31 Ekim 2015 Cumartesi

Otomatik Portakal - Anthony Burgess | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: A Clockwork Orange
Seri: Yok
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 172
Baskı Yılı: 2007
Goodreads Puanı: 3.96  (378,132)

Arka Kapak Yazısı

  Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...
...
  Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. "Uqueer as as clockwork orange". Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm...
-Anthony Burges-

  Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu "nadsat"ı.

... ve Stanley Kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir...



Yorum

 Otomatik Portakal uzun zamandır okumak istediğim kitaplardan biriydi ve en sonunda okudum. Kısa olmasına rağmen okumam biraz zaman aldı, biraz kitabın tarzından biraz da benim hemen bitirmeye çalışmıyor olmamdandı. 

  Kitabın ilk dikkatimi çeken tarafı distopya olmasıydı, güçlü bir distopya okuyacağımı düşünüyordum. Aslında başlamadan önce içeriğiyle ilgili pek bilgim yoktu, okurken  bir çok detay beni şaşırttı. Kitap başkarakterin ağzından anlatılıyor ve argo dile sahip. Argosu beni zaman zaman rahatsız etse de kitaba güzel hizmet ediyor.



  İnsanların geceleri sokaklarda rahat yürüyemediği, sokak çetelerinin kol gezdiği bir dünya anlatılıyor. Bu çetelerin hayatları ve nasıl yaşadıklarını yazar güzel bir şekilde irdeliyor. Yazar kitaptaki şu cümleyle durumu çok güzel özetliyor bence;

Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu terbiyeli olmaları söz konusu değildir.
    Spoiler vermemek için olaylardan bahsetmeyeceğim, olaylar bir çok düşünce ve eylemi çok güzel irdeliyor. Son sayfalara doğru yazar politikaya da değiniyor ve politik insanların çıkarları için neler yapabileceklerini göz önüne seriyor. Yazar kitapta bir çok noktaya çok güzel değinmiş, bu hoşuma gitti ancak ben yeterli bulamadım açıkçası. 
  Kitaptaki toplum ve devlet yapısını daha ayrıntılı bir şekilde okumak istesem de yazar bunlara çok değinmemiş maalesef. Bu sebeple ve başlarken daha çok beklentim vardı, kitap bunları tam olarak karşılayamadığı için istemesem de puanım biraz düşük oldu.

  Genel olarak güzel bir kitaptı, çok güzel noktalara değiniyor ancak yetersiz buldum. Biraz 1984 vari bir kitap okumayı ummuştum biraz fakat olmadı. Mükemmel olmasa da güzel bir kitap, okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar :)



Alıntılar


"Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hâlâ kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim. "

"İyilik seçilen bir şeydir. İnsan seçemediğinde insanlıktan çıkar. "

"Her insanın bir seçeneği olmalıdır. İyilik dahi olsa. "

"Hapisteki şairin dediği gibi, her insan sevdiği şeyi öldürür. "

"Bir akıl çağının kafirliği. Doğruyu görür ve onaylar, ama yanlış olanı yaparım."

"Toplumun onayladığı eylemlerin dışına çıkamıyorsun, yalnızca iyilik yapmakla görevli bir makinesin."

Puanım 


0 yorum:

Yorum Gönder