Orijinal Adı: Alamut
Seri: Yok
Yayınevi: Yurt Kitap Yayın
Sayfa Sayısı: 512
Baskı Yılı: 1998
Goodreads Puanı: 4.28 (4,629 Oy)
Arka Kapak Yazısı
Hasan Sabbah' ın Alamut Kalesi' nin, cennet bahçelerinin ve fedailerinin tarihi romanı ''Hıristiyanların zaman ölçüsü ile 1092 yılının ilk baharında hatırı sayılır büyüklükte bir kervan, Semerkant'tan başlayarak Buhara üzerinden Horasan'ın kuzeyindeki Elbruz platosuna dek uzanan, bir zamanlar muzaffer orduların kullandığı eski yolun üzerinde ağır ağır ilerliyordu. Karların erimeye başlamasıyla birlikte Buhara'dan ayrılan kervan haftalardır yollardaydı...'' ''Avni oğlum, Tahir'in torunu!'' demişti ona. ''Doğruca Demavend Dağı'na giden yolu tut. Rey'e ulaşınca Şahrud Irmağı' na giden yolu sor. Irmağın kaynağı sarp bir vadide bulunmaktadır; oraya çık. Büyük bir kale göreceksin: Bu yerin ismi Alamut kalesidir, yani 'kartla yuvası.'..''Yorum
Fedailerin Kalesi Alamut, bu kitabın ismini sıkça duyuyordum ancak okumayı pek düşünmüyordum. Sonra Osman: Aşk kitabında bir bölümde Haşhaşilerden bahsediyordu ve bu konu çok ilgimi çekince bu bu kitabı da okumaya karar verdim.
Fedailerin Kalesi Alamut, Hasan Sabbah'ın Haşhaşiler örgütünü nasıl kurduğunu, fedaileri nasıl eğittiğini ve vizyonunu konu alan bir kitap. Kitap Halime adlı 14 yaşındaki bir kızın köle olarak Alamut'a getirilmesi ve oradaki bahçelerde eğitilmesi ile başlıyor. İlk bölümler kızların kalede nasıl bir hayata sahip olduklarını ve eğitimlerini okuyoruz, sonraki bölümlerde fedailerin nasıl bir hayata sahip olduğunu, nasıl yetiştirildiklerini okuyoruz. Giriş bölümü biraz uzundu, yazar sanırım kalede yaşantıyı ve eğitim sürecini daha iyi anlatabilmek için bu kısmı uzun tutmuş. Kaledeki genel yaşantıyı anladıktan sonra kitapta olayların akışı değişiyor ve Hasan Sabbah'ın planı ortaya çıkıyor ve bu planın gerçekleşmesini okuyoruz.
Hasan Sabbah'ın planı gerçekten çok etkileyici, bir çok kişi biliyordur muhtemelen. Yetiştirdiği fedailere cenneti vaat ediyor, gençlere haşhaş içirdikten sonra cennet tasvirleri ile neredeyse birebir örtüşen bir bahçeye götürerek orada sarhoş olan kişilerin kendisini cennette hissetmesini sağlıyor. Fedailer cennetin kapılarının kendilerine açıldığına inandıktan sonra en ölümcül görevleri bile yapmaktan çekinmiyorlar, tabii burada haşhaşın etkisini de göz ardı etmemek lazım. Hasan Sabbah ölüme gözünü kırpmadan hatta cennete gideceklerini düşündüklerini için ölüme sevinerek giden fedailerle büyük işler başarıyor.
Kitabın konusu çok güzel, ham madde iyi çünkü Hasan Sabbah'ın hayatı gerçekten bir roman gibi. Yazar kurguyu da iyi hazırlamış, size önce küçük bir bilgi ve bolca sır veriyor ve sizin bu sırrın çözülmesini beklemeniz gerekiyor bu sırada olayları da farklı açılardan okuyunca her şey daha güzel oluyor tabii. Ancak ben kitabın dilini hiç sevemedim, yazarın diline bir türlü alışamadım. Sanki bir şeyler eksik gibiydi ancak ne olduğunu bilemiyorum. Kitabın dilinden dolayı okurken yer yer sıkıldım ve uzun sürede bitirdim. Eğer başka bir yazar kaleme alsa ortaya fevkalade bir şey çıkardı diye de düşünmeden edemedim. Yazar burada tarihi bir olayı size kendi kaleminden sunuyor, bu tarz kitaplarda yorum tarihi olaya değil yazarın ortaya çıkardığı işe olmalı, bunu göz ardı etmemek gerek.
