28 Aralık 2015 Pazartesi

Hikayeci - Jodi Picoult | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: The Storyteller
Seri: Yok
Yayınevi: April Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 528
Baskı Yılı: 2014
Goodreads Puanı: 4.25  (94,215 oy)



Arka Kapak Yazısı


  Sage Singer yalnız bir kadın, günleri fırında ya da evli sevgilisiyle kaçamak buluşmalarla geçiyor.
  Josef Weber'in kasabaya gelmesiyle birlikte hayatı değişiyor, artık bir arkadaşı var.
  Bir gün Josef, Sage'den bir iyilik istiyor: Onu öldürmesini.
  Devamında karanlık sırrını açıklıyor: Geçmişinde bir Nazi subayıydı,
  Sage'in büyükannesi ise soykırımdan kurtulan 'şanslı'lardan.
  En iyi dostunuzun geçmişinde bir katil olduğunu bilseniz ne yapardınız?
  Affetmenin sınırlarını kim çizer?
  İntikam ve adalet birbirinden ne kadar uzakta?

  Jodi Picoult'nun tüm romanları arasında polisiye yönü en ağır basan, felsefi sorgulamalarla ve hesaplaşmalarla örülü bir modern zaman destanı: Hikayeci.


Yorum

  Jodi Picoult sevdiğim yazarlardan biridir, kurgusu ve anlatım tarzını çok severim. Ne zamandır bir Picoult kitabı okumamıştım ve Hikayeci'yi görünce de hemen okumak istedim ve başladım.

  Kitabın konusunu çok beğendim; Sage ve eski Nazi subayı olan Josef'in tanışmasıyla birlikte geçmişin kapıları aralanıyor ve kendinizi soykırımın dehşet dolu anlarını okurken buluyorsunuz. Tabii bu sırada Josef'i affetmek mi affetmemek mi gerek diye düşünmeden edemiyorsunuz, yazar sizi iki taraflı da yönlendiriyor, daha doğrusu hikayeye farklı açılardan bakabilmenizi sağlıyor ki bu da affetmek konusundaki kararınızı giderek güçleştiriyor.

  Sanırım bu kitabı en güzel ve etkileyici hale getiren ögelerden biri kurgusu, gerçekten iyi bir kurgusu vardı, her kelime doğru yere yazılmış gibiydi ki bu yaşananları daha iyi hissetmenizi sağlıyordu.

  Konu ve kurgusu kadar anlatımı da iyiydi, bazı sahneler de nasıl dehşetle ve üzüntüyle doldum, sanırım ağlayabilen biri olsam bu kitap beni ağlatırdı. Biraz duygusal biriyseniz ve kitaplar sizi ağlatabiliyorsa muhtemelen bu da ağlatacaktır. Karakterlerin ağzından anlatılması da anlatılanları daha dehşet verici kılmıştı.

  Yahudi soykırımı, o zaman ki kaos ve yaşananlar gerçekten çok güzel aktarılıyor. Olayları yaşamış kadar oluyorsunuz, tabii ki o zamanlar yaşayanların yaşadıklarının yanından bile geçemez ancak yıllar sonra bunları okuyan biri için hissedebileceğiniz kadar hissediyorsunuz.

  Karakterleri de sevdim, Ania'nın öyküsü kitaba hem güzel bir renk katmıştı hem de güzel bir alegori olmuş. Onun bölümlerini ayrı bir merakla da beklemeden edemedim :) Kitabın sonu bence anlamlı ve güzel biti, yazarın son anda çuvallamamasına çok sevindim.

  Hikayeci tartışmasız bu yıl okuduğum en iyi dram. Bu türü çok fazla okumuyorum ama okuduklarım arasında iyi bir yeri oldu. Bu yıl Alexandra Cavelius'un Leyla adlı kitabını okumuştum ve o da Hikayeci ile aynı türde. Okurken ister istemez aklıma gelip durdu çünkü yaşananların bir çoğu benziyor. Leyla'yı okurken hissedemediğim her şeyi bu kitapta hissettim. Leyla için yorumum;

