2 Temmuz 2016 Cumartesi

Acımak - Stefan Zweig | Kitap Yorumu (Sabırsız Yürek)


Orijinal Adı: Ungeduld des Herzens
Seri: Yok
Yayınevi: Sentez Yayınevi
Sayfa Sayısı: 340
Baskı Yılı: 2008
Goodreads Puanı: 4.19  (4,311 Oy)


Arka Kapak Yazısı

Zweig'ın bu romanı diğer eserlerinde de olduğu gibi insanı derin düşüncelere sevk ediyor...Acımak...Sevgi ve merhamet...Bütün bu davranışlar yaşantımızda kilometre taşları oluştururken de, aynı zamanda talih ve kaderimizi de belirliyor.

Roman boyunca sorgulanan şey, almak mı, yoksa vermek mi önemli; sevmek mi, sevilmek mi...Psikolojik bir sorgulama. Ve insanın asla unutamayacağı vicdanında kök salmış küçük suçların derin sızısı...

Yorum

  Stefan Zweig'ın kitaplarına biraz daha ağırlık verme kararı aldıktan sonra Acımak'la başladım. Kitaba başlamadan önce kitapla ilgili bir bilgim yoktu ancak Zweig olması yetti bana. :)

  Acımak, Sabırsız Yürek ya da Merhamet. Kitap üç farklı ad ile basılmış ülkemizde. Ben sonradan öğrendim bunu, büyük yayınevleri neden basmamış diye şaşırmıştım ancak farklı isimle basmışlar, yine de okuduğum baskıda pek çeviri sıkıntısı yaşamadım.



  Acımak, merhamet, vicdan, sevgi, şefkat gibi değerlerin derinden sorgulandığı bir kitap. Yazar bu duyguları, bu duyguların artı ve eksi yönlerini, insan hayatına etkisini sorguluyor ve sorgulatıyor. Okurken ister istemez sizde kendinizi bu değerleri sorgularken buluyorsunuz, gerçek merhametin/doğru merhametin nasıl olduğunu-olması gerektiğini düşünmeye başlıyorsunuz.



  Anlatılmakla değil okumakla anlaşılacak bir kitap ve bu yüzden fazla uzun yazmak istemiyorum. Merhamet, acıma, sevgi gibi duyguların yeniden ele alındığı, vicdanın sorgulandığı bu muhteşem eseri okuyun derim ben. Herkese bir şeyler katacak, içinizde bir şeyleri kıpırdatacak hatta değiştirebilecek bir kitap. Umarım okursunuz ve sizde de bir şeylerin değişmesini sağlar. İyi okumalar :)

Alıntılar

Bitkiler açık havaya göre bir limonlukta nasıl daha çabuk büyüyüp gelişirlerse, insanın zihninde de yer eden hayallet, kuruntular da karanlıkta daha fazla yayılıp gelişirler ve soluğunuzu kesip sizi boğan sarmaşık dalları haline gelirler. 
İnsan bütün dünyanın çekmekte olduğu sefaleti düşünmeye kalksa neşesi yok olur, uykusu kaçar. Fakat asıl sizi şaşırtıp harap eden, hayalinizden geçirdiğiniz ıstırap değil de, kendi gözünüzle görmüş olduğunuz ıstıraptır.
 Bahtsızlık insanı alıngan, acı çekmek de insafsız yapar.
İnsan kendinden bir şey verdiği zaman yükselir, başkalarının acılarına merhamet duymakla zenginleşir. 
Ben o zamana kadar en büyük acının sevip de sevilmemek olduğuna inanmıştım. Şimdi ise bundan daha korkuncunun da var olduğunu anlıyordum. Bu da insanın, başkası tarafından kendisi istemeden sevilmesi ve sizi rahatsız edip hırpalayan bu ihtirasa karşı koymanın imkansız oluşu idi. 
Umutsuz bir sevgiyle seven kimse bir an gelir ki ihtirasını dizginleyebilir: Çünkü o yalnızca acı çeken değil, çektiği acıyı yaratan kimsedir. Bunu başaramazsa demek ki kendi hatası yüzünden acı çekiyordur. Fakat asıl sevilip sevmeyen kimsedir ki Kurtulamamasıyla mahvolmuş insan demektir. Çünkü hedef olduğu sevginin ölçüsü, sınırı kendi elinde değildir; tam tersi, kendi benliğinin, iradesi dışındadır bu. 
Bütün bu patırtı, gürültü iyi geldi bana, çünkü böylelikle şakaklarıımdaki o boğuk zonklamayı işitemez oluyordum.
Vicdan anımsadıkça, hiçbir suç unutulmaz!

Puanım 


2 yorum: