5 Nisan 2016 Salı

Koloni - Jean Christophe Grangé | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Miserere
Seri: Yok
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 422
Goodreads Puanı: 3.79  (1,415oy)

Arka Kapak Yazısı

Soluğunuzu kesen tempo, heyecan ve gerilim hiç bitmeyecek!

Onlar Çocuktular...
En mükemmel elmasların saflığındaydılar...
Ne ufak bir lekeleri...Ne de en ufak bir kusurları vardı...
Ve ne de en ufak bir günahları...
Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı...
Paris'te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok...
Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu'nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler, Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve "siyah bölgeler"... Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir.

Fransa'nın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi?
Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu?
Burada neler yapılmaktadır?
Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir?
İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir?
Yoksa...

Yorum

  Herkese merhaba! :) Yine bir Grangé romanıyla karşınızdayım, bu benim okuduğum 7'nci Grangé romanı ve yine Grangé ortaya çok güzel bir şey çıkarmış. Koloni'yi uzun zamandır merak ediyordum ve nihayet okuyabildim.

  Ermeni kilisesinde bir koro şefinin öldürülmesiyle başlayan olaylar ilerleyen sayfalarda hızla büyüyerek devam ediyor. Kitapta hiçbir şey göründüğü gibi değil, çok fazla sır ve açıklanamayan bir çok şey var. Bu soruşturmada yolları kesişen iki polis Kasdan ve Volokine'in birbirlerine destek olarak soruşturmayı yürütmeye çalışıyorlar.

  Kitabın konusu oldukça ilginçti, sayfalar ilerledikçe konunun akışı değişti ve ortaya başta görünenden çok farklı bir hikaye çıktı. Konu şekillendikçe şaşırtıcı bir çok ayrıntıyla karşılaşıyorsunuz, yazarın seçtiği konu gerçekten ilginç ve bunu güzel bir kurguyla harmanlayınca oraya çok güzel bir şey çıkmış.

  Koloni'de en sevdiğim ayrıntılardan biri Kasdan ve Volokine arasındaki ilişki oldu, soruşturma sayesinde tanışan iki polisin birbirlerine karşı gelişen dostluğunu okumak gerçekten çok güzeldi. İki karakterin birbirine yardımcı olması, arada oluşan güzel bağ benim çok hoşuma gitti. Baba-oğul ilişkisine benzer bir dostluktu onlarınki ve bu tarz bir bağ okumaktan mutluluk duydum.

  Kitap genel olarak çok güzeldi, konu ve kurgu çok zekice hazırlanmıştı, karakterleri de çok sevdim yalnız kitabın tek sorunu yazarın belirgin imzasını taşımasıydı. Yazarın her kitabının kurgu ve dil bakımından çok benzer olmasından hoşlanmıyorum, biraz değişik teknikler denese ortaya daha şaşırtıcı ve güzel şeyler çıkabilir bence, bu haliyle şaşırtıcı olmaktan uzaklaşıyor. Yazarın üslubunu sevsem de her kitabında aynı üslupla karşılaşmaktan hoşlanmıyorum.

  Konusuyla, karakterleriyle oldukça güzel bir polisiye idi, sonlara doğru tempo iyice artıyor ve kitap daha güzel bir hale geliyor. Polisiye severler ya da Grangé sevenler için oldukça güzel bir roman, kaçırmayın derim. İyi Okumalar :)

Alıntılar

Ve en iyi avcı kendisinden olanları avlayan avcıydı.
İnsanlardan nefret ettiğinde onları daha iyi tanıyorsun. 
Eğer birini öldürüyorsan öldürülmeyi de kabul etmen gerekiyordu. Kendi varlığına hiç değer vermemen. Ama hayır. Zalimler zavallı hayatlarına sımsıkı tutunuyorlardı. 
Kin, bu dünyada en iyi paylaşılan yetenektir. 
Çürümüş temeller üzerinde yükselmiş olsa da, ruhsal dengesinde bazı bozukluklar olsa da ve bu durumdan kurtulmak için boş yere gayret sarf etse de, bu hayat ritmine uzun süre dayanamayacağını bilse de halinden memnundu. Geçmişe dönmekten ve unuttuğu ilk travmayı yaşamaktan daha iyiydi. 
Beni şaşırtan, yaşamın içindeki ölümün korkunç haksızlığı değildi. Tam tersine. Ne dereceye kadar yaşamın ölümün bir parçası olduğunu, ne dereceye kadar yaşamın küçük bir parantezden ibaret olduğunu anladım. Hiçlik okyanusunda küçük bir ertleme. Narine'nin ölümü benim için buydu işte.  
Bir ihtar. Hepimiz bunu yaşayacak olan ölümlülerdik. 
Uzun zamandan beri insanları yargılamayı bırakmıştı. Artık ihanete inanmıyordu, çünkü edilen yeminlere inanmıyordu.

Puanım



0 yorum:

Yorum Gönder