11 Şubat 2016 Perşembe

1984 - George Orwell | Kitap Yorumu

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
Orijinal Adı: Nineteen Eighty-Four
Seri: Yok
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 352
Baskı Yılı: 2014
Goodreads Puanı: 4.11  (1,680,065oy)


Arka Kapak Yazısı

  Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.
  George Orwell'in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.

  Can Yayınları, bu "bütün zamanların kitabını" Celâl Üster'in özenli çevirisiyle okura sunmaktan kıvanç duyuyor.



Yorum

  Hepiniz 1984'ü muhtemelen biliyorsunuzdur, ya okumuşsunuz ya da adını duymuşsunuzdur. 1984 benim en çok sevdiğim kitaplardan biri, en sevdiğim ilk 10 kitap arasında yer alıyor. İlk kez 2015 yılının Ocak ayında okumuştum ve çok sevmiştim, bu ikinci okuyuşum ve bu kez daha da çok sevdim.

  Bilmeyenler için, kitap 1984 yılında geçiyor ve dünya yepyeni ve farklı bir düzen içerisinde. Dünya da üç Süper Devlet hakim ve biz Okyanusya'da yaşananlara tanık oluyoruz. Ezilmiş, bireysellikten yoksun bir toplum, insanların her an kontrol edildiği bir toplum yapısı... 

  Orwell öyle güzel bir kurguya imza atmış ki insan her sayfa da hayran olmadan edemiyor. Birden fazla distopya okudum ve hiçbirinde bu denli iyi ve her noktası düşünülmüş bir yapıyla karşılaşmadım. Okurken bazı şeyleri saçma ve eksik bulabiliyorsunuz bazen ancak yazar bir süre sonra sizin saçma bulduğunuz şeyin nasıl mantıklı olduğunu ya da sizin göremediğiniz noktayı öyle güzel bir biçimde size sunuyor ki utanıyorsunuz.

  Büyük Birader, parti, sistem... Her şey mükemmel biçimde kurgulanmış, okurken nefes alıyor gibi oluyorsunuz, farkındalığınız artıyor her şeye yepyeni bir biçimde bakabiliyorsunuz. Bu kitabı okuyup da bir şeyler öğrenmemek imkansız sanırım. İlk okuduğumda bana gerçekten yepyeni bir bakış açısı kazandırmış ve uzun süre etkisinden kurtulamamıştım, aslında dönüp dönüp kitaptaki olayları baştan yaşıyor, farkına  vardığım şeyleri yeniden gözden geçiriyordum. Hatta Yeni Söylem'den kelimeler kullanır olmuştum, mükemmel demek yerine çoğu zaman çiftartı derken buluyordum kendimi (tabii bir çok kişinin bu ne diyor diye baktığı da olmadı değil.) İkinci kez okumaksa ilk okumada farkına varmadığım şeyleri fark etmeme ve kitabı daha iyi anlamama sebep oldu. Ve okurken gerçekten doydum. Dün gece kitabı bitirdikten sonra elim başka kitabı okumaya gitmedi, o büyü bozulmasın o tat damağımda kalsın istedim. Okurken ürperiyorsunuz ve dehşete düşüyorsunuz. Etkisinden çıkmanızsa çok zor.

  1984 gibi geleceğe yönelik kabus senaryosu - distopya türünde başka eserler de var, bazılarını okudum. Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451 gibi.. Her yazar kendi algısına ve düşünce sistemine göre yeni bir dünya yazıyor, hepsinin doğru ve eksik kısımları var ve şimdiye kadar ki en iyisi 1984 bence.
  1984 ve Cesur Yeni Dünya birbirine çok benzer olan kitaplar. İçerik farklı olsa da yola çıkış noktası çok benze, bir çok kişinin bu iki kitabı karşılaştırdığını muhtemelen görmüşsünüzdür. Ben her ikisini çok severim, kendi çapımda bir karşılaştırma yapacak olursam;
 Cesur Yeni Dünya'da ki tüketim çılgınlığı, sarhoş beyinler, cinselliğin ve özel hayatın toplumlaştırılması... Bir çok yönden bugüne daha yakın bir tahmin, günümüzde insanlar tüketim çılgınlığına kendini kaptırmış, sarhoş gibi ve düşünmekten yoksun bir şekilde yaşıyor. Bu yönden bakınca Huxley'nin dünyasına çarpıcı derece de benze bir dünya da yaşadığımızın farkına varıyorsunuz ve bu gerçekten çok korkutucu, insanlar ruhsuz ve incelikten uzak sadece yaşayan varlıklar haline dönüşüyor, aynı Cesur Yeni Dünya'da ki gibi. 