LeylaLeyla by Alexandra Cavelius
My rating: 2 of 5 stars

Uzun zamandır dram romanı okumamıştım. Dram çok sık okuduğum türlerden biri olmasa da kaliteli bir dram bulduğumda okumadan geçmek istemem. Leyla' da böyle dikkatimi çekti okuyanların yorumu ve konusu bende merak uyandırdı.
Okumaya başladım ve roman beni sıktı, gerçekten okurken sıkıldım. Okurken bir türlü hissedemedim, ne yaşananları ne karakterleri. Romanda yaşanan olaylar gerçekten çok acı verici ve dehşet doluydu ancak hiçbirini hissedemedim. Yazar o güzel konuyu o güzel mesajı almış ve berbat etmiş. Yazar olayları üzerinize sanki bir kovayla döküyor ve yeni bir bölüme geçiyor, siz yaşananları ne anlayabiliyorsunuz ne de hissedebiliyorsunuz. Sanki kelime sınırı varmışta açıklamadan yazıp gitmesi lazımmış gibi bir aceleyle sayfalar akıp gidiyor, keşke daha uzun olsaymış ve anlatıma daha çok özenilseymiş.
Değinilmek istenen konu gerçekten çok önemli ve güzel ama yazar iyi iş çıkaramamış. Kitap sadece Leyla'nın ağzından değilde başka karakterlerin de bakış açılarıyla yazılsa daha anlaşılır olabilirdi sanırım. Bu kitabı okumak yerine dramı gerçekten hissedebileceğim Kız Kardeşim İçin'i ikinci kez okusam dahi iyi olurdu.
Kitaba çok ağır bir yorum yaptım farkındayım ama okurken hiç etkilenmedim, sıkıldım, araya giden konuya üzüldüm.

View all my reviews

  Spoiler vermemek için daha fazla anlatmayacağım kitabı. Hikayeci gerçekten güzel bir kitaptı eğer bu türde bir şey okumak istiyorsanız Hİkayeci'ye bakmadan geçmeyin derim. Aslında diğer Picoult kitapları da güzel, Kız Kardeşim İçin en sevdiğim dramlardan biri. Konusu, kurgusu, anlatımı ve karakterleriyle, tarihsel kurgu ve dram alanında kesinlikle iyi bir yer edindi. Umarım sizde okur ve seversiniz. İyi okumalar :)


Alıntılar



 "İçinizde kocaman bir boşluk bırakan şeyin ne olduğu önemli değil. Önemli olan o boşluğun varlığı. " 
 "Biribi kaybetmenin ikilemi de bu işte: Bir canlının sona ermiş varlığı nasıl oluyor da bu kadar büyük bir yük yaratıyor?" 
 "Önemli olan hayatınızdaki yıllar değil, yıllarınızdaki hayattır." 
 "Belki yalnızlık bir aynadır ve başka bir yalnızın aynasında kendini görünce tanıyordur. " 
 "Ellerimi indiriyorum, saçlarım yaralı kısmı yeniden gizliyor. Keşke içimdeki yaraları gizlemek de bu kadar kolay olsaydı. " 
 "Anıların her biri, bir sihirbazın kolunun içine sakladığı kağıttan çiçeklere benziyor: Önce görünmüyor gibiler, sonra bir anda öyle canlı ve taze bir şekilde sökün ediyorlar ki onca zaman nasıl saklı kaldıklarını anlayamıyorum. Tıpkı o kağıt çiçekler gibi anılar da bir kez serbest kaldılar mı, onları geldikleri yere geri göndermek mümkün olmuyor."
 "Şimdi anlıyorum ki geçmişi biriyle paylaşmak, geçmişi tek başına yeniden yaşamaktan farklı. Böyle olunca insan taze bir yaradan çok pansuman yapılmış bir yaraya sahipmiş gibi hissediyor." 
"Geçmişte çok fazla vakit geçirirsen asla ileri gidemiyorsun."
"Yalanlar bir duvara sürülen kat kat boya gibiler, hepsini üst üste sürünce ilk sürdüğün rengin hangisi olduğunu unutuyorsun."
"Nereden geldiğini bilmezsen nereye gideceğini nasıl bilebilirsin Sage?" 
"İnsanlar arasında yeterince uzun süre hayalet gibi saklanırsanız hiç kimse fark etmeden ortadan kaybolabilirsiniz. Gitmeden önce ardınızda bıraktığınız izi birinin görmesini sağlamak için çaba sarf etmek ise insanın doğasında vardır." 
"Birini gerçekten seviyorsan onunla ilgili en iyi ihtimallere inanmak için nasıl çaba gösterirsin, bir bilsen." 
"İnsanın içindeki boşluk ne kadar büyükse o boşluğu doldurma çabası insanı o denli umutsuzluğa sürüklüyordu."
"Elde edilmeye çalışılan şey ister güç, ister intikam, ister aşk olsun, bunların hepsi açlığın farklı türlerini yansıtıyordu." 
"Yanlış da olsa aynı davranışı ne kadar çok tekrar edersen kendi içinde o davranışa bir mazeret bulman o kadar kolaylaşıyor." 
"Fakat onun da söylediği gibi bazen sözcükler, içlerine doldurmaya çalıştığımız bütün duyguları kaldıramayacak kadar güçsüz oluyor."


Puanım 


0 yorum:

Yorum Gönder