Fadeilerin Kalesi Alamut'un güzel yanı konusu, çekici ve iyi bir konusu var. Ancak hikayenin işlenişi ve dili ne yazık ki kitabın hikayesi kadar iyi değildi. Alamut'un hikayesini merak edenler için güzel bir kitap olabilir, ben kitabı sevdim ancak yeterince etkilenmedim. Haşhaşileri biraz daha yakından tanımış oldum, araştırma yaparak daha net sonuçlara ulaşmaya çalışacağım.
Yazımı okuduğunuz için teşekkürler, bol kitaplı günler. :)
Fedailerin Kalesi Alamut, Hasan Sabbah'ın Haşhaşiler örgütünü nasıl kurduğunu, fedaileri nasıl eğittiğini ve vizyonunu konu alan bir kitap. Kitap Halime adlı 14 yaşındaki bir kızın köle olarak Alamut'a getirilmesi ve oradaki bahçelerde eğitilmesi ile başlıyor. İlk bölümler kızların kalede nasıl bir hayata sahip olduklarını ve eğitimlerini okuyoruz, sonraki bölümlerde fedailerin nasıl bir hayata sahip olduğunu, nasıl yetiştirildiklerini okuyoruz. Giriş bölümü biraz uzundu, yazar sanırım kalede yaşantıyı ve eğitim sürecini daha iyi anlatabilmek için bu kısmı uzun tutmuş. Kaledeki genel yaşantıyı anladıktan sonra kitapta olayların akışı değişiyor ve Hasan Sabbah'ın planı ortaya çıkıyor ve bu planın gerçekleşmesini okuyoruz.
Hasan Sabbah'ın planı gerçekten çok etkileyici, bir çok kişi biliyordur muhtemelen. Yetiştirdiği fedailere cenneti vaat ediyor, gençlere haşhaş içirdikten sonra cennet tasvirleri ile neredeyse birebir örtüşen bir bahçeye götürerek orada sarhoş olan kişilerin kendisini cennette hissetmesini sağlıyor. Fedailer cennetin kapılarının kendilerine açıldığına inandıktan sonra en ölümcül görevleri bile yapmaktan çekinmiyorlar, tabii burada haşhaşın etkisini de göz ardı etmemek lazım. Hasan Sabbah ölüme gözünü kırpmadan hatta cennete gideceklerini düşündüklerini için ölüme sevinerek giden fedailerle büyük işler başarıyor.
Kitabın konusu çok güzel, ham madde iyi çünkü Hasan Sabbah'ın hayatı gerçekten bir roman gibi. Yazar kurguyu da iyi hazırlamış, size önce küçük bir bilgi ve bolca sır veriyor ve sizin bu sırrın çözülmesini beklemeniz gerekiyor bu sırada olayları da farklı açılardan okuyunca her şey daha güzel oluyor tabii. Ancak ben kitabın dilini hiç sevemedim, yazarın diline bir türlü alışamadım. Sanki bir şeyler eksik gibiydi ancak ne olduğunu bilemiyorum. Kitabın dilinden dolayı okurken yer yer sıkıldım ve uzun sürede bitirdim. Eğer başka bir yazar kaleme alsa ortaya fevkalade bir şey çıkardı diye de düşünmeden edemedim. Yazar burada tarihi bir olayı size kendi kaleminden sunuyor, bu tarz kitaplarda yorum tarihi olaya değil yazarın ortaya çıkardığı işe olmalı, bunu göz ardı etmemek gerek.
