2 Şubat 2016 Salı

Resimli Adam - Ray Bradbury | Kitap Yorumu

Ray Bradbury
Orijinal Adı: The Illustrated Man
Seri: Yok
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 337
Baskı Yılı: 2012
Goodreads Puanı: 4.12  (47,866oy)

Arka Kapak Yazısı

  "Her resim ufak birer hikâyedir. Onları seyredersen birkaç dakika içinde sana bir öykü anlatırlar."

  Resimli Adam'ın vücudundan yansıyan, hepsi birbirinden etkileyici on sekiz öykü… Ray Bradbury'den eleştiren, düşündüren ve dehşete düşüren bir bilimkurgu klasiği... Mars Yıllıkları'ndan hemen sonra, Fahrenheit 451'den bir süre önce yayımlanan bu kitap, Bradbury külliyatının en önemli eserlerinden biri.

  Ölümden inançlara, nükleer savaştan ırkçılığa, dünyanın sonundan uzaydaki yalnızlığımıza kadar insanlığa dair birçok konuya değinen Bradbury, hayallerimizle hakikatin karşı karşıya geldiği, modern bireyin psikolojisine ve teknolojik ilerlemenin karanlık yanına ışık tutan öyküleriyle bize yine bizi anlatıyor.



Yorum



Ray Bradbury

   Resimli Adam vücudunda resimli dövmeler bulunan adam, her dövmesi/her resmi bir hikayeyi anlatıyor. Her gece vücudundaki resimler ve buna bağlı olarak hikayeler değişiyor. Bu kitapta 18 hikayeye tanık oluyoruz ve hepsi de gerçekten birbirinden güzel. 

  Bir çoğunuz gibi ben de Fahrenheit 451 ile tanıdım Ray Bradbury'i ve çok sevdim. Fahrenheit 451, Yakma Zevki ve Mars Yıllıkları'nı çok sevmiştim aynı şekilde Resimli Adam'ı da sevdim. Yazarın kendine has bir üslubu var ve bu kitabı da aynı üslupla yazmış. Kısa hikayelerden oluşan kitapları çok tercih etmesem de Bradbury'nin eserlerini kesinlikle çok seviyorum.

  Yazar 18 farklı hikaye ile 18 farklı hayata, 18 farklı düşünceye değiniyor. Her hikaye en az bir mesaj barındırıyor ve hepsi de birbirinden önemli. Teknolojinin doğurabileceği olumsuz sonuçlar, ilerlemenin insanlar üzerindeki etkileri, modern çağ ile birlikte gelen yalnızlaşma ve insanların birbirinden kopması... Olası sorunlar ve şu an bile yaşamakta olduğumuz sorunlar kitapta kendine çok güzel yer buluyor. 

"Bunu neden yapıyoruz Martin? Uzay yolculuğunu yani. Sürekli hareket halindeyiz. Sürekli arayıştayız. Hep gerginiz, hiç dinlenemiyoruz."  "Belki de huzur ve sükunet arıyoruzdur. Bunları Dünya'da bulamayacağımız açık." 

  Ray Bradbury vermek istediği mesajları hikayelerle harmanlayarak çok güzel bir şekilde sunuyor. Hikayelerin bir çoğu uzayda geçiyor, sanırım yazar ilerleyen yıllarda uzaya çıkılabileceğine ve uzaylılar olduğuna çok inanıyor. Uzay hikayelerini sevmesem de Bradbury'nin kaleminden çıkan uzay hikayelerini seviyorum, hikayeler dışarıdan bir bakış açısı sağlıyor ve  yazar malzemeleri çok güzel bir biçimde kullanıyor. Burada önemli olanın sadece malzeme değil sunum da olduğunu bir kez daha anlıyorum. 

  Kitapta yazarın daha önce okuduğum kitaplarından 3 hikaye ile karşılaştım, Yakma Zevki'nden Tilki ve Orman ve Sürgünler, Mars Yıllıkları'ndan ise Ateş Balonları adlı hikaye. Mars Yıllıkları'nda da aynı duruma şahit olmuş ve dile getirmiştim;
"Kitaptaki Usher II adlı hikayenin çok benzerini Yakma Zevki'nde de okumuştum, daha doğrusu buradaki hikayenin tek farkı daha kısa ve Mars'a uyarlanmış olmasıydı. Yazar neden iki kitapta da aynı hikayeyi kullandı ya da bu hikayeye olan bağlılığı ne çözemedim. Sanırım Edgar Allan Poe hayranlığından kaynaklanıyor." 
  Duruma böyle bir yorum yapmıştım, şimdi o kadar emin değilim hikayelerin tekrarlanma sebebinden. Aslında hikayeler güzel olduğu için ikinci kez okumak sorun olmadı, severek okudum.

  Kitaptaki hikayelerin çoğunu sevdim bazılarını çok sevmesem de genel olarak gerçekten güzel ve anlamlılardı. Mars Yıllıkları'nı sevdiyseniz tam size göre bir kitap, Ray Bradbury seviyorsanız Resimli Adam'ı da mutlaka okuyun derim. Eğer yazarla hiç tanışmadıysanız hala geç değil, geciktirmeden bir kitabını okuyun. Umarım kitabı okumuşsunuzdur ya da okursunuz ve seversiniz. İyi Okumalar :)

Alıntılar

"Yaşam sona ererken ekranda aniden görülen kısacık bir film şeridi gibiydi, yaşamın tüm önyargıları ve tutkuları boşlukta bir an için yoğunlaşır ve aydınlanır, siz daha "Buradaki gün iyiydi, şuradakiyse kötü, şu yüz ne kötüydü, buysa ne iyi," diyemeden film yanıp kül olur, ekransa kararırdı." 


"Bir şey bittiğinde aslında hiçbir zaman yaşanmamış gibi olur." 


"Bunu neden yapıyoruz Martin? Uzay yolculuğunu yani. Sürekli hareket halindeyiz. Sürekli arayıştayız. Hep gerginiz, hiç dinlenemiyoruz.""Belki de huzur ve sükunet arıyoruzdur. Bunları Dünya'da bulamayacağımız açık." 
"Sevginin de mizahla alakası yok mudur zaten? Birine katlanmadıkça onu sevemezsiniz, öyle değil mi? Ve birine gülmeden de ona sürekli katlanamazsınız." 


"O kadar mutluydu ki başkalarının da o kadar mutlu olmasını istiyordu." 


"Anılar, babamın bir keresinde dediği gibi, kirpi gibidir... Onlardan uzak dur. İnsanı mutsuz ederler, işini bozarlar. Adamı ağlatırlar." 
"Hepimiz aptalız, hem de her zaman. Sadece her gün farklı türden aptalız. Sanıyoruz ki bugün aptal değiliz, dersimizi aldık. Dün aptaldım ama bu sabah değilim. Ertesi gün de anlıyoruz ki, evet, o gün de aptaldık. Bence bu dünyada büyümenin ve ilerlemenin tek yolu mükemmel olmadığımızı kabul edip buna göre yaşamaktan geçiyor." 


"İnsan bir kez hata yapmaya görsün, yanlış yaptığını kabul edip baştan başlamak ne kadar da zordur."

Puanım


0 yorum:

Yorum Gönder