Orijinal Adı: Mud Vein
Seri: Yok
Yayınevi: Aspendos Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 344
Baskı Yılı: 2014
Goodreads Puanı: 4.07 (11,837)
Benim Puanım: 4/5
Arka Kapak Yazısı
Münzevi yazar Senna Richards otuz üçüncü yaş gününün sabahına uyandığında her şey değişmiştir. Kendisini elektrikli tel örgülerin ardındaki bir kafese tıkılmış ve karların ortasındaki bir eve kilitlenmiş olarak bulan Senna'nın, neden kaçırıldığını öğrenmek için kendisine bırakılan ipuçlarını takip etmekten başka şansı yoktur. Özgürlüğünü geri istiyorsa, dönüp geçmişine bakmak zorundadır. Fakat geçmişi aslında hâlâ hayattadır... Ve onu kaçıran kişi de bulunacak gibi değildir. Kurtuluşu pamuk ipliğine bağlı olan Senna, kısa zaman içinde tüm bunların bir oyun olduğunun fark edecektir. Hem de çok tehlikeli bir oyun. Ve sadece gerçek onu serbest bırakabilir.
Yorum
Kitabı geçen gece bitirdim ama dün yorumu yazamadım, düşüncelerimi rayına oturtmak istedim. Bazı kitaplar vardır okurken çok etkilenirsiniz vay be dersiniz ve kısa süre sonra tüm duygularınız söner ve kitaba karşı hissizleşirsiniz. Siyah Damar'a da aynı şey olacak mı merak ettim ve olmadı, bir çok his hala canlı.
Kitapta biraz ilerledikten sonra gece oturdum ve kalkmadan baya bir sayfa okudum. Sayfalar ilerledikçe hikaye kendini buluyor ve sizi de içine çekmeye başlıyor. Yatmam gerekmese kitabı bitirirdi ama kendimi zorlayıp yatmak zorunda kaldım. Daha önce aşk/romantizm ağırlıklı bir gerilim okumamıştım bu da beni önyargılı yapıyordu ancak yazar tabuları yıkabilecek cinsten bir eser ortaya çıkarmış.
Kitabın dünyası daha doğrusu baş karakterimiz Senna'nın ruhu baya karanlıktı ve yazar bunu öyle güzel işlemiş ki! Yazarın bu duyuların bir çoğunu yaşadığına eminim çünkü duygular ayrıntılı, yerinde ve çok yoğundu bunları yaşamadan yazmak neredeyse imkansız, duygular yüzeysel değil ayrıntılıydı. Bu çok hoşuma gitti.
Bir çok kitap okudum, kendime yakın karakterlerle karşılaştım ama hiçbiri Senna kadar olamadı. Senna'nın duygu ve düşüncelerini "Aman Allah'ım aynı ben!" diyerek okudum, kendime böyle benzeyen bir karakteri okumak farklı bir deneyim oldu benim için.
Kitap okurken müzik dinlemeyi çok severim, Siyah Damar'ı okurken Ed Sheeran'ın Give Me Love şarkısıyla karşılaştım, normalde dinlediğim bir sanatçı veya tarz değil ama nedense şarkıyı kitaba çok uygun buldum ve okurken genelde bu şarkıyı dinledim. Sanki kitabın duygularını yansıtıyor gibi hissettim, belki de bana öyle geldi, Dinlemek isterseniz;
Kitabın kurgusu güzeldi ama bir çok yer bende merak uyandırmadı. Senna'yı kaçıran kim, neden burada diye düşünmedim, güzel işlenmişti gizem ama yeterince değil. Kaçıran kişiyi tahmin etmeye de çalışmadım, genelde yaptığım gibi akışına bıraktım. Kaçıran kişinin kimliğine şaşırmadım ama kaçırma motivasyonunu yetersiz buldum açıkçası.
!! Spoiler !!
