6 Şubat 2017 Pazartesi

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat - Stefan Zweig | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Vierundzwanzig Stunden aus Dem Leben Einer Frau
Seri: Yok
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 96
Baskı Yılı: 2016
Goodreads Puanı: 3.95  (4,792 Oy)


Arka Kapak Yazısı
   Tutkunun nasıl öngörülemez, nasıl dönüştürücü bir kuvvet olduğunu izliyoruz Stefan Zweig’ın usta kaleminden. Bir kumarbazın ve bir kadının tutkusu yirmi dört saatliğine karşılaşıyorlar. Çarpışmaya benzer bu karşılaşmanın sırrı yıllarca suskun bir yürekte yaşıyor, ta ki ertelenmiş bir yüzleşmeye, arındıran bir itirafa dek. Tek bir günün insan yaşamında kaplayabileceği yere; bazı günlerin tüm ömre, tüm günlere ve tüm zamanlara bedel olduğuna dair sarsıcı bir itiraf bu.


Yorum
İnsanların çoğunun hayal gücü pek gelişmemiştir. Kendilerine dokunmayan, sivri oklarını sertçe duygularının en derinliklerine saplamayan hiçbir şey onları pek etkilemez, ancak gözlerinin önünde , elle tutabilecekleri uzaklıkta olan ufacık bir şey bile içlerinde ölçüsüz bir heyecan yaratır. O zaman kayıtsızlıklarını, uygunsuz ve şiddetli bir öfke göstererek telafi etmeye çalışırlar.

   Tüm kitap severlere selam olsun! Esma'nın Stefan Zweig aşkını, blogu takip edenler bilirler. Başta Esma'nın tavsiyeleri olmak üzere, bloglarda ve çeşitli kitap etkinliklerinde sürekli karşılaştığım ve daha okumadan sevdiğim bir yazar olan Zweig'ı okumaya nihayet başladım. Kütüphanede arayıp taramama rağmen Olağanüstü Bir Gece ve Bilinmeyen Kadının Mektubu ya da Satranç gibi eserleri göremeyince bende Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat ile başlayayım dedim. Hem en tatlı olan ve en rağbet gören eserleri sona bırakayım da çıtayı yükseltmesin diye de düşündüğüm için çok da sorun etmedim açıkçası. 

    Öncelikle Zweig'ın yazım tarzını o kadar beğendim ki, bunu kelimelere nasıl dökerim inanın bilmiyorum. Bir ressamın fırça darbeleriyle oluşturduğu efsane tablolar ile Zweig'ın kelimelerle oluşturduğu eserlerini kıyaslarsak, Zweig'ın bu işin Van Gogh'u olduğunu söyleyebilirim heralde. Gerçekten kitabın ilk sayfalarından itibaren kelimeleri öylesine ustaca kullanmış ki, insan tek bir satırını dahi atlamadan kelimeleri içine sindirerek okumadan edemiyor. Elimden gelse tüm kitabı alıntılardım gibime geliyor. Çok beğendim. Bir mekanı ya da kişiyi betimlemesi hatta basitçe bir olayı anlatışındaki kelime seçişleri bile öylesine etkileyici ki aynı sayfayı bazen 2-3 kez okuduğum olmuyor değildi.


Kendi hayatında hiçbir şey yoksa, başkalarının hayatındaki tutkulu huzursuzluk, bir gösteri ya da müzik gibi insanı oyalayabilir.

   Neyse Zweig'ın muhteşemliğinden okuduğum diğer kitapları yorumlarken de sıkça bahsederim nasıl olsa, şimdi biz eserin incelemesine geçelim. Eser hakkında çok fazla şey söylemem hem spoiler vermek gibi olur, hem de kitabın sizin gözünüzdeki gizemliliğine gölge düşürebilir. Bu yüzden fazla detaya girmemeyi tercih ediyorum. Tıpkı bazen eserle ilgili hiçbir şey bilmeden başlarsam, daha gizemli kalacağını düşündüğüm için çoğu kitabın arka kapak yazısını okumamam gibi. 