Fadeilerin Kalesi Alamut'un güzel yanı konusu, çekici ve iyi bir konusu var. Ancak hikayenin işlenişi ve dili ne yazık ki kitabın hikayesi kadar iyi değildi. Alamut'un hikayesini merak edenler için güzel bir kitap olabilir, ben kitabı sevdim ancak yeterince etkilenmedim. Haşhaşileri biraz daha yakından tanımış oldum, araştırma yaparak daha net sonuçlara ulaşmaya çalışacağım.
Yazımı okuduğunuz için teşekkürler, bol kitaplı günler. :)
Alıntılar
Sadece cahil halk değil, okumuş ve bilgili kişile de ulaşılabilen bir yalanı, ulaşılamaz bir gerçeğe yeğ tutuyorlardı.
Neden güzel olan her şey vaktinden çok sonra geliyor?
ben de konusunu çok ilginç bulmuştum.seve seve okunacak bir kitap :)
YanıtlaSilHaklısınız gerçekten ilginç bir konusu var. :)
Silya bu hasan sabbah ve o cennet hikayesi filan hani kandırıyo hepsini çok ilginç de mi yaa :)
YanıtlaSilAynen öyle gerçekten çok ilginç ve de ürpertici. :)
SilBu ara kitap okuyacak zaman bulamıyorum bir türlü :( Okuyacaklar listem hayli kabarık o yüzden. Çok ilginç bir konusu varmış kitabın. Güzel anlatımın için de ayrıca teşekkür ederiz :) Sevgiler..
YanıtlaSilBen teşekkür ederim, umarım en kısa zamanda kitap okuyabilecek zaman bulursunuz. :))
SilBu kitabı Üniversite yıllarında okumuştum gerçekten de konu ve olaylar bakımından çok ilğinç bir kitap. Hasan Sabbah ve fedailerini o yıllarda ilk kez duyduğumda merak etmiştim sonrada bu kitaba rast gelmiştim. Beni etkileyen bir kitaptı.
YanıtlaSilAma dil bakımından bende sizinle aynı düşünüyorum. Kitabın dili insanı sıkan ve boğan bir yapıya sahipti ya da bana öyle gelmişti.
Bu güzel yazı için teşekkürler elinize sağlık.
Düşüncemde yalnız olmadığıma sevindim, dili biraz sıkıcıydı gerçekten.
SilKitabı ben de sevmiştim. Lakin nedense o sıkıcı tarafının birazı kitabın baskısından kaynaklanıyor gibi geldi bana. Kapağı ve sayfa dizaynı daha iyi olabilirdi. Biraz da uzun tutmuş bazı yerleri. Yine de hoş, okutuyor kendini. Sevgiler canım ❤
YanıtlaSilBelki de baskıdan kaynaklanıyor olabilir, haklısınız. Litap okutuyor gerçekten, konu da güzel olunca. :))
SilSevgiler. ❤❤
Belki de baskıdan kaynaklanıyor olabilir, haklısınız. Litap okutuyor gerçekten, konu da güzel olunca. :))
SilSevgiler. ❤❤
Bu kitabı okumayı çok istiyorum çünkü şimdiye kadar beğenmeyene rastlamadım ama herkes önce Semerkant'ı oku, sonra Alamut'u oku dediği için öncesinde Semerkant'ı okuyacağım. Umarım ikisini de severim.
YanıtlaSilSemerkant'ı okumadım ben, bu kitabın konusu hayli ilgi çekici ve güzel gerçekten. Umarım okuyunca seversiniz. :))
SilArkadaşımın hediyesiydi Alamut Kalesi .Doğum günümde aldığım güzel bir hediye düşündüm.Konusu ve kapağı çok ilgi çekici görünüyordu ne yazık ki tarihi serüvenlere bayılan biri olsam bile kitabı bitirememiştim geçen sene şimdi yeniden elime aldım ve bitirmeye kararlıyım.
YanıtlaSilBi kaç ay önce okudum hala etkisindeyim kesinlikle okunması gerekenler arasında bence
YanıtlaSilBitirmeye kararlıyım
YanıtlaSil