Okurken Senna ve Isaac kavuşursa bir puan kırarım dedim sıkıldım artık klişe sonlardan neyse Tarryn Fisher yine kendini gösterdi ve böyle bir şey yapmadı çok mutlu oldum. Ama Isaac çok iyi bir karakterdi çok sevdim, bir Isaac alabilir miyim lütfen?
!! Spoiler Bitti !!
Yazar sonunu güzel bağlamış ama ben pek sevemedim, kitabın geneli sonundan etkileyiciydi. New adult kitapların hepsi birbirine çok benziyor ve ben okumayı pek tercih etmiyorum ama Tarryn Fisher gelip bu türü ayrı noktaya taşıyor, kitaplarını okumak gerek kadın cidden iyi yazıyor. Gerilim romanı olarak en iyi değildi belki ama ben sevdim, Senna'yı kendime çok benzetmem de kitaba karşı görüşümü olumlu yönde etkiledi. Kısacası beğendim, farklı bir gerilim romanı okumak istiyorsanız Siyah Damar'ı es geçmeyin derim.
Son olarak böyle karanlık e yoğun bir kitap biliyorsanız lütfen önerin, çok hoşuma gitti bu :)
Alıntılar
"Açık sözlü olmak eğlenceli bir şey değil."
"Hiç kimse hayatı zaten ağır olan birisini taşımak istemezdi."
"Her neyse... sevgi ve kokain. İkisinin de sonuçları pahalıya patlıyordu: güzel bir kafa yaşıyordun ama sonra aşağı yuvarlanıyor ve tehlikeli durumla iç içe harcadığın anın her pişmanlığını yaşıyordun. Fakat sonra daha fazlası için geri geliyordun. Daha fazlası için her zaman geri gelirdin."
"İnsanlar başka birisinin ağırlığını taşımak için yaratılmamışlardır. Daha kendimizi zor taşıyoruz."
"Bir sevdaya takılıp kalmak ise tamir etmesi gerçekten çok zor bir durumdu. Kanser gibi, diye düşündüm. Tam ondan kurtulduğunuzu düşündüğünüzde geri teper."
"Güvende olan kimdi? Hiç kimse. Dünyada hiçbir zaman güvende olmayacağımızı garantileyen çok fazla kötü şey vardı."
"Kendinizi bir şeyi umursamadığınıza ikna etme süreci aslında o şeyi umursadığınızı daha belirgin bir hale getiriyordu."
"İnsanlar yalan söyler. Sizi kullanır ve yalan söylerler. Ve bunları nasıl sadık olduklarından ve sizi asla terk etmeyeceklerini anlatırken yaparlar. Kimse böylesine bir söz veremez, çünkü hayat mevsimlerden ibarettir ve mevsimler değişir. Değişiklikten nefret ederdim. Değişikliğe güvenemezsiniz, güvenebileceğiniz tek şey değişimin gerçekleşeceği gerçekliğidir. Ama bu gerçekleşene kadar ve siz öğrenene kadar onların aptalca ve saçma sözlerine inanırsınız. İnanmayı seçersiniz, çünkü inanmaya ihtiyacınız vardır."
"Sesler bir kitap kadar yüksek sesle konuşmaya her zaman korkmuşlardı ve hep korkacaklardı. Yazarlar bu yüzden yazarlardı: bazı şeyleri mürekkeple daha yüksek sesle söyleyebilmek için. Düşüncelere bir ses verebilmek için; sessiz kalabilmek ve duyguların hissedilebilmesi için."
"Bağlı hissettiğiniz ilk insan annenizdir. İki atardamar ve bir damardan oluşan bir kordonla bağlanırsınız. Sizinle kanını, sıcaklığını ve hayatını paylaşarak hayatta kalmanızı sağlar. Doğduğunuz zaman doktor o kordonu kestiğinde yeni bir şey şekillenir. Duygusal bağınız."
0 yorum:
Yorum Gönder