Oysa o an, bu karmaşadan sertçe uyanmış, ellerimden kayıp gitmiş şeyleri, anı denen büyülü kendini aldatmacayla hatırlayarak tekrar tekrar yaşamak istiyordum. Bu tip şeyler ya anlaşılır ya anlaşılmaz. Belki de bütünüyle anlayabilmek için yanan bir yüreğe sahip olmak gerekir.
   
   Eser, kitabın adından da anlayabileceğiniz gibi bir kadının ağzından anlatılıyor. Bazen bir gün öncesinde gülüp eğlenirken bir gün sonrasında (ALLAH korusun) ailemizden birini kaybetmemizle, ya da bir gün öncesinde hiç tanımadığımız bir yabancıyı bir anlık görmeyle artık eskisi gibi olamayacak kadar körkütük aşık olmamız gibi bir günde her şeyin değişmesi tuhaf bir olay değil mi? İşte bu kitapta da bir kadının 24 saat içine sığan ve hayatı boyunca etkisini üzerinden atamadığı bir olaylar zinciri anlatılıyor. 


Kibirle, gösterişle ruh, nefis, duygu, acı gibi isimler verdiğimiz şeylerin aslında nasıl da zayıf, korkak, yetersiz şeyler olduğunu dehşetle görüyorum. Bunların hiçbirinin en taşkın halinde bile acıyla kıvranan bedeni tamamen yıkmaya gücünün yetmediğini biliyorum. İnsan böyle anlarda bile yıldırım çarpan bir ağaç gövdesi gibi cansız düşüp yere devrilmiyor, kanı damarlarında dolaşmaya devam ediyor. 

   Her şey mükemmel görünürken, kendinizi anın büyüsüne kaptırıp mutluluktan uçarken bir anda her şeyin tam tersine döndüğü bir gün yaşamışsınızdır. Yaşadıklarınız gözünüze bir meleğin dokunuşu kadar mucizevi görünmüş sonrasında ise hayatınızda başınıza gelebilecek en korkunç şeyi tecrübe edindiğinizi dehşetle fark etmişsinizdir. Bu kitapta işte bu türden çelişkiler, gitgeller ile dolu bir kitaptı. Aslında basitçe yazılmıştı ve kurgusu çok da güçlü değildi ama biz okurları zaten Zweig kitaplarına çeken onun güçlü kurgusundan çok sözcüklerin büyüsü ve her kitabından ucundan kıyısından bir mesaj almamız değil midir? En azından duyduğum kadarıyla öyle düşünüyorum. Bu kitapta da bize güzel mesajlar saklıydı. Özellikle görmek istediklerimiz, inandığımız, uğrunda her şeyi feda edeceğimiz kadar mucizevi bir şeye sahip olduğumuzda buna kapılıp gitmememiz gerektiği, her şeyin bizim bakış açımıza bağlı olduğu gerçeği. Daha birçok mesaj.


Acı da korkak bir yan var ve yaşama isteğinin gücü karşısında geriler. Çünkü bedenimizin yaşama arzusu, ruhumuzun ölüme tutkusu karşısında ağır basar.

   Kitabın üslubu akıcı, hızla okunan bir kitaptı. Zaten Zweig'ın diğer kitapları gibi ince olduğundan çabuk biten bir kitaptı. İnce ama etkileyici diyebilirim. İnce olduğundan herkesin ayrı bölümü gibi şeyler yoktu. Konuşma işaretleri vesaire de olmaksızın diyalogların cümlelerin arasında kaybolduğu, paragraflardan oluşan bir kitaptı. Beğendim ve herkesin okumasını tavsiye ettiğim bir kitaptı. Benim gibi Zweig ile yeni tanışacak olan okurlar için ideal olabilecek kitaplardan birisi diyebilirim. Belki tüm ustalığını bu kitapta konuşturmamış olsa bile Zweig'ın yazarlığının parıltısını bu kitapta da rahatlıkla görebileceğinizi düşünüyorum. Bol kitaplı günler dilerim. :)

