8 Kasım 2016 Salı

On Üç'ün Gizemi - Sebastian Beaumont | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Thirteen
Seri: Yok
Yayınevi: Eksik Parça Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
Baskı Yılı: 2014
Goodreads Puanı: 3.49  (125 Oy)

Arka Kapak Yazısı

Kimsenin nerede olduğunu bilmediği, bildiğini kabul etmediği bir yere nasıl gidilir?

Her şeyimi kaybettikten sonra taksicilik, mantıklı bir iş gibi görünmüştü. Uzun gece mesailerinde her türden insanla ve aklınıza gelmeyecek hikâyelerle karşılaşıyordum. Ama çok yorgun olduğum gecelerde gerçeklik algım değişiyor, zihnim bana garip oyunlar oynuyordu. Adresler labirentlere, yüzler tuhaf hikâyelere dönüşüyordu. Yorgunluğun insana neler yapabildiğini bilsem de, neredeyse her gün gittiğim bir adresin gerçekte var olmadığını öğrenince benim için her şey değişti.

Hasta bir kadını aldığım 13 numaralı evin artık orada olmadığını fark ettiğimde ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ama belki de bilmeme gerek yoktu…

Yorum

  İki günlük internet perhizimin ardından herkese merhaba. :) Evet geçen iki gün içinde internete hç girmedim ve sanal dünyadan tamamen uzak yaşadım. Aslında bunun beni çok etkileyeceğini düşünüyordum ancak ilk gün hiç aklıma gelmedi, ikinci gün de ara ara geldi. Aslında internete girmemek değil blog ortamından uzak kalmak biraz sıkıntı oldu. Ve buna çok sevindim, düşündüğüm kadar internet bağımlısı değilmişim. :) İki gün uzakta kaldım ama bir sürü blog yazısı birikmiş, şimdi onları okumaya çalışıyorum ve araya da yorumumu sıkıştırmak istedim. :)

  On Üç'ün Gizemi hakkında hiç bilgi sahibi olmayıp bir an okusam diyerek başladığım kitaplardan biri ve iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum. Aslında kitabı iki gün önce bitirdim ancak internete girmediğim için yorum yazamadım.

  Kitabın konusundan bahsedecek olursam eğer, kitap Stephen Bardot adındaki bir taksi şoförünün hayatını anlatıyor. Stephen, iyi bir işe sahipken iflas etmesi sonucu taksi şoförlüğü yapmaya başlamış ve gece vardiyasında çalışmaktadır. Sürekli müşterilerinden biri olan 13 numaradaki kadının ve evinin bir gün yok olması ile Stephen gerçekte neler olduğunun peşine düşer. 13 numaradaki uzun gece vardiyaları sonucu gördüğü bir hayal midir? Yoksa bu gizemin arkasında başka bir şey mi vardır?

  On Üç'ün Gizemi, olay romanı değil, kitabın bir hikayesi var ve belli başlı olaylar yaşanıyor ancak yazarın amacı olaylar değil insan psikolojisi. Taksici Stephen ve taksi yolcuları aracılığıyla yazar insanın umutsuzluğa sürüklenişini, boşluğun insanda oluşturduğu duygu durumunu, suçluluk duygusunun insan üzerindeki etkisini, psikozu çok güzel bir şekilde işlemiş. Kitaptan olaylar ve heyecan beklemek anlamsız, yazarın satır aralarında anlattığı şeylere kulak verirseniz kitabı gerçekten sevebilirsiniz. Kitapta bazı cümleler çok hoşuma gitmişti, en çok hoşuma giden ise şu cümle;

Gelecekte olacağım hiçbir şey bana benmişim gibi gelmiyor.

  Kitabın dili çok hafifti, rahatça okudum. Yer yer merakımı da uyandırdı ancak sonu açık uçluydu. Yazar öyle bir yerde bıraktı ki nereye çekseniz oluyor. Sonu kitaba ayrı bir yakışmıştı, daha net olsa sevinirdim ama böyle de güzel oldu bence. Bu arada kitabın türü ne bilemedim, ne desem de oluyor, fantastik ögeler de var ancak fantastik değil, her şeyden biraz var ama hiçbiri değildi.

