacak oluyorum vazgeçiyorum :D Aslında enteresan bir konusu var ama kopukluklar olmasından hoşlanmadım. Kararsızlığım bir süre devam edecek sanırım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende bazı eserlere karşı okusam mı okumasam mı alsam mı almasam mı karmaşıklığı yaşıyorum. Seni anlıyorum evet kopukluklar var yine de kitapta insanı merak ettiren okudukça kendine çeken bir şeytan tüyü De var. Cidden karışık duygular besliyorum kitaba karşı. Yorumun için teşekkürler :)

      Sil
  14. Merhaba bir kitap blogcanım daha oldu:))
    çok sık olmasa kitap kurdu bloglar sayesin de 2 senedir yeniden kitaplara vakit ayırmaya başladım süpersiniz gençler:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler ablacığım benimde senin gibi sempatik bir blog arkadaşım olduğu için mutluyum hep takipteyim artık seni. Güzel yorumun için teşekkürler. Hoşgeldin :)

      Sil
  15. Turşu benzetmesinin yanına ben de aşureyi eklemek istiyorum :D Bana çok karışık geldiği için aşureyi de pek sevmem ve bu kitabın kurgusu da karışık görünüyor anlattığın kadarıyla. Yine de metroda yaşam fikri cezbedici. Satın almam büyük ihtimalle ama kütüphanede karşıma çıkarsa okumak isterim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanır mısın bende turşu mu desem aşure mi diye ikilemde kalmıştım :D evet yeraltı dünyasını dünyamız ve istasyonları ise şehircikler olarak düşündüğümüzde ilgi çekici ve farklı gelmiyor değil insana açıkçası. Satın alman için gereksiz daha iyi ve kaliteli kitaplara para verebilirsin bunun yerine ama ben bir anlık cahillik almış bulundum zamanında el mahkum okuyoruz. Yorumun için teşekkürler sevgiyle kal :) 😍

      Sil
  16. Kucağında tanımadığı birinin çocuğunu kurtarmaya çalışan Artyom gibiyim...

    YanıtlaSil