Puanım

32 yorum:

  1. ben de bu kitabı çok sevdim. bizim ülkede zweig hayranlığı başladı yaa, kürk mantolu gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ve zweig bu hayranlığı hak ediyor bence deepciğim :)

      Sil
  2. Alıntılar harika, ben de biran önce okumak istiyorum bu yazarı, elinize sağlık çok güzel anlatmışsınız siz de, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler efendim. Bende uzun zamandır okumak istiyordum.bir yerden başlamak gerekiyor demekki :) yorumunuz için teşekkürler. Sevgilerimle :)

      Sil
  3. Bir tek Satnraç'ı okudum. Gerçekten bloglarda bu aralar bir çok eserine denk geliyorum. Ben de okuyacağım galiba diğer kitaplarını:) Kaleminize sağlık... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler. Bende satranç ı çok merak ediyorum. Muhtemelen sıradaki durağım olacak o. Sevgilerle :)

      Sil
  4. Bu yazarın kitplarının kötü olma ihtimali yok zaten 😃 ellerine sağlik.

    Blogunu takibime aldım.Sizide beklerim 😃

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim efendim yorumunuz ve takipleriniz için. Kesinlikle haklısınız zweig bir efsane. Hemen geliyorum :)

      Sil
  5. Ben de Zweig'i okumaya satrançtan başladım 😊. Pek çok blogda bu kitapla ilgili olumlu ve güzel yorumlar olunca okumak kaçınılmazdı.Zweig'in akıcı kalemi ve kitap sayfalarının az olması sıkılmaya olanak vermiyor 😊. Bir kadının yaşamından yirmidört saat kitabını okumadım ama güzel anlatımınız ve alıntılarınızdan sonra okuma isteğim daha da bir arttı. Çok teşekkür ediyorum paylaşımınız için sevgilerimle 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum Zehra hanım. Evet satranç çok övülüyor bende onunla başlayıp istemiştim zweig A ama bulamadım kütüphanede. Bşr sonraki sefere inşallah. Sizde sevgiyle kalın :)

      Sil
  6. Harika bir kitap paylaşmışsınız, efendim :)
    Öyle güzel anlatmışsınız ki yazarı... Bu işin Van Gogh'u... :) Kesinlikle okuyacağım! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bemce de okuyun kesinlikle. Bu kitabı olmasa bile bu yazarı okumalısınız. Değerli yorumunuz için teşekkürler :)

      Sil
  7. Teşekkürler yorumlarını için güzel şeyler paylaşıyorsunuz hemen takibe aldım sizi :) bende beklerim sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumunuz için hemen bakıyorum. Sevgiyle kalın :)

      Sil
  8. İşte de geldim :)
    Hem takipçin hem izleyicin oldum.
    Zweig hayranı oldum Satranç'ı okuduktan sonra. Tüm kitapları okunmalı.
    Ellerine sağlık, çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler sevgili takipçim. an itibariyle bende seni tekip etmiş bulunuyorum. Bende hayranı olma yolunda ilerliyorum. seninde yorumuna sağlık. sevgiyle kal :)

      Sil
  9. aslında bu kitabı okumuş olmalıyım , sanki ama hatırlamıyorum ayrıca kapak ta farklıydı sanırım ya ada yaşlanıyorum kim bilir :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok yaşlanmıyorsundur yahu sadece unutkanlık çağ hastalığı oluverdi. Evet birbirinden farklı yayınevleri tarafından çıkarıldı hepsi fa rklı kapakla ve farklı isimle basıldığı için hatırlamaman ya da karıştırmış olman da normal. Spoiler olmasın diye konuya tam değinmedim değinsem bence hatırlardın. Değerli yorumun için teşekkür ederim. Sevgiyle kal :)