  Şöyle böyle güzel ve farklı bir kitaptı. Durgundu ancak güzeldi, iyi bir değişiklik oldu, farklı bir şeyler okumak isterseniz size de öneririm. Sanırım ben kitabın en çok farklı oluşunu sevdim, kitap olarak farklı ama karakterler açısından ise bir o kadar sıradan. Çok etkilenmeseniz bile farklı ve hoş zaman geçirebilirsiniz.
 Yorumumu okuduğunuz için teşekkür, ederim. İyi okumalar. :)

Alıntılar

Kendi kendine çok zaman geçirdiğinde böyle oluyor işte. Sana rayların dışına çıktığını söyleyecek kimse olmuyor. 
Değişimler hiçbir uyarı olmadan geliyordu ve hiçbir şey eskiye dönmüyordu. 
Eskiden doğumla birlikte hayatın başladığını sanırdım. Ama doğmak aslında ölümün başı öyle değil mi? Bu dünyaya geliyorsun ve yaşadığın her saniye ölüme daha da yaklaşıyorsun. Doğduğun anda ölümün de yaratılmış oluyor aslında. 
Çok garip değil mi? Hayat sen tamda ne kadar güzel dediğin anda, sanki kötü bir esprinin sonuymuş gibi 'evet ama onu senden almak zorundayım' diyecektir. Buna ya gülersin ya da hayatın boyunca ağlamak zorunda kalırsın. 
Gelecekte olacağım hiçbir şey bana benmişim gibi gelmiyor.

Puanım


16 yorum:

  1. Kitap kapakları birbirinden iyi gözüküyor. Sade bir anlatımı olması da güzel. Kitabı hiç duymamıştım ama bir çırpıda okunabilecek bir kitap gibi duruyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek popüler bir kitap değil, duymaman normal. Bir çırpıda okunuyor gerçekten, ben çok hızlı bitirdim. :)

      Sil
  2. Nasıl bir sayıysa on üç ) Nasıl ve neden ünlü olduğunu da biliyoruz aslında. Ve aslında bizim için uğurlu bir sayı.

    Yazmıştım . Blogumda var. Herkesin uğursuz sandığı; ama aslında uğurlu sayı ya da benzeri bir başlık altında.

    Yazılarımın başlıklarını artık tam hatırlayamamak bana memnuniyet veriyor çünkü yazılarımın arttığını gösteriyor :)

    Tanıttığınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazınızı henüz görmedim ama gerçekten on üç bizim için çok değerli olabilecek bir sayı.
      O kadar çok yazı yazmış olmanız çok gurur verici, tebrik ederim. :)
      Yazınızı bulup okumaya çalışacağım. :))

      Sil
  3. Öncelikle internet perhizinden dolayı tebrik ederim, bunu ben de denemek istiyorum mutlaka. Kitaba gelince, konusu çok ilginç, doğrusu insan psikolojisi üzerine olan romanları çok seviyorum, siz de yüksek puan vermişsiniz, okumak isterim, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, bir deneyip ne kadar bağımlı olduğumuzu görmek iyi oluyor. :)
      Farklı ve güzel romandı, umarım sende okur seversin. :))

      Sil
  4. "Eskiden doğumla birlikte hayatın başladığını sanırdım. Ama doğmak aslında ölümün başı öyle değil mi?"
    Sanırım en çok bu satırlar etkiledi beni hayatın kısa özeti gibi 😊. Bir de yıllardır ben de bunu düşünmüşümdür hep belkide onun için dikkatimi çekti. Güzel bir anlatım olmuş ben de merak uyandırdığınızı söyleyebilirim 😊. Teşekkürler paylaşım için sevgilerimle ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o satırlar beni de çok etkiledi. :)
      Yazımı beğenmenize sevindim, teşekkürler, sevgiler. 😊😊

      Sil
  5. Çok ilginç bir kitaba benziyor efendim, okunulası... :)

    YanıtlaSil
  6. nasıl buldun aldın ya kitabı ne ilginçmiş :)

    YanıtlaSil
  7. Evet ilginçti, özellikle son sayfalara doğru giderek ilginçleşti. :)

    YanıtlaSil
  8. Popüler olmayan kitaplar her zaman en değerli olan kitaplardır. Şimdiye kadar "popüler" diye "çok satan" diye okuduğum kitaplardan bir tanesini bile beğenmedim. İlginç bir kitaba benziyor. Fakat her zamanki gibi insanların okumasını istemedikleri için kitap yayınlayan yayın evleri bu kitaba da 17 Lira fiyat belirlemişler. Kitapyurdun'da 9 Lira. Ülkemizde değişecek şeylerin başında kitap ve okuma kültürü ilk sırada olmalı... Tabii ki yayın evleri de artık kalitesiz baskı, saman kağıt kitapları insanlara itelemeyi de bırakmalı. Bazen kitap okuma zevkim bu nedenle kaçıyor.

    YanıtlaSil
  9. Kesinlikle çok haklısınız, 'iyi yayınevleri' çok pahalıya satıyor, bir alt kademedeki yayınevleriyse merdiven altı çeviriler ve baskı kalitesi ile sunuyor kitapları insanı okumaktan soğutuyor.
    Çok satan kitaplardan kaliteli kitaplar çok az çıkıyor, hep şişirilmiş ve içeriği basit kitaplar oluyor ne yazık ki.

    YanıtlaSil
  10. Ya bisey dicem ben okudum cok guzrl ama yani anlayamadim hersey oturmafi kafamda ve yarım bırakmıslar gibi bitirmisler kitabi

    YanıtlaSil