  1984'e baktığınızda ise hem günümüzü hem geçmişi net bir şekilde görebiliyor ve sorgulayabiliyorsunuz. Bugün 1984'te ki dünyadan çok farklı bir yaşam sürdüğümüze inanmak zorlaşıyor bazen, gerçekten özgür müyüz? Düşüncelerimiz gerçekten bize ait mi? Kontrol edilmediğimizden gerçekten emin miyiz? Bence bu soruların cevapları kesinlikle evet olamaz.
  Bunun gibi daha bir çok benzerlik var ve bunlar okuyup keşfetmeniz daha iyi olacaktır bence.

  İki kitabı da çok severim ancak Cesur Yeni Dünya, 1984'teki kusursuz kurgu ve dolu dolu anlatımdan biraz yoksun. 1984 kurgu açısından ne kadar iyiyse dili de o kadar iyi. Okurken sizi düşündüren, düşünmeye mecbur eden dopdolu bir dili var.

  Bu türü seviyorum ve bu türde bulduğum diğer kitapları da okumak istiyorum. Yevgeni Zamyatin'in Biz'i de bu türde ve onu da en kısa sürede okumak istiyorum.

  Sanırım biraz fazla uzattım :) Ancak kitap gerçekten çok güzel ve her açıdan okunmaya değer. Bence bir kez değil bir kaç kez okunması gereken bir kitap, insanın ufkunu genişletiyor ve okudukça yeni şeyler öğrenebilme imkanı sunuyor. İyi ki ikinci kez okumuşum, muhtemelen bir kaç kez daha okuyacağım. Çok sevdiğim kitapları bir kaç kez okumayı çok severim ve böyle bir kitapta bunu kesinlikle hak ediyor.

  Kitabın son çevirisini çok beğendim, kapağı da kitabın yayınevinden daha önce çıkan kapaklarından çok daha güzel.  Celal Üster çevirisiyle ve George Orwell'in kurgusuyla muhteşem bir kitap ve bence herkes okumalı. İyi Okumalar :)

Alıntılar

"Duygularını gizlemek, aklından geçenlerin yüzüne yansımasını önlemek, herkes ne yapıyorsa onu yapmak, içgüdüsel bir tepkiydi."
"Winston sanki deniz dibi ormanlarında öylesine dolaşıyordu, canavarca bir dünyada kaybolmuş gibiydi, ama canavar kendisiydi sanki. Bir başınaydı. Geçmiş yok olup gitmişti, geleceği düşlemek olanaksızdı. Ondan yana olduğuna güvenebileceği tek insan kalmış mıydı acaba?" 

"Korkunu asla gösterme! Öfkeni asla belli etme! Gözlerindeki azıcık bir kıpırtı seni ele verebilir."

"Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir." 

"Bilinçleninceye kadar asla başkaldıramayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler."

"Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu." 

"Son, başlangıçta gizliydi." 

"İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu." 

"Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun." 

"İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de."

Aslında tüm kitabı alıntı olarak buraya geçirmek istiyorum :D 

Puanım


4 yorum:

  1. Bu kitab ən sevdiklərimdəndir. Distopyanın ən yaxşısı demisən məncə də elədir. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum, 1984 yeri apayrı bir kitaptır. :)

      Sil
  2. İki defa okuduğum, yeri bambaşka olan kitap.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bir kez daha bir kez daha okunabilecek mükemmel bir kitap.

      Sil