      Sil
    2. ay nasıl kibarsın öyle yaa, resmen gülümsedim :D tabi insan kendini bilmeli değil mi , yaşlanmasak ta inan yaş alıyoruz :D aldığımız yaşlar da yol su elektrik ve de unutkanlık şeklinde tezahür ediyor , bakınız efem şu kullandığımız kelimelere bir , nayır , nayır , nolamaz , nolmamalı :D bak ne diyecektim onu bile unuttum :D sevgiler benden :D

      Sil
    3. beni gülümseten yorumun için asıl ben teşekkür ederim, sevgiyle kal :) :)

      Sil
  10. zweig sevenlerin sayısının artması çok hoşuma gidiyor. ben yazarın önce satranç kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. sadece bir kitabında bütün kitaplarını okumalıyım dedirtmişti. bu kitabını da severim ama okuduklarım arasında satranç ve korku benim için yazarın en iyi kitapları.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Satranç ı artık o kasar duyar oldum ki Şule Hanım okumazsam artık rüyalarıma girecek. Bir sonraki kütüphane ziyaretimde raflarda ilk arayacağım kitap olarak listeme ekledim. Korku kitabını da sayenizde duymuş oldum. Birçok kitabını duydum bir de methedilen bir yazar olunca hangisini okuyacağımı şaşırdım. Artık bir yerlerden başlamak lazım. Yorumunuz için teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın :)

      Sil
  11. Zweig kitaplarını ben de seviyorum. Yorumunuz için de teşekkürler. En kısa zamanda bu kitabını da okuyacağım. :) Herkes söylemiş ben de söyleyeyim Satranç çok iyi bir kitap. Ben de blogumda yazısını yazdım ama benimki ben de bıraktığı etki üzerine. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle ben yorumunuz için teşekkür ederim. Satranç kitabıma yaptığınız yorumu merak ediyorum ama önce kitabı okuyacağım sonra sizin yorumunuzu okuyacağım. Çünkü kitapla ilgili hiçbirşey bilmeyim herşey gizemli kalsın istiyorum. Okuduktan sonra karşılıklı yorumunu da yaparız umuyorum. Madem herkes önerdi okumam şart zaten. Sevgiyle kalın :)

      Sil
  12. zweig'ı sevenleri görünce çok seviniyorum, sevdiğim iki arkadaşımın birbirini sevmeleri gibi bi his :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel tanımladınız. Bemce de öyle hissettiriyor. :)

      Sil
  13. listeme ekledim, paylaşım için teşekkürler...
    sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende yorumunuz için teşekkür ederim. Sevgilerle...

      Sil
  14. Benim için de Zweig denince akan sular durur oldu :D Özellikle 'Bir kadının hayatından 24 saat', okuduklarım arasında en en sevdiğimdir :) Senin de güzel yorumun ve seçtiğin alıntılarınla tekrar hatırlamış oldum bu güzel hikayeyi :) Herkes okumalı diyorum, eline sağlık :) Sevgilerimle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için teşekkür ediyorum. Evet bence zweig tüm övgüleri hak ediyor. Seninde tekrar hatırlamana sevindim. Sevgiyle kal :) :)

      Sil
  15. Yorumlara da bakarak, bu kadar Zweig hayranı arasında tuhaf hissettim :D Yazarın bu kitabını ve Satranç'ı okudum. Zweig'in yazım tarzını, anlatımını seviyorum ancak kitaplarının konularını hep daha farklı düşünüyorum, okuyunca hayal kırıklığına uğruyorum. Zweig sendromu gibi oldu :D İyi okumalar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım herkes seviyor diye sende sevmek benimsemek zorunda değilsin tabi :) bem yazım tarzını beğensem de favori beş yazarım arasına gitmez mesela. Ama herkes şu satrancı okuduğunu göre sıra bende diye düşünüyorum. Zweig okumaya devam o zaman. Yorum için teşekkürler. Sevgiyle kal :)

      Sil