11 Mayıs 2016 Çarşamba

Bir Artı Bir - Jojo Moyes | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: The One Plus One
Seri: Yok
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 464
Goodreads Puanı: 3.93  (78,115 Oy)

Arka Kapak Yazısı

Sen ve beni toplasak sonuç ne olur?

Tatlı bela bir kadın…
İki çocuğuna bakmak için deliler gibi çalışan ve baharın gelmesini dört gözle bekleyen Jess Thomas bugüne kadar hayatındaki tüm zorlukların üstesinden tek başına gelmiş. Ama artık birinin ona yardım istemenin kötü bir şey olmadığını anlatması gerekiyor…

Ve hayatı alt üst olmuş bir yabancı…
Yıllar boyunca çalışıp kazandığı her şeyi kaybetmesine neden olabilecek inanılmaz bir hata yapan Ed Nicholls bir uçurumun eşiğinde. Hatasını telafi edebilmesi için tek bir kurtuluş yolu var ve o yol da büyük bir maceranın içinden geçiyor…

Sonuç…
Jess birine borçlu kalmak istemeyecek kadar gururlu, Ed ise kendi sorunlarından başka hiçbir şeyi görmüyor… Peki, apayrı dünyalara ait bir kadın ve bir adam yan yana geldiğinde beklenmedik bir sürpriz gerçekleşebilir mi?

Yorum

  Herkese Merhaba! :) Uzun zaman sonra ilk kez bu türde bir kitap okudum, aşk-aile ilişkilerini konu alan romantik bir kitap Bir Artı Bir. Aslında aşk okumayı sevdiğim türlerden değil, çok hoşlanmıyorum, arada bu türden kitaplar okusam da bir türlü çok sevemedim. Bir Artı Bir'e zaten öneri ile başladım.

  Jojo Moyes bir çok kişi gibi benimde Senden Önce Ben ile tanıdığım bir yazardı, Senden Önce Ben'i okumuş ve fena bulmamıştım, aslında benim hoşuma giden kısmı sonuydu. İkinci kitabı çıkınca ben durum saçma bulmuş okumamıştım. Girişi çok uzattım :D Demek istediğim yazarın tarzı ve kitapları beni çekmiyordu, öneri olunca bende okumaya karar verip başladım Bir Artı Bir'e.

  Kitap birbirinden çok farklı dünyaları olan iki kişiyi anlatıyor, bir tarafta 2 çocuk sahibi ve hayatın tüm zorluklarına tek başına göğüs geren bir anne, diğer tarafta başarılı bir kariyeri olan ancak yaptığı hata ile tüm hayatı dağılmış bir adam. Jess ve Ed'in yolları tesadüfen birleşiyor ve birbirlerinin hayatına daha yakından bakma imkanı buluyorlar, böylece olaylar gelişiyor.

  Öncelikle kitabın dili çok akıcıydı, sanırım yazarın dili öyle çünkü Senden Önce Ben'in de dili çok akıcıydı. Kitabı 2-3 günde bitirdim ve okurken pek sıkılmadım. Her ne kadar kitabın dili akıcı ve güzel olsa da konusu oldukça sıradandı, yalnız iki insan, hayatları zor ve karşılaşmaları birbirlerine çok şey katıyor falan filan. Hikayenin iskeleti oldukça bilindikti, yazar karakterleri farklılaştırarak ve bir kaç olay daha ekleyerek ayrı bir biçime büründürmeye çalışmışsa da olmamış bence. Kitaptaki olaylar, karşılaşmalar ve tesadüfleri oldukça basit buldum, 460 sayfa okuyorsunuz ama cidden o kadarlık olay yok içinde. Dili akıcı olmasaydı sıkılarak yavaş yavaş okurdum sanırım, zaten dili akıcı olunca bir an önce kitap bitsin diye buna ağırlık verip başka kitap okumadım.

  Hepsinin dışında kitapta Jess'in yaşadıkları çok gerçekçi ve hayattandı, çocukları için göstediği çaba, çektiği sıkıntılar, maddi problemleri ve bu problemlerle başa çıkma tarzı.. oldukça gerçekçi ve güzel işlenmişti. Kitapta beni en rahatsız eden şey köpek oldu, kokusu ve salyalarıyla ilgili kısımları okudukça rahatsız oldum, aynı şeyi Hiç Kimse Sıradan Değildir adlı kitaptaki köpekte de hissetmiştim. :D

  Kitabı biraz sert eleştirmiş gibi hissettim, ancak düşüncelerim bunlardı. Muhtemelen türü sevmediğim için Bir Artı Bir'i de çok sevemedim, kötü değildi ama unutup gideceğim kitaplardan biri oldu. Türü seven okurların bu kitabı sevebileceğini düşünüyorum. Okurken sıkılmadım ve okuduğuma pişman olmadım, çok sevmesem de güzel bir kitaptı. Türü ve ya yazarı sevenler için uygun bir kitap olabilir. İyi Okumalar :)

Alıntılar

"Okulu seviyorum," dedi. "Biliyorum... arkadaşlarımın çoğu sıkıcı olduğunu düşünüyor. Ama ben okulu eve tercih ederim." 
Mutlu bir hayatın anahtarı, geçmişi çabuk unutmaktır. 
Bazen kafandakileri çözmek için biraz uzaklaşmak gerekir. O zaman her şey daha da netleşir. 
Çünkü bütün dünya karşında dursa bile eğer annen arkandaysa sana bir şey olmazdı. 
... bariz bir şekilde doğru olanı yapıyor olmasına rağmen neden bu kadar kötü hissettiğini düşündü. 
Nicky'nin pek konuşmadığı doğruydu. Söyleyecek bir şeyi olmadığından değildi. Sadece bunları gerçekten söylemek istediği kimse yoktu. 
Seni istemeyen birine tutunmaya çalışmanın anlamı yoktu. 
Eğer başka seçeneğin yoksa aslında her şey basittir.

Puanım


0 yorum:

Yorum Gönder